Bilen;"yerelde bazı insanlar başkanlığımı sindiremedi.."


“Ben sizin hileli yalanlarınızla baş edemedim, bu bana dert oldu, Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun.”

post

 17    2016-01-18  


Siyaset zor değil mi? Özellikle Adıyaman gibi herkesin birbirini tanıdığı bir yerde siyaset yapmanın sıkıntıları nelerdir?

-Tabi siyaset hakikaten zor bir iş. Bütün partili olsun olmasın herkesin beklentisinin olduğu, herkesin bir talebinin olduğu, herkesin bir düşüncesinin olduğu bir işleyiş. Bu işleyiş içerisinde memnuniyet yaratmak, haktan, hukuktan ve adaletten özellikle ayrılmadan en azından doğrular çerçevesinde beklentileri karşılamak zor.Adıyaman gibi küçük yerlerde de herkes birbirini tanıyor,bireysel ilişkiler daha önde. Siyasetin kurumsal yapısına bağlanmış olan beklentilerin haricinde bireysel algılar da çok önde. Dolayısıyla küçük yerlerde siyaset yapmak daha çok zor. Alan bölge küçüldükçe kurumsallaşmadan daha çok uzaklaşmış oluyorsun.

Ülkemizde, - bu ak partiye özgü değil- siyaset kurumu kurumlaşmadığı için insanlar her şeyi siyasetçilerden beklerler.Bir de Adıyaman gibi geri kalmış beldelerde beklentiler daha bir yüksekte. Bir siyasetçi olarak bu konudaki düşünceleriniz ?

-Haklısınız. Türkiye’de bu demokrasinin yerleşmesiyle siyasette evre,evre kurumsallaşma merhale kat etmiştir. Olması gereken bir yerde midir? Değildir. Hele,hele milletin malı olarak görülen partilerin kurumsallaşması daha da zor. Dediğim gibi mahal bölge küçüldükçe kurumsallaşmadan uzaklaşılıyor.Bu kurumsallaşmanın olabilmesi için insanların beklentilerinin bireysel beklentilerden bahsediyorum, partilerin ve siyasetçilerin varlığına bağlamamaları gerekiyor.Tabi siyasetin kurumsallaşması için siyasetin mecralarında icradaki yerel yapıların da bu konuda irade ortaya koyması gerekiyor.Bireysel beklentiler ve çıkarlar ile kolektif beklentiler ve çıkarların ortak beklentilerin ayrıştırılması lazım.

Siyasi partiler halka açık  şirketler gibidir.Hele kitle partisi ise.Birileri de sanki bu parti babasının çiftliği gibi tasarrufta bulunur, "benim dediğim dedik,düdüğüm düdük "gibi. bu konudaki düşünceniz?

- Partinin kesitlerini ikiye hatta üçe ayırmak lazım. Bir partinin fiilen sorumluluk üstlenmiş olan bir yapı. İki partinin zaman zaman faaliyet ve icraatlarında bulunan katkıda bulunan ama partiye sahiplik etme noktasında aidiyet duygusuna sahip olan tasarrufta bulunmayan bir kesim. Üçüncüsü de partiye canı gönülden sahip çıkan, partiye oy veren ve içselleştiren ama partinin fiziki ortamlarına hiç uğramamış olanlar. Asıl partinin sahipleri olanlar partinin faaliyetlerinde ara ara bulunanlar, davetlerine icabet edenler, çalışmalarına katkı verenler ile partiyi hakikaten içselleştirip partinin bütün şeylerine sahip çıkıp ama partinin fiziki mekanlarına belki de hiç uğramayanlardır. Partinin sahipleri bunlardır. Kimisi de bu mecraları kullanarak sorumluluk, sıfat elde etmiş, ama bu mecraları kullanarak kişisel ikbal inşa etme ve bu noktada merhale kat etme noktasında gayrettedir. Bu da zamanla anlaşılıyor.

Ak parti Adıyaman il başkanı olduktan sonra iki seçim geçirdiniz. Ve bu iki seçimde de başarılı oldunuz.Başarıya rağmen istifaya zorlandığınızı biliyoruz. Partide birilerinin nasırına mı bastınız?

