Adıyamanın son 50 yıllık tarihi bu röportajda.


Onlarca beste yapan ve türküleri dilden dile söylenen Bestekar Aziz ÇELİK Adıyaman'ı dünyaya tanıttım ancak; " KENDİMİ BİR TEK ADIYAMAN'A TANITAMADIM"

post

 17    2016-03-29  


VEFASIZLIK;Türkiye’de hemen hemen bütün ünlü sanatçılar eserlerimi okudu. Bunların arasında İbrahim Tatlıses, Zara, Kâhtalı Mıçı, Latif Doğan gibi isimler yer alıyor. Sanata ve sanatçıya önem verilmemesi nedeniyle çok dertliyim  “Ben, Adıyaman’ı Türkiye ve Dünya’ya tanıttım ancak Adıyaman’a kendimi tanıtamadım..

TATLISES'E  KIRGINIM; “Beynelmilel” filmi benim hayatım,filmin oyuncularından Sırrı Süreyya Önder ile Türkmen gelini bestesini seslendiren ve Türkmenistan’da bu türkü ile çok sayıda ödül ve hediye alan İbrahim Tatlıses’e de vefasızlık nedeniyle kırgınım.

GÜLEMİYORUM; “Neden hiç gülmüyorsun, sürekli yüzün asık” diye soruyorlar“bende gülecek hal mi bıraktılar? Adıyaman’da Ne vefa, ne sahiplenme, ne onur’e edilme, ne de hesaba alınma var. Türkiye’de ödül, takdirname almadığım hiçbir kurum ve etkinlik bulamazsınız ama Adıyaman’da bize yani sanatçılara “Gevende” kulpunu taktılar öyle gidiyor..

EVLİLİĞİM; Babam vefat etti biz yetim kaldık. Benim amcam kızı vardı o zaman benden büyüktü. Ailedeki büyüklerimize; “gidim en azından aziz’e sahiplik yaparım” diye düşünmüş. Yani eşim bana hem analık, hem de kadınlık yaptı. Allah ondan razı olsun. 6 tane kızım var, Zaten evimiz de “kız meslek lisesi” gibi. Bir de oğlum var.. 

                                              "BEYNELMİLEL FİLMİ BENİM HAYATIM"

-Eşim yaşça benden büyüktü, bana hem analık, hem de kadınlık yaptı.

-Kazancı bedih Adıyamanlıdır,Kahta'nın Narince beldesinden

-Adıyaman çok vefasızdır,kadir kıymet bilmezler,Kahtalı Mıçı Nerede?

-Mıçı,12 eylülde Alay Komutanından yediği dayaktan dolayı kulağı hala arızalı

-İbrahim Tatlıses öz akrabam,hakkımı vermedi,dargınım kendisine

-12 Eyül de Ergenekon,sokakta adam döverdi,saç,sakal bıyığın yarısını keser bırakırdı.Çok zalimdi.

 

-İbrahim Tatlıses,Zara,Latif Doğan,Kahtalı Mıçı,eserlerimi okuyanlardan sadece bir kaçı

 Türkiye’de müzik piyasasının son 50 senesinde onun adı mutlaka vardır. Ünlü sanatçılara yaptığı bestelerle hayat verdi. 80’den fazla beste ile Türkiye’nin en fazla tanınan bestekârlarından olan Aziz Çelik, vefasızlıktan ve sahipsizlikten şikayetçi.

 1990 yılında “Türkmen gelini” isimli bestesiyle TRT tarafından aldığı ödülü hiç unutamıyor. Sadece Türkmen Gelini de değil, Gurbet Kuşu, Düz Dara yar düz dara, nice gazel türküye hayat veren Aziz Çelik, Türkiye’de hemen hemen bütün ünlü sanatçılara eserlerini okutmuş. Bunların arasında İbrahim Tatlıses, Zara, Kâhtalı Mıçı, Latif Doğan gibi isimler de var . Sanata ve sanatçıya önem verilmemesi nedeniyle çok dertli olan çelik; “Ben, Adıyaman’ı Türkiye ve Dünya’ya tanıttım ancak Adıyaman’a kendimi tanıtamadım” diyerek sitemlerini dile getiriyor.

 “Beynelmilel” filminin kendi hayatını konu aldığını ifade eden Çelik, filmin oyuncularından Sırrı Süreyya Önder ile Türkmen gelini bestesini seslendiren ve Türkmenistan’da bu türkü ile çok sayıda ödül ve hediye alan İbrahim Tatlıses’e de vefasızlık nedeniyle bir hayli kırgın.

