VİCDANLI İNSAN,GÜZEL İNSANDIR.


Şükrü KUTLU 76 yaşında 10 çocuk,22 torun,5 öğretmen Babası.Hayatında sıgara içmemiş,hastalanmamış,eşiyle kavga etmemiş, EDİSONA teşekkür edecek kadar Aydın bir İnsan ve ekliyor; " Allah gündüzü aydınlatıyor şükrediyoruz,Edison da elektriği icat etmiş geceyi aydınlatıyor ona da teşekkür etmeliyiz.." HAYATIMIZI KOLAYLAŞTIRANA KURBAN OLURUM

post

 17    2016-05-03  


TEŞEKKÜR EDİN

Ben her zaman cemaatte diyorum ki; akıllı adamlara, bize faydası olanlara teşekkür edin. Traktörü yapana, kamyonu taksiyi yapana, uçak yapan teşekkür edin, takdir edin. Bana diyorlar ki onlar Gâvur niye onlara kurban olalım? Ben de diyorum ki; onlar Gâvur da olsa bizlere faydası olmuş. Şimdi onlar bu makineleri yapmasa ben çoluk çocuk tarlada karasabanla çüt sürüyordum. Ot biçiyorduk. Ama adamlar traktör icat etmiş öküzle çüt sürme kalktı. Bunlar insanlığa kolaylıktır, faydadır. Biçerdöver icat edilmiş orak kalktı.

TÜRKÇE BİLMİYORDUK

Bizim köye bir gün karakol geldi. Muhtar ile azası Türkçe bilmiyorlar dı. Onlara ne sorarlarsa evet deyin diye telkinde bulundular. Askerler onlara; kim önünüzü kesti? Muhtar sen mi kestin? Muhtar dedi; evet. Azalara sordular, onlar da evet dedi. Sonra bakın sizi içeriye atacağız dediler bizimkiler yine evet dediler. Birisi de yeni askerden gelmişti, dedi ki; “komutanım bunlar Türkçe bilmiyor, onun için her şeye evet diyorlar. Yani evet iyi bir kelime diye söylemişler kendilerine onun için her şeye evet diyorlar” diye söyledi. O zaman sorun çözüldü.

   Şükrü amca, 76 yaşındasın. Çok şeyler görmüş, geçirmişsindir bize neler söylemek istersin?

_ Ben her cemaatte diyorum ki; akıllı adamlara, bize faydası olanlara teşekkür edin. Traktörü yapana, kamyonu taksiyi yapana, uçak yapan teşekkür edin, takdir edin. Bana diyorlar ki onlar Gâvur niye onlara kurban olalım? Ben de diyorum ki; onlar Gâvur da olsa bizlere faydası olmuş. Şimdi onlar bu makineleri yapmasa ben çoluk çocuk tarlada karasabanla çüt sürüyordum. Ot biçiyorduk. Ama adamlar traktör icat etmiş öküzle çüt sürme kalktı. Bunlar insanlığa kolaylıktır, faydadır. Biçerdöver icat edilmiş orak kalktı. Eskiden buğdaylar çok verimli olmuyordu. Hatta gübre çıktığı zaman bize “günahtır atmayın, bu şeytan işidir” diye söylüyorlardı. Ama hepsi kolaylık sağladı bizlere. Neden onları takdir etmeyelim? Bizde yapalım, bizde uğraşalım değil mi? Onların faydası var, zararı yok. Arkadaşıma, komşuma zararım olmasın. Ben çalışıyorum, kazanıyorum. Ama sende çalış sende kazan.

Geçmiş ile bugünü karşılaştırsak,Keşke 40 sene öncesi gibi olsaydı  diyebiliyor musun?