- Valla yani, partide birilerinin nasırı olup olmadığını bilmiyorum. Ama birilerinin benim il başkanı olmam hususunda isteksiz olduğu hususunda fikir beyan ettiklerini biliyorum. Siyaset benim amacım değil. Siyaset hayatın hedefi değil. Siyaset sadece insan olarak ve Müslüman olarak yaşadığınız dünyaya, yaşadığımız topluma milletimize, ülkemize ve devletimizin bekasına geleceğine katkı sağlamak adına bir derdimiz var, bu derdimize, hedefimize ve amacımıza hizmet etmek noktasına araçtır.İl başkanı olma noktasında bir öngörümde yoktu. Sayın başbakanımız bu göreve layık gördü ve tevdi etti. Ben başta başbakanımıza, parti üst aklımıza teşekkür ediyorum beni bu göreve layık gördükleri için. Cumhurbaşkanımızı ağırladık, miting yaptık .Ve iki tane seçim süreci yaşadık.Seçim süreci çok ağır bir süreçtir.Türkiye genelindeki sıralamadan ziyade 2011 yılında almış olduğumuz oy oranını kıyaslayarak ben Türkiye sıralamasına baktığımızda Adıyaman oyları düştü, ama Türkiye sıralamasında 81 il içerisinde 10. Sıradaydı. Bu başarısızlık değildir.7 haziran 1 kasım arasında yüzde 8,5 gibi bir artış oldu, ama Adıyaman’da yüzde 11,5 gibi bir artış oldu. Ve Türkiye 7. Sırasında başarı gösterdik.

İki gün önce istifa gerekçenizi açıklarken, basın toplantısında "ayrılmam için her türlü ahlaksızlığa başvurdular "dediniz.Biraz açar mısınız?

-Yani o benim il başkanlığım noktasında nasıra bastınız dediniz ya, olan var mı olmayan var mı bilemem ama, biz siyaseti ideallerimiz, ülkülerimiz ve ülke ile olan hayallerimizi gerçekleştirmek için yapıyoruz. Yapmamız gerekiyor. İlkesel bir siyaset olması lazım.Ortak akıl, istişare, ehliyet ve adalet. Bu istişare mekanizması tam oturmadı. Bu benden mi kaynaklandı bilmiyorum. Belki benden kaynaklanan kısmı yüzde 5-10’dur. Adıyaman’ımız siyaseti il ilgili olan arkadaşlarımızın bazılarının benle ilgili çekinceleri hep oldu. Rezervleri oldu. Bu noktada o ortak akılı oluşturmak adına bir araya gelip istişare etme kadrosunu oturtamadık. Şubatta örtülü bir şekilde başlamak üzere mayıs’tan itibaren de ara ara ben bu nokta da il başkanlığım ile ilgili tartışmalar çıktı. Bu bilinçliydi. Stratejik planlı bir şekildeydi. Sürekli il başkanlığım tartışıldı. Ve bu telkinlere de dönüştü. İstifa etmem çağrılarına da dönüştü.Ama şunu söyleyeyim siyasette yarış olabilir, siyasette heves olabilir, siyasette rekabette olabilir. Ama bu siyasette yarışlar sergilenirken hakkaniyetten uzaklaşmamak gerekir. Adaletten uzaklaşmamak gerekir. Akçeli işlere bulaşmaması lazım.. Bundan tekamül olmadım. Bir başkanlık tartışma başlandıktan sonra tabiî ki bu tekamül sağlanmamasının etkisiyle benim istifa etme, ettirme, baskı telkinler ve beklenti gibi şeyler canlı tutuldu. Sürekli gitti-gidecek, gitti-gidecek gibi her defasında farklı bir dil kullanıldı. Ahlaki olanlar da vardı, olmayanlar da vardı.Tartışmaya açıldım, seçim süreçlerinde her defasında bana atıflar vardı, ben bunlara göğüs gerdim, sabrettim, bazı şeylere karşı durdum boşa çıktı. Allahın hesabı, herkesin hesabının üzerinde. Zaman şahitlik etti, Allah ta yardım etti şükür 13 ay içerisinde yüzümüzün hakkıyla bu işin hakkını verdik. Ama şunun altını çizmek lazım: emeği zayi etmemek lazım. Şimdi istifa etmişken, bir gerekçe olur bir başkan il başkanı da parti başkanı da hangi vasıflar aranır, hangi vasıflar gerekir, ve hangileri yoktu da başkanlığımı tartışmaya açtınız? İstifaya giden bir süreç başlattınız? Bu soru cevapsız.

İstifaya zorlanmanıza rağmen, bunları deşifre etmiyorsunuz. Siyasette Tamam mı, devam mı?