 “Türkmen Gelini”yle hüzünlendiren, “Gurbet Kuşu”yla ağlatan, “Düz Dara Yar Düz Dara, Yar Zülüfün Düz Dara” diyerek sevgililere serenat yaptıran bestekâr Aziz Çelik’in 50 yıllık sanat hikâyesi…

Sevgili Aziz Çelik, kaç yıldır müzik piyasasının içerisindesiniz? Ve bu yıllara neler sığdırdınız?

_Valla doğduğumdan beri bu piyasadayım. Yani Ben tam 50 yıldır müzik sektöründeyim. Gerçi 50 yıl öncesini hatırlamam mümkün değil ama o kadar oldu. Müziğe başladığım dönemlerde çalmadığım enstrüman kalmadı. Ud, Cümbüş, Bağlama, Gitar yani aklınıza ne gelirse.

Peki, bestelerinizle anılan, birçok ünlü ismin seslendirdiği besteleriniz de var. Kaç beste yaptınız? Bunların içerisinde en çok tutulanlar hangileri oldu?

_ 80’den fazla bestem var. 10’a yakın bestem TRT’den geçti. Biliyorsunuz TRT’de bestelerin geçmesi çok zordur. Ben bunu başardım. 1990’da Türkmen gelini ile TRT tarafından “Yılın Türküsü” ödülünü aldım.

Bestelerinizi kimler söyledi peki. Var mı öyle bilinen sanatçılardan aklına gelen birkaç isim?

_ Türkmen gelini ve Düz Dara Yar Düz Dara çok ünlü oldu. İbrahim Tatlıses benim Türkmen gelini türkümü seslendirdi. Hatta Türkmenistan’da çok sayıda ödül aldı. Arazi verdiler, at verdiler ama o bana hiçbir şey vermedi. Yani onur’e etmedi beni. Ben de İbrahim Tatlıses’e dava açtım. Kazandım. İstanbul’da bilmiyorum kaçıncı icra dairesi. Ama bir şey elde edemedim. O dönemlerde adına olan şirket iflas etmiş diye söylediler ve sonuç alamadık. Daha sonra Şanlıurfa’da karşılaştık. Yanındakilere “Aziz hoca ile aramız bozuk” diyerek esprili bir şekilde konuşma geçti aramızda. Meseleyi iyi anlatamadım. Belki de doğru anlatsam bir şeyler olabilirdi. Biliyor musunuz öz akrabamdır. Annesi, Babamın öz dayısı kızıdır.Kazancı Bedih de Adıyaman Narincelıdır..Eskiden kalaycılık için köyleri dolaşırdı.

 Adıyaman’da müzik piyasası Hasan Duymaz ile başlar diye bilinir.İlk plaklar, kasetler onunla yapıldı. Sizin de iyi bir arkadaşınız iyi bir dostunuz olduğunu biliyoruz. O dönemdeki müzik piyasası için Neler söyleyeceksiniz?

_ Kendi şahsıma hiç kaset yapmadım. Kâhtalı Mıçı, Hamit Çelik, işte mahalli sanatçıların hemen hemen hepsine çaldım. Bütün kasetlerde benim bestem veya müziklerim mutlaka vardır.

 Geçmiş ile bugünü karşılaştırırsak, Adıyaman’da sanatçıya bakış değişti mi?

_ Ben hep şunu söylerim, biz her şeye yenildik aslında. Biz dışarıya gittiğimizde ayrı bir yerimiz var, Adıyaman’a geldiğimizde ayrı yerimiz var. Ben televizyon programlarımda da hep söylerim: ben Adıyaman ve kendimi dünya’ya tanıttım ama Adıyaman’a kendimi bir türlü tanıtamadım. Burada kadir-kıymet bilinmiyor. Vefasızlık çok fazla. Kâhtalı Mıçı kaçtı gitti, Zara kaçtı gitti, Latif Doğan kaçtı gitti. Bu memleket kendi sanatçısına sahip çıkmıyor.

Peki, buranın eksiği nedir? Suyundan mı, toprağından mı, Genlerimizden mi nedir bu  vefasızlığın kaynağı? Şunun için söylüyorum: bir kentten her şey çıkar ama sizin gibi sanatçılar çok fazla çıkmaz.

_ Toprağın hiçbir suçu yok. Bütün suç bu çevrede. Bakın şimdi, gidip cezaevine bakın bir sanatçı bulamazsınız, bir bestekâr bulamazsınız, bir şair veya bir tiyatrocu bulamazsınız. Çünkü sanatçı insandan zarar gelmez.

Adıyamanlı sanatçılarla görüşüyor musunuz? Mesela Kâhtalı Mıçı olsun, Latif Doğan olsun. İletişiminiz nasıldır?