 _ Eskiden mesela çüt sürüyorduk, orakla ekin biçiyorduk. Ama bunlar hep kalktı bitti. Akıllı adamlara kurban olurum diyorum ya! Şimdi onlar bizim hayatımıza kolaylıklar sağladı. Bakıyorum ki hem ziyaretlere (türbelere) gidiyorlar, Kurban kesiyorlar. O adamlar zamanında insanlık için iyilik yapmışlar. Sen de iyilik yap senin için de yıllar sonra güzel konuşsunlar. O türbelere kurban kesiyorlar ama yanlış. Kurbanı Allah rızası için keseceksin. Ziyarette değil de evinin önünde kes. Sen onlara kurban keserek onları Allah tan üstün tutuyorsun, bu yanlış. Sanki sen Allah’ı bırakıp o ziyaretleri tutuyorsun. Onlar da sonuçta insan. Bizim yiyeceklerimiz ekmek, su, ayran ve pekmezdi. Ama şimdi çikolata var bir sürü şey var. İnsan bilmiyor ki bunlar neden yapılıyor. Şimdi hastalık arttı. Et sahte olmuş, süt sahte olmuş, yani her şey sahte olmuş. Çünkü eskiden her şey hayvan yağıydı. Ama şimdi öylemi? Şimdi yediğin şeyi bilmiyorsun.

Şükrü amca insani değerlerimiz nelerdir? İnsanlar arasında ayırım yapılıyor mu? Ayırım yapanlar kimlerdir size göre?

_ Her şey vicdana bağlı vicdanı olan biri güzel şeyler yapar. En büyük zenginlik sağlıktır. Bütün insanlar birdir. Ayırım yapılmamalı. İnsan insandır. Yeter ki vicdanı olsun. O zaman ben demen bu Alevi’dir, bu Sünni’dir, bu Hıristiyan’dır. Herkes Allah'ın kuludur. İnsanlar arasında ayırım yapılmamalı ama yapılıyor. Bunu yapanlar da menfaatçilerdir. İnsanın yüzü de kafası da birbirine benzemez. Bazıları iyiliği düşünürken bazıları da ne yazık ki kötülüğü düşünürler. Ben tarlada bir işçiyi çalıştırıyorum, onun hakkını veriyorum, onu üstün tutuyorum. Çünkü o, emekçidir ekmek parası kazanıyor. Bende işin karşılığını hem zamanında hem de fazlasını veriyorum. Ama herkes aynı duyarlılığı göstermiyor.

İnsan da mı sahte olmuş?

_ Eskiden insanlar saf’tı. Bir iki kişi para yiyordu Şimdi televizyonlardan görüyoruz. Herkes öyle olmuş (yani faiz, tefecilik anlamında dolandırıcılık haberlerinden bahsediyor). (burada 1960’lı yıllarda cahillikle ilgili yaşayan bir anısını anlatıyor) bizim köye bir gün karakol geldi. Muhtar ile azası Türkçe bilmiyorlar dı. Onlara ne sorarlarsa evet deyin diye telkinde bulundular. Askerler onlara; kim önünüzü kesti? Muhtar sen mi kestin? Muhtar dedi; evet. Azalara sordular, onlar da evet dedi. Sonra bakın sizi içeriye atacağız dediler bizimkiler yine evet dediler. Birisi de yeni askerden gelmişti, dedi ki; “komutanım bunlar Türkçe bilmiyor, onun için her şeye evet diyorlar. Yani evet iyi bir kelime diye söylemişler kendilerine onun için her şeye evet diyorlar” diye söyledi. O zaman sorun çözüldü. Bakın şimdi biz okula gidiyorduk ama Türkçe bilmiyorduk. Okul sayesinde Türkçe öğrendik, kimisi mühendis oldu, kimisi öğretmen oldu, doktor oldu yani herkes eğitimle bir yere geldi. Ben okulda da birinciydim, Kuran-ı Kerim de de birinciydim, askerde de. Evin tek erkek evladı olduğum için beni sonra okula göndermediler. Ancak üvey kardeşlerim ve abilerim vardı ama ben tek öz erkektim.

Şükrü amca okula gittin mi? Bu kadar bilgiyi nasıl öğrendin? Kendi kendine mi öğrendin? mesela Edison’dan bahsediyorsun, Edison’u nereden öğrendin?