-Şimdi öncelikle kişileri deşifre etmeme kısmına değineyim. Biz en azından şahsım olarak ak partinin kurumsal kimliğinde gördüğüm ve ak partinin çatısı altında siyaset yapma gerekçem şudur: sayın cumhurbaşkanımızın, kurucu genel başkanımızın, partiyi kurduğu zaman bu partiye ekibiyle birlikte “yeter söz milletindir, insanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkeleriyle yüz yıl önce bu topraklarda kaybettiklerimizi yeniden diriltme ve hep birlikte 78 milyon insanla bir bütün halinde kardeşçe, barış içersinde geleceğe yürüme, müreffeh güvende huzurlu bir ülke inşa etme misyonu vardı.Siyaset icra ederken ifa ederken kişisel ikbal peşinde koşmadım.. İsim vermemenin de sebebi şudur: bu partinin kurumsal kimliğine alsa zarar gelmemeli.Sorunuzun geri kalan kısmına gelince, siyasete deva mı? Siyaset zihniyetle yapılır, samimiyetle yapılır, niyetle yapılır.Ülkeyle ilgili, milletle ilgili bir derdimiz var, bir davamız var. Bu davamızı Allah bize yüklemiştir, biz insanız, müslümanız, bunu var etmek ve bununla mesuliyetimiz var, bu borcu Allah verdi bize.Bu derdimiz, davamız devam ettiği müddetçe samimiyetle niyetle celple çabayla siyaset yapmaya devam edeceğiz. Sorumluluğumuz, sıfatlarımız olmasa da niyetimiz, samimiyetle Allah için bireysel hesaplar tutmadan siyaset yapmaya devam edeceğiz.

Ak parti iktidarı boyunca Adıyaman her zaman ak partiye gönül verdi, vekil verdi, Bunun karşılığında Adıyaman ak partiden beklentisini aldı mı? Yani ak parti adıyaman’a gereken hizmeti yaptı mı?

Şimdi Adıyaman halkı ak partiden önce de her zaman Adıyaman’ın toplum aklı çok çok gelişmiş, basiretli bir toplum aklı var sosyolojik olarak. Ak partiden önce de her zaman makul olanı yapmıştır, tercih etmiştir. Toplum olarak, Türkiye ortalamasının çok üstünde bir duruşu var. Adıyaman genelinin. Ak parti kurulduğunda iddiası neydi? Milletin partisi, milletle aynı kaderi paylaşan, milletle aynı şeyleri paylaşan, aynı şeylerden mağdur olan, aynı şeylerden muzdarip olan insanların “yeter söz milletindir” say ekiyle parti kuruldu ve bu milletin partisidir. En üst seviyede Türkiye ortalamasının çok üzerinde bir tercih ile sahip çıkmış ve oy vermiştir iktidara. Vekil boyutuyla da katkı sağlamıştır. Daha çok gayret gösterme noktasına eksiklik var. Bu hiç mi yapılmamış manasında söylemiyorum. Ama ak partinin Türkiye’de yaratmış olduğu üretkenlik ve hizmete dönüşme hızında olmamıştır. Dolayısıyla şimdi yaşıyoruz, Şanlıurfa yolu 100 km. 4 yıldır bu bitmedi ve Gaziantep yolu aynı şekilde. Bu merkezi idarenin eliyle yapılacak bir şey değil. Bu yereldeki kurumların idarecilerinin daha çok hemhal olması ve daha çok yoğunlaşmasıyla giderebilecek eksikliklerdir. Burada eksiklik var.

Şimdi halkta şöyle tepkiler var. Diyorlar ki:"seçim zamanı vekiller oy istemek için kapımıza işyerimize gelir ancak seçildikten sonra telefonlarımıza bile bakmazlar. Böyle bir şikayet var.

Seçim zamanında bu tür şeylerle bende karşılaştım ara ara. İl başkanlığından artık istifa ettiğim için vekillerin alanına girmek istemen. Bu soruya vekillerin cevap vermesi lazım.

Şuan ülke gündemini meşgul eden olaylar var. Özellikle Diyarbakır, Şırnak ve Cizre’de sokağa çıkma yasakları var. Birde çözüm süreci vardı,ne oldu bu çözüm sürecine?

Ak partiden önce Özal döneminin bir kısmını ayrı tutmak kaydıyla, bu bölgedeki gerek etnik yapıdan, gerek kültürel yapıdan, gerek ekonomik gerekse tarihsel yapıdan kaynaklanan sorunlar görülmedi. Görülmediği gibi bunların üzeri kapatıldı. Hatta inkâr ve inkara bağlı bir isyan süreci vardı. Sebepleri olabilir, süreçlerde yaşandı. Zaman zaman özellikle 90’lı yıllarda ciddi bir şekilde bölge insanını ve vicdanı olan hiçbir insanın kabul etmeyeceği vakalar yaşandı.  Bu belki direk kamunun eliyle belki kamu adına bölgede cirit atan veya bölgede var olduğu düşünülen iddia edilen dış menşeli yapılar adına ama, orada illegal yapıların ve ajanların cirit attığı bölgeydi. Ak partiyle birlikte sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2009’da milli birlik ve beraberlik projesi ile bu sorun masaya yatırıldı. Kürt sorunu kavramını ilk kullanan sayın cumhurbaşkanıdır. Bunu çözme noktasında baldıran zehir’i de olsa içeriz ama bu sorunu biz çözeriz diyen bir irade sergiledi ak parti ve sayın cumhurbaşkanımız. Çözüm süreci başladığında gerçekten ben umutlanmıştım ve halen de umutluyum görüşmeleri devam ediyorken pkk, silahlarını artırma gayreti içerisine girdi. Ulusal, küresel ve egemen güçler, “dur kardeşim bu sorunu biz başlattık, biz bitiririz. Sen tek başına bitiremezsin” şeyiyle bu işe çomak soktularO zaman bu Ortadoğu’yu bir soruyla bitirelim.

