Kızılkaya;biz,çocuklardan önce kendimizi değiştirmeliyiz


Adıyaman milli eğitim müdürü Mete Kızılkaya ile eğitim üzerine doyumsuz bir röportaj. Adıyaman olarak eksiklerimiz, projelerimiz, hedeflerimiz ve başarılı bir nesil için gerekli olan yatırımları konuştuk. Biz sorduk, milli eğitim müdürü Kızılkaya içtenlikle cevap verdi. İşte o ses getirecek röportaj ve Kızılkaya’nın açıklamaları… Adıyamanlılar bize sahip çıksınlar, biz de onlar için en iyisini yapalım. Erdemoğlu ailesinden başka zenginimiz yok mu? Öğretmenlerin “şu kitabı” zorla aldırma gibi bir durumu olamaz. Küfürsüz bir toplum isterken bütün mahalle küfür ediyorsa nasıl bir çocuk yetiştireceğiz? Büyükler kendi işini yapsın, Bize ve çocuklara dokunmasınlar. Biz eğitimle uğraşalım

post

 17    2017-01-17  


Adıyaman milli eğitim müdürü Kızılkaya;

BİZ,ÇOCUKLARDAN ÖNCE KENDİMİZİ DEĞİŞTİRMELİYİZ

 

Sayın müdürüm şöyle bir soruyla başlayalım röportaja.Öğrenciler,test çözmeden okumaya ne zaman fırsat bulacak?

_ Ne yazık ki sistemde böyle bir durum var. sınavsız bir sistem ülkemiz için şu sıralar mümkün değil. Zaten 8 ve 12. Sınıflarda sınavlar var. Diğer sınıflarda test çözmek veya deneme sınavı yapmak gibi bir sorumluluk yok. Mevzuat gereği de bu böyle zaten. İlkokullarda yapılmaması gerekiyor. Ortaokulda ise 7 ve 8. Sınıflardan sonra test ve deneme sınavlarıyla desteklenmesi gerekiyor. Bu tamamen veli ve okulların tercihi. Umarım yapmazlar, ben gittiğim her yerde anlatıyorum zaten. İlkokullarda özellikle yapılmamasını vurguluyorum zaten. TEOG için 7.sınıfın sonlarında başlanırsa yeterli olacaktır. Çünkü çocuklar sınavda 8.sınıf konularından sorumlu.

Sizce eğitimin temel sorunları nelerdir?

- Aslında başta dediğim gibi test ve denemelere boğulmamaları gerekiyor. Biraz da çocukların müfredatına göre şekillenmeli. Çocuklar güzel vakit geçirmek istiyor, oyun oynamak istiyor. Ailesiyle vakit harcamak istiyor. Bir Rus atasözü diyor ki; iyi bir çocuk, düzgün karakterli bir çocuk yetiştirmek istiyorsan çok para harcama, onunla çok vakit harca” diyor. Anne baba olarak birlikte daha geniş zaman harcamak gerekiyor. Bir etkinlik yapmak, bir yerlere gitmek, evde beraber vakit geçirmek, kitap okumak. Biz çocukları televizyondan, bilgisayardan, tabletten ve telefondan uzak tutamıyoruz. Ama önce kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. Önce Kendimiz bu saydıklarımdan uzak durmalıyız.

Genel olarak baktığımızda eğitimde istenilen seviye de değiliz,Bunun sebebi nedir?