_ Mıçı ile sürekli görüşüyoruz. Daha geçen gün “MESAM”ın toplantısında birlikteydik. Genel kurul toplantımız vardı. Orhan Gencebay ile Arif Sağ’ı seçtik. Orada birlikteydik.

Peki, geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz? Emeğinizin karşılığını alabildiniz mi?

Evet, Emekli maaşım var. Halk eğitim merkezinden emekli oldum. Geçimimizi sağlıyoruz bir şekilde. Biliyorsunuz “Beynelmilel” filmini Sırrı Süreyya ile birlikte hazırladık. O film benim hayatımı anlatıyor. Sırrı Süreyya benim sayemde milletvekili oldu, ama benim hayatımı anlatan bir filmden bir kuruş alamadık.

 Sizin bir de ilginç bir evlilik maceranız var diye duyduk. Nedir bu evlilik olayı?

_ Bu evliliğin iç yüzü aslında şöyle: babam vefat etti biz yetim kaldık. Benim amcam kızı vardı o zaman benden büyüktü. Ailedeki büyüklerimize; “gidim en azından aziz’e sahiplik yaparım” diye düşünmüş. Yani eşim bana hem analık, hem de kadınlık yaptı. Allah ondan razı olsun. Aramızda yaş farkı çok. Onun için şimdiki gençlere diyorum ki; evleneceğiniz zaman eşinizin sizden en az 15 yaş genç olmasına özen gösterin. Çünkü kadınlar çabuk yaşlanıyor. Elden ayaktan çabuk kesiliyor. Yani erken çöküyor. Onun için eşinizin sizden genç olması daha iyidir. 6 tane kızım var, Zaten evimiz de “kız meslek lisesi” gibi. Bir de oğlum var.

Şimdi, biliyorsunuz ki Hasan Duymaz rahatsız. Adıyaman’daki sanatçıların hemen hemen hepsinde emeği mutlaka vardır. Hasan Duymaz’ın kapısını çalan, sahip çıkan kimse var mı?

_ Yok, yok, Çok zor. Adıyaman’da kimse sanatçının, sanata emek verenlerin halini hatırını sormaz. Adıyaman’da birbirimize sanki düşmanız. Hatta düşmanlıktan daha kötüyüz. Çünkü birinin düşman olduğunu anlarsın ama bu insanların dostluğu da düşmanlığı da belli değil. Şimdiki aklım olsa yani bundan 30 yıl önce bu aklım olsaydı büyük şehirlere mutlaka giderdim. Dışarıda yaşayan Adıyamanlılara bakın hep bu nedenle kaçmış gitmiş. Ne sanata yatırım var, ne müziğe yatırım var niye burada kalsınlar ki!

Bundan sonraki yaşamınızda neler yapmayı düşünüyorsunuz? Sadece müzisyenler emekli maaşıyla geçinmeniz zor gibi.

_ Beste yapıyorum yine ancak moral yok diye beste de yapamıyoruz çok fazla. Aslında beste yapmak için âşık olmak, moralinin yüksek olması lazım. Aşk bitti, iş’de bitti. Ama o da bizde kalmadı ne yazık ki.

Peki, 80’e yakın besteniz var dediniz. Biraz onları anlatır mısınız?

_ Ben halk eğitime girmezden önce yani 64’lü yıllarda, Adıyaman’da ne folklor vardı, ne orkestra vardı, kimse çocuğuna ne bir enstrüman alırdı, ne de bir yere gönderirdi. Bir de bize bu “Gevende” kulpunu taktılar. Diyorum ki gevende nedir? Bilmiyorlar.Şimdi biliyorsunuz ki gevende ismi “Govend”. Yani Kürtçeden geliyor. Oynayan kişi anlamında. Bu terim sadece Adıyaman’da var. İlle de bir kulp takacalar ya !

Hiç müzik eğitimi aldınız mı?okula gittiniz mi?

_ Liseden ayrıldım. 1947 doğumluyum. 70 yaşına kapıyı dayadık. Ama müzik anlamında herhangi bir eğitimim yok.

Şimdiki sanatçılara,yeni yetişen müzisyenlere neler söylemek istersiniz?

 _ Devletin okulları var. Konservatuarlar, güzel sanatlar.Şimdi bakıyoruz genç kızlarımız ellerinde gitarlarla, bağlamalarla çarşıda rahat rahat geziyorlar. O zamanlar birinin elinde bağlama gördükleri zaman insanlar yollarını değiştiriyorlardı. Eskiden olsa Orhan Gencebay veya İbrahim Tatlıses Adıyaman’da bağlamayla gezse onlara da “gevende” derlerdi bundan eminim.Artık kimse sanatçılara gevende demiyor.Bunu ben kırdım.

