YAZAR KADROMUZ GÜÇLENİYOR


Yazar kadromuza katılan genç eğitimci kardeşimiz Gülsüm YAKALA hanıma hoş geldiniz diyor,sizi yazarımızın ilk makalesiyle baş başa bırakıyoruz..

post

 Şehirde Bu Hafta    2015-12-27  


YENİ YILDA YAŞAM DİLİYORUM!

Böyle karamsar bir başlık atmak istemezdim ama kanıtlarım var her yeni yıla dair. En önemlisi de kadın cinayetleri...Kadın cinayetlerini haberleştirme klavuzunda "Bir kadın 'kadın olduğu' için öldürülmüşse bu bir adli olay değil, kadın cinayetidir." deniyor.

     Ülkemiz vatandaşları bu konuda adını sıkça duyuruyor ne yazık ki. Son 5 senede ülkemizde 949 kadın cinayeti işlendi. Kimisi babası tarafından kimisi kocası, eski sevgilisi veya kardeşi tarafından öldürüldü. Bahaneler ise hep aynı ve aşırı mantıklı(!). Öyle ki 'Çok seviyordum Hakim Bey.' deyip iyi hal indirimi alabilirsiniz. Mini eteği bahane edip tahrik indirimi de alanlardan bahsetmeme gerek yok sanırım. Cezalar yeterince caydırıcı olmadığı için her geçen gün cinayetler veya cinayete teşebbüsler de artıyor.

     Aslında bu cinayetler sinyallerini veriyor her defasında. Çünkü önce şiddet ile başlıyor çoğu. Polisin de mahkemenin de haberi oluyor. Bazılarına koruma kararı veriliyor ama nedense hala bunun önüne geçilemiyor.

    Daha geçen hafta 9 koruma kararına rağmen, Gaziantep'te sokak ortasında öldürülen iki kız kardeşi hatırlatmak istiyorum: Elif ve Semra. Bu olayda trajik bir kısım daha var ki o da annenin cinayeti işleyen oğlunu savunması, onu haklı bulması. "Dört kızım sürekli oğlumla uğraşıp, haksızlık yaptılar. Semra ve Elif’in tüfekle vurularak öldürülmesi olayı ile ilgili oğlum Hayri’den davacı ve şikayetçi değilim" dedi. Kadının dört kızından ikisi ölmüş, diğer ikisi ise Mardin'de oldukları için, bir nevi şans eseri hayatta. Düşünsenize, canından olduğun kadın sana bu kadar değer veriyor. Maalesef ki bu da yine bir erkeğin eseri. Acaba olaydaki şahsiyetler yer değiştirseydi, yani cinsiyetler, yine aynı senaryo çıkar mıydı ortaya? Ben söyleyeyim, çıkmazdı. işte bu yüzden bu bir adli olay değil, kadın cinayetidir.

     Ülkede çark bu şekilde dönüyorken birilerinin buna bir son vermesi gerekmiyor mu? Ama kimler? Tabiki yine 'kadınlar'. Hangi kadınlar biliyor musunuz; duyguları bastırılmış, özgürlükleri ellerinden alınmış, kız evladı bile değersiz gösterilmiş kadınlar. Evet özellikle onlar. Kadınlar bu işin içinde olmadığı sürece bu çark bu şekilde dönmeye devam edebileceğini gösteriyor senelerdir. Peki ne yapmalı kadınlar? Medyada, partide, mahkemede, mecliste yani her alada aktif olmalı, görev almalı. Sesini gür bir şekilde çıkarmalı her yerde. Kendini geliştirmeli, okumalı, yazmalı, çizmeli. Derneklere üye olmalı mesela. Ama mutlaka bir şeyler yapmalı. Kendine danışmadan kendi adına alınan kararlara karşı dik durmalı, 'işte ben buradayım' diyebilmeli. En önemlisi de evlatlarını iyi yetiştirmeli. İnsana değerin insan oluşundan geldiğini, bunun cinsiyetle bir ilgisi olmadığını benimsetmeli.

    Unutmayın, bize yakışan sadece yüksek topuklar değil. Bir şey daha var; yaşamak.

 

*Gülsüm YAKALA;Adıyaman doğumlu. Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Eğitim Fakültesi ve Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe öğretmenliği bölümlerinde okudu.Gaziantep TÖMER de Türkçe öğretmenliği yaptı.             

 

gülsüm yakala,şehirde bu hafta,adıyaman,yazar,