_ Biz TEOG’da şu sıralar Türkiye ortalamasının üzerindeyiz. Çok iyi değil ama kötü de değil. Ama aslında çok büyük sıkıntılarımız var. Derslik sorunumuz var, öğretmen sıkıntımız var. Ama bunlarda yavaş yavaş aşılıyor. Şu anda Gerger ilçesinde bile çok az sayıda ücretli öğretmenimiz var. Sonuçta çözülecek, yavaş yavaş bu yükün altından kalkacağız. Hem bizim tarafımızdan hem de halkın desteğiyle çözülecek şeyler bunlar. Mesela biz hayırsever arıyoruz bize derslik yapsın, kütüphane yapsın, okul yapsın diye. Çocuklarımıza destek olsunlar diye. Çok fazla maddi kaynak gerektirmeyen şeyler. Burada yaşayan veya dışarıda yaşayan Adıyamanlılar sahip çıkarlarsa çocuklarına çok güzel şeyler başarıla bilinir. Yeter ki istesinler. Bizim merkezde bir tane hayırsever tarafından yapılmış okulumuz var. Başka yok! Besni ilçesinde Erdemoğlu ailesi yapıyor, Yani başka hayırsever yok mu Adıyaman’da?  İşadamlarımız var, zenginlerimiz var, vakıflarımız derneklerimiz var. Bizde “devlet yapsın” algısı var aslında. Önümüzdeki günlerde sayın başbakanımız yeni bir kampanya başlatıyor 81 İl’de. Hayırseverlerin yapacağı okul ve dersliklerle ilgili bir kampanya. Bütün hayırseverlerin desteğini bekliyoruz. İnşallah birkaç okul veya kütüphane veya anaokulu yaptırabiliriz.

Okullar genelde kırtasiye,temizlik vb. isimler altında öğrencilerden para topluyor bunun yasal bir gerekçesi var mı?

_Biz milli eğitim olarak bu ödenek kalemlerini okullara her dönem dağıtıyoruz. Mesela önümüzdeki yıl için çoğu okulumuzun temizlik malzemesine ihtiyaçları yok. Türkiye’nin birçok yerinde bu tür problemler var. Bazı okulların rutin giderleri var. Mesela okul aile birliği olarak bazı okullar temizlik görevlisi alıyor, fotokopi makinesi arızalanıyor. Veya bazı ekstra giderler oluyor. Bunu da mecburen kırtasiye veya temizlik adı altında gösteriyorlar. Oluk aile birlikleri de bu giderleri para toplamadan yapamıyorlar. Velilerinde bu giderler için ödedikleri paraların makbuzlarını mutlaka almaları gerekiyor. Okullarımıza sahip çıkmamız gerekiyor dediğim nokta da bu aslında. İnşallah tamamen parası bir gün olur. Ama biraz okullarımıza destek olmak lazım. Çünkü çok zor işler yapıyoruz. Sonuçta herkes değerli varlığı olan çocuklarını bize emanet ediyor.

Devlet, ders kitaplarını bedava verdiği halde bazı öğretmenler ısrarla "şu kitapçı da şu yayınlara ait şu kaynak kitapları al " diye öğrencilere "mahalle baskısı "yapıyor neden?Yoksa devletin verdiği kitaplar yetersiz mi?

_ Sayın bakanımız yeni müfredatımızla ilgili açıklama yaptı. 1,5 ve 9. Sınıflarda yeni müfredat geliştirildi. Bizde bütün okul müdürlerimize bu sistemi duyurduk. Kesinlikle ders kitaplarımız sınavlara uygun. Bunlar tamamen algı operasyonu dediğimiz olay. Yıllardır böyle geliştirilmiş. Dışarıdan yardımcı kaynak almak zorunluluğu yok. Tamamen yasak. Bakanlığımızın gönderdiği yazılarda da bu belli. 15 Temmuz sürecinde malum yapılara ait yayınevlerinin ders kitapları yasaklandığı için bazı ders kitapları da yasaklı hale geldi. O yüzden yeni ihtiyaçlar belirdi. Kısa süre içerisinde de o ihtiyaçlar karşılandı ve şuan hiçbir eksiğimiz yok. Hiçbir öğretmenin “şu kitabı” zorla aldırma gibi bir durumu olamaz.

Okullarda eğitimde ki başarısızlıkla birlikte başıboş,biraz da ahlak ve adabı muaşeretten yoksun bir kısım öğrenciler var hem de çok sayıda, bununla ilgili neler yapılabilir, bir öneriniz var mı?

