Adıyaman Barosu ve İHD’den Ortak Açıklama


Adıyaman Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Adıyaman şubesi ve çeşitli STK’lar İran’da katledilen Masha Amini için ortak basın açıklamasında bulundular. Açıklamada, İran rejimi kınanırken etnik, inanç, cinsiyet temelli ayrımcı politikalara son verilmesi çağrısında bulundular.

post

 Güncel    30.09.2022 16:11:54  


Adıyaman adliyesi önünde basın açıklaması yapan Adıyaman barosu Kadın Komisyonu Üyesi Av. Dilara Tunç Şenses şunları dile getirdi:

“Kadını Ötekileştiren Baskıcı Rejimlere Hayır İran’da süregelen etnik, inanç, cinsiyet temelli ve politik sebepler aralıklarla halkın itiraz ve protestolarına konu olmaktadır. En son 14 Eylül 2022 tarihinde, kamuoyu ve basına yansıdığı üzere; İran’ın başkenti Tahran’da metro istasyonunun çıkışında Ahlak Polisi birimi tarafından, Masha Amini isminde 22 yaşında olan kadın, kıyafet yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan ve sonraki süreçte ağır işkenceye maruz kalan Amini 16.09.2022’de yaşamını yitirmiştir. Konunun ülke ve dünya gündemine yansıması üzerine, kamuoyu ile paylaşılan tıbbi kayıtlara göre Masha’nın tomografi taramasında kafatasının kırılmasından kaynaklı aldığı ağır darbenin ardından komaya girdiği belirtilmiştir. Otoriter rejimin ağır baskısına maruz kalan çok sayıda İranlı yurttaşın, işkence ile yaşam hakkının sonlandırılması hadisesi karşısında protestolar ile başlayan gösteri ve yürüyüşe kolluk güçlerince şiddet ile karşılık verilmiştir. Süreçle alakalı, Norveç’in başkenti Oslo merkezli İran İnsan Hakları (IHR), protestolar sırasında en az 50 kişinin öldürüldüğünü bildirmiştir. Ülkenin bazı yerleşim yerlerinde devam eden protestolarda polislerin eylemcileri doğrudan hedef aldığı videolar sosyal medyada yayınlanmıştır. Öte yandan Amini’nin katledildiği hadiseyle ilgili haberi yapan 3 gazetecinin tutuklandığı basına yansımıştır. Yaşam hakkı ihlallerinin yanı sıra vatandaşların bilgiye erişim ve haber alma hakkı da engellenmektedir.

İNTERNET KULLANIMI KISITLANDI

Ülkede sosyal medya ağları ve mesajlaşma uygulamaları askıya alınmış, internet kullanımı kısıtlanmıştır. 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen Evrensel Bildirge’nin başlangıç bölümünde insanlık ailesinin bütün üyeleri için eşit, bölünemez ve devredilemez hakların tanınmasının, dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temeli olduğu, eğer hakları korunamıyor ise herkesin zulüm ve baskıya karşı son çare olarak direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği, ancak günümüzde, İran’da olduğu üzere otoriter siyasi iktidarlar tarafından yönetilen ülkelerde hak ve özgürlüklere dayalı politikalar uygulanmamakta ve ağır ihlaller yaşanmaktadır. Son günlerde yayılan demokratik gösteri ve yürüyüşlerde görüldüğü üzere yurttaşlar, insan hakları ve değerlerini korumak için etkili bir şekilde mücadele etmektedirler. Politikaların insan hakları değerlerini yok saydığını gören halkın, kadınlar başta olmak üzere mücadele ettiğine, zulüm ve baskıya karşı ise aktif direnme hakkını kullandığına tanıklık etmekteyiz. İran’da yaşananlara bakıldığında; kadına yönelik ortaya konan yasakçı zihniyetin, kadın iradesini bastırarak kadınları belli kalıplara sığdırmaya çalışan, kadınların verdiği kimlik mücadelesini görmezden gelerek kadınları adeta “üzerlerinde düzenleme yapılan birer nesneymiş” gibi gördüğünü özellikle belirtmek gerekmektedir.

BASKICI UYGULAMALARA İTİRAZ EN TABİİ YASAL HAKTIR

Yaşanmakta olan bu süreçte, her koşulda korunması gereken yaşam hakkı doğrudan hedef alınmakta, halkın haber alma hakkı engellenmekte; baskılara karşı sokaklara çıkan yurttaşların evrensel hak talepleri ile toplantı, gösteri ve barışçıl protesto hakkı rejimin polis şiddetiyle sert ve şiddetli bir biçimde bastırılmaya çalışılmaktadır. Halkın meşru taleplerine karşı devlet ve hükümetlerin problemleri çözebilmeleri için yegâne demokratik ve akılcı yöntem, diyalog yolu ile yurttaşların meşru taleplerinin dikkate alınmasıdır. Ne yazık ki yaşanan gelişmelerden, temel insan haklarını esas alan demokratik yöntemlerin bir tarafa bırakıldığı, yaşam hakkını hiçe sayan, şiddete dayalı yöntemlerin devreye girdiği ve devreye sokulan baskı ve şiddet yöntemleriyle sorunların çözülmeye çalışıldığı görülmektedir. Bunun neticesinde, gösterilerde kolluk güçleri tarafından plastik mermi, ateşli silahlar kullanarak aşırı/ölçüsüz/orantısız güç ve şiddete başvurulmakta, devreye sokulan kolluk şiddeti ile yurttaşların yaşam hakkı ihlal edilmekte ve yurttaşlar çoğu zaman işkence ve kötü muamele ile karşılaşmaktadırlar. İnsan Hakları Derneği ve Baro olarak, her insanın birey vasfıyla kişilik ve hak sahibi olduğu, bu nedenle de insan haklarının tanınıp korunduğu, haysiyetli ve onurlu bir yaşamı sürdürme çabasını savunduğunu bu sebeple de İran’da baskıcı yönetim ve uygulamalara karşı halkın gösteri ve yürüyüş ile itirazlarını ifade etmesi en tabii yasal haktır. Buna karşın rejimin kolluk şiddetini kınadığımızı belirterek, rejimin; etnik, inanç, cinsiyet temelli ayrımcı politikalarına son vermesi, hak ve özgürlükler ile insan hakları değerlerini esas alacak biçimde sosyal, hukuksal ve politik alanlarda eşitlikçi değişiklik ve düzenlemelere gitmesi gerektiğinin elzem olduğunu ifade ediyoruz” dedi.

Basın açıklamasına HDP il ilçe yöneticileri, KESK üyeleri, İHD üyeleri, Baro üyeleri ve birçok avukat destek verdi. ŞEHİRDE BU HAFTA

#adıyaman barosu,ihd,masha amini,iran,tepki