_Şimdi, 60–70 seneden beri kafama ne girerse bir daha çıkmadı. Türkçe olsun, ders olsun, Kur'an olsun.5'e kadar okula gittim,Kur'an öğrenmek içinde Hocaya gittim. Şimdi insanın aklı var, bakıyorsun birileri şeyh diyor, bazıları dede diyor. Onlar da insan, onlar da kardeşimiz. Alnımızda mı yazılı ki bu alevi, bu Sünni diye. İnsanın vicdanı olmayınca bu insan değildir, Bu kadar basit yani.

Peki, Şükrü amca iyi insan kimdir?

_ iyi insan dedikodu yapmayan insandır. Topluma faydası olan ve insanlarla iyi geçinenlerdir.  Dini siyasete koymayalım. Din ayrıdır, insanlık ayrıdır.

Kaç çocuğun var? Çocukların arasında en fazla hangisini seversin? Onlar seni severler mi?İlişkileriniz nasıl?

_ 10 tane çocuğum var. 8 erkek, 2 kız. 3 tanesi lise, 2 tanesi de ortaokul öğretmeni. 3 tanesi de sebze ve meyveciler hal’inde esnaf. Baki ise hal başkanı. Ama hepsini de severim. Ayırım yapmam. Hangi çocuğumun yanına gidersem hemen diyorlar ki; baba bir ihtiyacın var mı? Paran var mı? Beni emekli bile yaptırdılar. Haberim olmadan Bağkur’umu yatırmışlar sağ olsunlar. İnsan böyle evlatlara kurban olmaz mı? Beni çok severler. Ben onların işine karışmıyorum. Onlara diyorum ki; kötü yolda gitmeyin, kantarı iyi tartın, öğretmen çocuklarıma derslerinizi iyi verin çocuklara iyi şeyler öğretin. Devlet size iyi şeyler öğreteniz, yapasınız diye para veriyor. Bunun hakkını verin diyorum. Hanımları da memur. Onlara hal ve hareketlerinize önem gösterin diyorum. Çünkü siz beleş çalışmıyorsunuz. Haram yemeyin, faiz yemeyin, gereksiz adamlara kefil olmayın. Çünkü sizi kandırırlar diyorum.

Şimdi sen 76 yaşındasın,50 yıllık evliliğiniz var. Allah mutluluğunuzu bozmasın. Eşinle hiç kavga ettin mi? Etmediyseniz bu mutluluğu neye borçlusunuz? Sen yengeye âşık mıydın yoksa o mu sana âşıktı?

_ Hayır, hayır asla. Eşimi ne dövmüşüm, ne de sövmüşüm. Hiç kavga etmedik. Biz âşık değildik. Görücü usulü evlendik. Ben iki üç defa nişanlandım ama nişanımı bozdular. Benim için delidir, şöyledir, böyledir dediler. Sonra eşimi gördüm. O zaman 13 yaşındaydı. Bende 28 yaşındaydım. O zaman oldu işte ne bilim(burada şükrü amca ile eşi arasında gülüşmeler başlıyor) bakın şimdi, ben şöyle düşünüyorum. Ben bir kadınım!(empati yapıyor) Köye gelin gitmişim. Onlar bana zalimlik yapsa olur mu? Olmaz. Yani ben kendimi onun yerine koyuyorum. Yani eşimin. Eşim benimle evlenmiş ki hayatını yaşasın, ben ona güvenmezsem, o bana güvenmezse nasıl geçineceğiz? Değil mi? O da öyledir, bende ona karşı öyleyimdir.

Şimdi ki gençlerde 3 ay 5 ay evin kralı, kraliçesi ama bir sene sonra bakıyorsun ki boşandılar. Bunun sebebi nedir?