_ Bu nesil her zaman oldu, mesela biz okurken de vardı. Biz yıllardır nerde dert var, nerde sıkıntı var onları görüyoruz. Başıboş bir nesil olduğu gibi kendisini ülkesine vatanına adamış gençlerimiz de var. Bunun en güzel örneğini 15 Temmuz’da gördük. Ama bunda sadece bizim değil ailelerin de kabahatleri var. Biz eğitimciler olarak yapmamız gerekenleri yapmaya çalışıyor, yaşananlardan dersleri alarak onları kendimize ödev haline getiriyoruz.  Bizim bir “EDEP” projemiz var. Bu projenin içerisinde her şey var. Öğrenci danışmanlığı, kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için “veliler kitap okuyor” yarışmaları gibi ama bizim için öncelik olan aslında sağlam karakterli vatanını milletini seven çocuklar yetiştirmek. Bu iş zor bir iş ama herkesin destek olması lazım.Çocuklar artık nutuk dinlemek, nasihat dinlemek istemiyorlar. Bunun için de bizlerin amcaların, dayıların yani bütün ailenin rol model olması gerekiyor.

Peki sayın müdürüm, Genelde okumayan araştırmayan bir toplum olduk.Bunun sebebi nedir? Aile mi?okul mu?Çevre mi? Size göre kim?

_ Bu sorunda herkesin bir katkısı var. Gençler yapmak, görmek istiyorlar. Çocuklar; “Mesela babam bana sigara içme diyor ama kendisi içiyor. Televizyon seyretme diyor ama kendisi seyrediyor. Telefonla oynama diyor ama kendisi oynuyor” diye söylüyorlar. Hepimiz mutlaka birisini rol model alırız. Ne giyiyorsa onu giyeriz, nasıl davranıyorsa bizde öyle davranırız gibi. Çocuklar çok keskin gözlerle bizi seyrediyor. Her şeyimize dikkat ediyorlar. Şimdi küfürsüz bir toplum isterken bütün mahalle küfür ediyorsa nasıl bir çocuk yetiştireceğiz? Bunların sadece eğitimle, okulla çözülme imkanı var mı? Yok. Bizim çevre olarak ta buna dikkat etmemiz gerekiyor.

Öğrencilerin ellerinde Defter kitaptan ziyade akıllı telefonlar,tabletler bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

_ İşte burada önceden söylediğimiz sosyal etkinlikler burada da devreye giriyor. Spor, sanat, kültürel faaliyetler olabilir. Çocuklarımız bu tür faaliyetlere yönlendirirsek boş zamanlarının çoğunu böyle değerlendirebiliriz. Bu şekilde de hem telefondan hem bilgisayarlardan uzak tutabiliriz. Ama çocuğun yeteneği doğrultusunda yönlendirme yapmalıyız. Biz bunu destekliyoruz.  Dağcılık ta yapabilir, yürüyüş te yapabilir. Çocukların kafalarını meşgul etmek lazım. Yoksa internetle, telefonla veya başka alışkanlıklarla uğraşacaklar. Çözüm yine biz ailelerde yani. Yani izlediğimiz dizil beri bile seçmeliyiz ve çocuklarımıza da izlettirmemeliyiz. Çünkü o dizilerde çocukları cezbeden bir yapı var ve çocuklarımız bunlardan uzak tutmalıyız.

Öğretmenlerimizin sıkıntıları var mı? Mesela İl genelinde öğretmensiz okul var mı?

_ Şu anda öğretmenlerimizin ve okullarımızın çok büyük sorunları yok. En azından bize gelen çok büyük sorunlarımız yok.

Yeni bir Milli eğitim müdürü olarak farkınız nedir? Ne ile anılmak istersiniz?Eğitim ve öğretimle ilgili özgün bir projeniz var mı?

