Kefernahum/ Kaos Devam Ediyor (1)


 Şuayip BÜTÜN    23.02.2020 09:42:05  


        Filmin orijinal adı “Capharnaüm” Kaos anlamına da geliyor,incilde geçen hikayelerde lanetlenmiş bir köyün adı,kaosun dışında,cehennemi ve karmaşayı da ifade ediyor.Aynı zamanda İbranice “kefernahum” İsa’nın geldiği ve sinagogda vaazlar verdiği nahu’nun köyü anlamına da geliyor.Yönetmen Nadine Labaki filmde Zain’in avukatı rolünde karşımıza çıkıyor.

          Film 2.dünya savaşı sonrası İtalya’da ortaya çıkan yeni gerçekçilik akımının ruhuyla çekilmiş,gerçek mekanlarda ve gerçeklik duygusunu vermesinden o adı almış.Yönetmen bu hikayeyi anlatmak için Zain’i ve onun kimliksiz bebeğini filmin odağına koyarak bize bildiğimiz başka bir gerçeği, savaşın erkek egemen zihniyetin en canavarca icadı olduğunu ve bunun en çok kurbanlarının tarihin her döneminde kadınlar ve çocuklar olduğunu bir kez daha bize anlatıyor. Teneke çatılarında lastiklerin göze çarptığı,terk edilmiş hissi uyandıran,duvarları sıvanmamış yoksul binaların gelişi güzel dizildiği bir mahallenin kuşbakışı kompozisyonu ile açılıp tahta silahlarıyla çatışmacılık oynayan çocukların naif görüntüleriyle devam ediyor ve bu çocukları temsilen Zain’in hayatta kalma mücadelesine eğiliyor.Film çocukların masumiyeti ve yetişkinlerin kirlenmişliği üzerine projektör tutuyor.Tarih hep kadınların ve çocukların ezildiğine tanıklık etmiştir ama bunu farklı kılan Zain karekteri,anne babasına dava açması ve vicdanın sesi olması.Film bize gözyaşı döktüren değil hiç öyle bir ucuzluğu yok,derinden etkileyen insanın içine işleyen duygu geçirgenliği yüksek bir film.Filmde yer yer mizah da kullanılmış çok iyi espriler yapılmış.

            Bu filmi izlerken Sait Faik’in Mahkeme kapısı geldi aklıma,önce gider mahkemeleri izler sonra da hikayesini yazarmış.Müzikli sahneler aslında biraz üzerinde düşünün dediği yerler Kaos devam ediyor üzerinde düşünün.

              Zain bu ilişkiler ağına isyan ediyor,okula gönderilmemiş,Rahin savaştan açlıktan ve yoksulluktan kaçıp Etiyopya’dan  gelmiş bir çocuğu ile hayata tutunmaya çalışırken, aynı zamanda Kız kardeşi Seher çocuk yaşta evlendirildiği için karşı çıkmasına rağmen elinden bişey gelmeyen ve evi terk eden Zain’e annelik yapıyor.Zain’in annesi ise ilkel bir dürtü ile ısrarla çocuk yapıyor.Zain anne ve Babasını mahkemede sanık sandalyesine oturtup soruyor bakamayacağın halde çocuk yapma ısrarınız neden? Hakimin Zain’e Anne Babasını kastederek sorduğu bunların suçu ne sorusuna “beni doğurmaları” cevabını verir.Aslında varoluşuna yönelttiği kocaman bir isyandır.Baba umursamaz ezilmiş bir tip,Anne kendi mutsuzluğunda boğulan ve çocuk doğurmayı hüner sanan bir Ortadoğu kadını.Ailenin büyük oğlu birçokları gibi cezaevinde .Mahallenin kadınları Zain’e eczaneden uyuşturucu hap aldırıp giysilere emdirerek hapishaneye sokuyorlar.Böylece içeri ile dışarı arasında ekonomik bir bağ kurulmuş oluyor.Görünen o ki Beyrut’ta  hapiste yatsan,cezaevine uyuşturucu da soksan tutsaksın çünkü bu kenar mahallede hükmü veren yetkili mercii mahkeme değil yoksulluktur.