İdeoloji hastalığı


 Doç. Dr. M. Sadık BEKTAŞ    17-01-2016  


"Karanlık bir odada kara bir kedi aramak kadar zor bir iş yoktur" der Konfüçyüs. Bir şeye körü körüne inanmak, insanı kör eder, ki bu körlük gözle görünmeyen bir körlük değil daha beteri, akılla algılanmayan, görünmeyen bir körlük.

Bir şeye yanlışıyla, doğrusuyla inanmak aynı zamanda insanları kutuplaştırıp cahilleştirir. İşte kör ideoloji tam olarak da budur. İnsanın sorgulama yeteneğini yok eder. Sokrates'in dediği gibi, "sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez." İdeoloji veya inancımız ne olursa olsun sorgulamadığımız sürece onun esiri olmaya hazırızdır.

 Türkiye toplumu gibi okumayan, özeleştiriye açık olmayan bir toplum, sosyolojik olarak bölünmeye, kutuplaşmaya ve en sonunda da parçalanmaya hazır ve elverişlidir. Devamlı benim dediğim doğru, bildiğimde yanlışlık yoktur tarzı cümleler, o insanın nasıl bir beyin körlüğü yaşadığının ispatıdır. İnsanlar doğal olarak, yaratılışı gereği bir şeye inanmaktadır ama bu devamlı aynı şeye inanacaktır manasına da gelmemektedir.

Ne yazık ki toplumumuzun sorunu da işte tam olarak budur, düşüncelerinin esiri olmaktadırlar. Kendileriyle ayni fikri paylaşmayanlarla anlaşamazlar.İdeolojilere tapar haldeler yanlışı doğrudan ayırma gibi bir özelliği bulunmamaktadır. Bu tür insanlar topluma da zararlı insanlardır çünkü herkesi kendisi gibi düşünmesini isterler.

 Bu kör ideolojilerimizi ve cehaletimizi yok etmemizin tek yolu vardır, oda bol bol okuyup özeleştiri yapmaktır.İşte o zaman ideolojilerin esaretinden kurtuluruz.