_ Benim her çalıştığım, görev yaptığım her yerde de böyle olacak, benim tek derdim "hoş bir seda bırakmak." Gittiğim zaman arkamdan bir kişi bile Allah razı olsun derse benim için yeterli. Bunun için de her gün mutlaka bir çocukla konuşarak, onların gözünün içine bakarak dokunmaya iletişim kurmaya çalışıyorum. Her gün bir çocuk kurtarabilirsem benim için kârdır. Arkamda bir sürü eser bırakacağıma inanıyorum. Ama bunu gören var, görmeyen var. Çokta önemli değil. Benim kendime ait bir sürü projem var. Ama bunu yapacak ekip var mı derseniz onları ilerleyen zamanda göreceğiz. Bizler bugün itibariyle kodlama eğitimine başladık. İkinci dönemle birlikte 40 okulda başlıyor. Bu da yaklaşık bin çocuk yapar. Bu bin çocuk 3 yıl sonra belki de oyun yazan, program yazan belki “hacker” olacak isimler çıkacak aralarından. Belki bu projenin siber güvenliğimize çok büyük katkısı olacak. Geleceğimiz çocuklarımızın elinde ve bu çocukların teknolojiyi öğrenmeleri gerekiyor. Ve bin çocuktan mutlaka birçoğu bu işlere katkı sağlayacaktır. Bizim çok büyük hedeflerimiz var. Belki çok çabuk değil ama belki 10-15 yıl sonra görünür yaptıklarımız. Keşke müteahhit olsam da 6 ay sonra binanın ne kadar güzel yükseldiğini görsem ama bizim çocuklarımıza attığımız her tohum 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonrasının hedefleri.

Peki, biz sizi sürekli makamda olan bir müdür olarak mı göreceğiz? Yoksa sahada, okulda, öğrencilerin arasında olan bir müdür olarak mı?

_ Her zaman sahada olacağım. Her gün mutlaka bir okul ziyaretine gidiyorum. Bütün ilçeleri dolaştım. En ücra köşede bile gitmediğim okul kalmadı. Gerger’e bile 5-6 sefer gittim. Bütün okullarını biliyorum. Beni her akşam mutlaka bir okul veya pansiyonda görebilirsiniz. Onlarla sohbet ediyorum, resim yapıyorum, spor yapıyorum. Yani yapacak çok işimiz var. Ben çalışmaya çocuklara hizmet etmeye geldim. Çocukların gözlerinin, yüreklerinin gülmesi için buradayım. Başka da bir derdim yok. Büyüklerle işim yok, büyükler kendi işini yapsın. Bize ve çocuklara dokunmasınlar. Biz işimizi yapalım. Eğitimle uğraşalım. Çünkü çocuklarımız en iyisini hak ediyor. Adıyamanlılar bize sahip çıksınlar, biz de en iyisini yapalım.

Peki, son olarak gazetemiz hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Sloganımızda “Bilgi Hikmettir”. Neler söyleyeceksiniz?

_ Evet, şehirde bu hafta, sloganınız çok güzel. Saniye de 3 bin bilgi üretiliyor dünyada. Bilgiye ulaşmak ta artık çok zor değil. Bizim zamanımızda sadece ansiklopediler vardı ama şimdi google’a yazarak anında ulaşabiliyorsunuz. Ama sadece bilgiyi almak ta yeterli değil o bilgiyi sentezlemeniz, bir şeyler katmanız gerekiyor. Sizde gazete olarak bu bilgiyi çok güzel sunuyorsunuz. İnşallah Adıyaman’a ve ülkemize bu temiz bilgileri sunmaya devam edersiniz. Başarılar sunuyorum sizlere ve bana gazetenizde yer ayırdığınız için de teşekkür ediyorum.

RÖPORTAJ :R.Ferhat VURAL Fotoğraflar: Tayfun GÜZEL           

adıyaman,şehirde bu hafta gazetesi,mete kızılkaya,adıyaman milli eğitim müdürlüğü,adıyaman valiliği,tayfun güzel,ferhat vural,milli eğitim bakanlığı