Son bir soru.İstifanıza sevinenler olduğu gibi üzülenlerde olmuştur. Şöyle birer cümleyle ne mesaj vermek istersiniz?

- Seyit Rıza, iki mısra ile derin bir duygu ifade etmiş. Ben önce şunu söyleyeyim, bir insanı herkes sevmez. Bir insanı herkes seviyorsa o insanda sorun vardır, o insan sorunludur, o insan gerçekten iyi değildir. Kendimle ilgili şöyle bir şeyim var. Ben, bütüncül bir insan olmayabilirim. Eksiklerim vardır, hatalarım var. Kabiliyetlerim sınırlıdır çünkü her insanın kabiliyetleri sınırlıdır. Kırmış olabilirim, üzmüş olabilirim. Bilinçli olabilir bilinçsiz olabilir. Olabildiğince bilinçli yapmamaya çalıştım. Bundan sonrada yapmamaya çalışacağım. Hayatım böyledir. Bu insani şeylerdir. Asıl olan şey ilgiye, güzele, feraha gayret etmek ve bu noktada bir çaba sarf etmek. Buna çaba sar ettim. Allah için yaptım bunu. Varsa hatalarım ya bilmediğimdendir, ya da tecrübesizliğimdendir. Özellikle parti süreci içerisinde söylüyorum. Bana herkes, iyi gözle baktı-bakmadı. Bunda haksız olan da var, haklı olan da var. Haklı olanlara hakkımı helal ediyorum önce onu söyleyeyim. Haksız olanları da Allaha havale ediyorum. Bütün samimiyetimle söylüyorum, daha iyisini yapmak adına, daha güzelini yapmak adına çaba sarf ettim. İş beklentisi olan var, tayin beklentisi olan var, siyaseten sorumluluk almak isteyenlerin beklentileri var vs.vs. Hal böyle iken olabildiğince hakkaniyet içerisinde davranmaya çalıştım. Ama şunu yapmadım. Bu işin devamlılığını sağlamak adına doğrularından, değerlerimden ödün vermedim. Bu işin devamlılığına katkı vermek, bu işin nihayetini de garanti almak adına bizim amaçlarımıza götürecek olan, bizim ideallerimize götürecek olan değerlerimize ve değerlerimizden kaynaklı üremiş doğrulardan vazgeçmedim, geçmemeye çalıştım. Gerek ki siyasi arkadaşlarla olan hukukumda, gerek partinin sahibi olan milletle olan hukukumda samimiyetimde. Ama şunu söyleyeyim: Seyit Rıza iki mısra ile hakikaten derin duygular ifade etmiş. Tek tipçi anlayışın müşahhas tarihsel örneklerinden bir tanesidir.

“Ben sizin hileli yalanlarınızla baş etmedim, bu bana dert oldu,

Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun.”

Bu sözüm genel değil, bu sözüm yerelde başkanlığımı tartışmaya açarak bu konuda mevzu kapmaya çalışan, mevzu kapmak için de her şeyi mubah gören yereldeki anlayışa sahip olan herkes. Ak parti çatısı altında bulunup İrlandalılık duygusuyla bin bir türlü Bizans oyunu sergileyenlere.

Başkanım bize zaman ayırdığınız içi çok teşekkür ediyorum. Bundan sonraki siyasi hayatınızda da başarılar diliyoruz.

Ben de sizlere teşekkür ediyorum. Başarılar diliyorum. Altını tekrar çiziyorum; ak parti milletin partisidir. Ak parti misyon partisidir, ak parti erdemliler hareketi olarak başlamıştır. Bizim için bu partinin zarar görmemesi, helal gelmemesi ve misyonunun gerçekleşmesi adına sıfatlarımla değil zihniyetimle, samimiyetimle amadeyim. Daha iyisini yapmak adına da üzerime ne düşerse parti genel başkanımın, cumhurbaşkanımızın ve parti kurumsal sorumluluğun emrine amadeyim. Çok teşekkürler RÖPORTAJ:R.FERHAT VURAL

 

 

 

 

Seyfettin bilen,ak parti,adıyaman,r.ferhat vural,şehirde bu hafta gazetesi