_ Bak şimdi, benim kızım üniversiteye gitti. Kars’a. Dedim ki kızım; birisini sevdiğin zaman ona deki gel babamın yanına gidelim, tanışalım, uygun görürlerse evlenelim. Ben onların fikrine zikrine karışmam. Alevidir, Hıristiyan’dır, Sünni’dir diye karışmam. Ama sakın kaçma. Ayıp olur, eşe dosta. Abilerin öğretmendir onlara ayıp olur. Bazıları diyor ki sen alevisin bana vermezler onun için kaçalım. Bu çok yanlış ben Alevi’ymiş, Sünni’ymiş ona bakmam. Birbirinizi seviyor musunuz? Seviyorsunuz. O zaman sorun yok. Çeyizin yarısını ben yaparım yarısını da o yapsın. Çünkü ben kızımı evlendiriyorum, bana yakışanı yapmalıyım. Ben kızım için bile 3 bin lira başlık parası verdim. Damadın babası biz bunu yeni gördük başlık parasını bilmeyiz dediler. Ben de bu parayı sizin masraflarına katkı amacıyla veriyorum dedim. Çünkü maddi olarak zor durumda bıraksam benim kızım nerde duracak bir yeri olmayacak. Onun mutluluğunu düşünüyorum dedim. Ama şimdikiler kızı pastaneye götürüyorlar, oradan da kaçıyorlar mesela. Diyorum ki gücünüz yoksa masrafını ben karşılarım. Çünkü insanın başına ne geliyorsa fakirlikten geliyor. Ya bir pastaneye götürüyor, ya bir lokantaya ya da bir elbise alıyor ve kandırıp götürüyor.

 sigara kullanmamışsın, kahvedeki çayı bile içmemişsin. Bunun sebebi nedir? Niye bu kadar titizsin?

_ Hiç içmedim. Yok yok yok… kahveye giderken nefesim kesiliyor. Bardakları iyi yıkamıyorlar falan. Adam tuvalete gidiyor bakıyorum elini yıkamadan kağıtlarla oynuyor. Elini ağzına sürüyor, başına sürüyor. Bunlar hoş şeyler değil. Paraya ellerini sürüyorlar. Ben onu parayı alınca ellerimi yıkıyorum. Ama herkes için bunu söylemiyorum. Mutlaka temiz olmayanlar da vardır. Çünkü bunlar mikrop yuvasıdır. Elle görünmüyor ama bize zarar veriyor sonuçta.

Peki, hiç doktora gittiniz mi? Çok fazla rahatsızlığınız oldu mu?

_Valla yalan söylemeyeyim gittim ama, öyle çok ciddi rahatsızlıklar değildi. Ben doktorun verdiği ilaçları içmiyorum. Çünkü ilaçlar hep kireçten yapılıyor (yani kimyasal olduğunu ima ediyor) valla ben 15 yaşındaki bir genç gibiyim. Sağlıklıyım.

Sabah kaçta kalkarsınız, gece ne zaman yatarsınız?

_Sabah ezanıyla birlikte uyanırım. Akşam yemeği yedikten sonra da yatarım. Adıyaman deyimiyle (espri olsun diye )“Gün battı, Kürt yattı” yani. Hatta gün battı, bütün dünya yattı. Televizyonu çok severim. Özellikle haberleri mutlaka izlerim. Ondan sonra kemal Sunal, İlyas salman (banker bilo olarak telefuz ediyor) Metin ile Zeki’yi çok severim. Onların bütün filmlerini izlerim. Acıklı türküleri severim, dinlerim. Ama diğerlerini (yani son dönem sanatçı ve artistlerden bahsediyor) hiç sevmiyorum. Çok şaka yaparım, eğlenmeyi severim. Şeker getirip çocuklara dağıtırım, para (harçlık) dağıtırım. Çünkü torunlarımı ve diğer çocukları kendi çocuklarımdan daha çok severim. 22 tane torunum var.

Şükrü amca gençlere, evleneceklere mutlu olmaları için ne tavsiye etmek istersin?

_ Valla ben diyorum ki; işinize gücünüzde olun,ayrımcılık yapmayın. Kimseye karışmayın, yaramaz adamlarla arkadaşlık yapmayın, bakıyorsun ki adamdan pis koku (yani insanlık manasında, kötü alışkanlıklar konusunda) geliyor o zaman ona yanaşmayın. Çünkü içki içenle gezersen sende içersin. O ne yaparsa sende yaparsın.