Çok fazla ödülünüzün olduğunu biliyoruz. Siz merak edip kaç tane olduğunu saydınız mı hiç?

_  Şunu açıkça söyleyeyim. Valla evde bir çuval ödül var. Getirip buraya boşaltsam tenekeleri kim ne edecek. Hurdacıya versem bir kuruş para vermez. 70 yılından beri Adıyaman’a Kaç tane vali geldiyse hepsinden takdirnamem var. Kaç tane milli eğitim müdürü geldiyse hepsinden takdirnamem var, belediye başkanlarından var. Rahmetli Turgut Özal’dan var, Kenan Evren’den takdirnamem var.

12 Eylül darbesinde bazı sıkıntılar yaşadığınızı biliyoruz,özellikle Alay Komutanı Necabettin Ergenekon'dan.Neler yaşandı anlatır mısınız?

 _ Kürtçe söylemek yasaktı. Ergenekon adında bir alay komutanı vardı. Hatta Kâhtalı Mıçı’nın yüzüne bi vurdu Mıçı’nın bir kulağı halen hasarlıdır. Mıçı Kürtçe söylediği için gözaltına alındı, sürgün edildi. Belediye sineması vardı. Rahmetli kör Abuzer vardı. Orada bekçilik ediyordu. Komutan her geldiğinde bu adam bana selam verecek diyordu. Bir gün kör Abuzer’i çağırdı komutan, niye bana selam vermiyorsun? Dedi. Abuzer de “komutanım bana hem kör diyorsun, hem de niye selam vermiyorsun diye kızıyorsun. Bir tane gözüm var, önüme mi bakayım yoksa sana mı selam verim. İkisini bir arada yapamıyorum”dedi. İnsanları sokaktan çevirir elinde tıraş makinesiyle sakalın,bıyığın veya saçın bir tarafını keser öyle bırakırdı.Sokakta adam döverdi.Çok Zalimdi..  

Bando geçmişiniz nedir, kimler var dı o dönemde. İlk orkestrayı da siz kurdunuz. Size ne gibi imkânlar sağladı?

_ İlk bandoyu ben kurdum. İlk orkestrayı ben oluşturdum. İlk halk oyunları ekibini ben kurdum. O zamanlar Hüseyin Delibalta vardı, Halit yücel vardı. İlk önce onları işe yerleştirdim sonra da ben işe girdim.

Bugün imkanlar daha fazla mesela Adıyaman belediyesinin, Adıyaman üniversitesinin konservatuarları var.

 _ Ya şimdi Adıyaman üniversitesinin konservatuarı var. Orada opera bölümü var. Bizim kültürümüzde operanın ne işi var. İngiltere olsa neyse, Fransa olsa neyse de bizim kültürümüzün dışında olan bir şey. Kendilerine de söyledim. Adamlar bir bağırıyor burada Karadağ’da git dinle. Sanki adamı dövüyorlar gibi. Bizim kültürümüze çok ters. Uzun hava bölümü açın, barak bölümü açın dedim ama öyle kaldı işte. Bir kere öyle karar verilmiş.

 Peki, Aziz Çelik neden hiç gülmüyor?

_ Benim yerimde olsan herhalde sende gülmezsin. Çünkü bu kadar sahipsizlik, vefasızlığın olduğu bir yerde neden gülesin ki? İçimden gülmek gelmiyor. Ama sahnede daha çok bu durum yaşanıyor. Normal hayatta tabii ki gülüyorum. Aslında eğlenceli bir insanımdır ama sahne olunca ciddi durmak gerekiyor genelde.

Çok teşekkür ediyoruz,sağlık ve başarılarınızın devamını diliyoruz.

Bana bu imkânı verdiğiniz için “şehirde bu hafta” gazetesine çok teşekkür ederim. Keyifli ve güzel bir konuşma olduğuna inanıyorum. İnsanımız lütfen müzisyenine sahip çıksın. Bir düğün olduğunda kendi insanımızı sahneye çıkaracaklarına daha fazla para vererek yabancı sanatçıları Adıyaman’a getiriyorlar. Yazık değil mi bu insanlara? Ama yine de her şey güzel olsun insanlar birbirini kırmasın yeter. Diyeceğim bu.. RÖPORTAJ R.FERHAT VURAL-ŞEHİRDE BU HAFTA GAZETESİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

aziz çelik,r.ferhat vural,şehirde bu hafta