Memleketimiz çok güzel, köylerimiz ilçelerimiz öyle. Ama ülkemizde bazı sıkıntılar var. Yani komşun rahatsız olursa sen burada huzurlu olamazsın. İnsanlar yeniden nasıl bir araya gelir, barış içerisinde kardeşçe yaşamaya devam ederler?

_İşte her şeyin başı bu ayrımcılık var.  Her şey çıkar- para, her şey maddiyat davası. (burada bir hikâye anlatmaya başlıyor) şimdi Şeyh Muhittin Arabî, Şam’da namaz kılmış, mihraba geçerken o zaman da bayrammış. Demiş ki; Şamlılar Allah’ınız şu toprağın altında. Adamı orada öldürmüşler. Öldürdükleri kişi şeyh muhittin Arabi, imiş. Caminin kapısına bir yazı yazmış. 200 yıl sonra bu yazıyı okuyanlar birbirine bu yazıyı kim yazdı diye sormuşlar. Orada birisi bu yazıyı “şeyh muhittin Arabî” yazmış demiş. Oradakiler birbirlerine acaba şeyh muhittin Arabî’yi Niye öldürmüşler diye sormuşlar birbirlerine. Gidip o gösterdiği toprağı kazmışlar. Bakmışlar ki orada hazine var. Yani namazı Allah için kılmıyorsunuz, hep para için kılıyorsunuz. Dünya hep menfaat dünyası olmuş yani. Bu kavgaların da nedeni hep menfaattir.

Peki, Şükrü amca son olarak bizlere, gençlere neler söylemek istersiniz?

_ Son olarak dünyada ölüm var. Birbirimizle iyi geçinelim, üzmeyelim. İki günlük dünyayı hapislerde, dağlarda geçirmeyelim. Güzel güzel hayatımızı sürdürelim. Allah bize güzel bir vücut ve sağlık vermiş ki biz de yaşayalım diye. Kıymetini bilelim. Bu güzellikler bize Ömrümüzü pis şeylerle geçirmemiz için verilmedi. Hiç kimseden korkmayın. Mesela ben polislerden korkmam. Çünkü suçum yok ki neden korkayım! İnsan soğan sarımsak yemeyince ağzından koku gelmez. Değil mi? Bu böyledir yani teşekkür ederim size. Başımız gözümüz üzerine geldiniz, hoş geldiniz safa getirdiniz..

ŞÜKRÜ AMCADAN ANILAR

Bir gün şehirde oturan genç bir delikanlı bize misafir geldi.Söz eşkiyalardan hırsızlardan açıldı. dedi ki" Onları görsem mavf ederim ben takvandocuyum,sporcuyum.." bizde ikramda kusur etmiyoruz ya süt,bal ikram ediyoruz.O da duvarları tekmeliyor falan.Ben onunla beraber aynı odada yatıyorum.Bir gece bir sesler geldi bende evlat kalk herhalde eşkiyalar geldi dedim,Bi baktım bizim ki pe pe le le dedi ve bayıldı.Halbuki şaka yapmıştım.

Bir günde,çocuklar gece bağa gider üzümlere zarar veriyordu.Bende bir gece gidip bağın köşesinde çırıl çıplak soyundun, dedim gelirlerse karşılarına çıkar korkuturum.Tam çocuklar geldi ne olur ne olmaz diye vazgeçtim,çocuklar ilerledi başka bağın sahibi bir adam geldi, beni görür görmez korkudan bağırtıyla düşe kalka  kaçtı.Sonra köye geldim.Bir şehir efsanesi almış yürümüş meğer adam " bağın orada lo lo(canavar anlamında) gördüm sakın gitmeyin demiş.Başka gün caminin hocası "ben de lo lo yu çeşme başında gördüm iki yavrusu vardı biri siyah biri beyaz." dedi.Bunları duyunca ben bile inanıp korkmaya başladım ve artık geceleri bağa gitmedim.Röportaj:Ferhat VURAL

şehirde bu hafta gazetesi,adıyaman