Söylenlerde Yıldız


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    01.03.2020 10:10:52  


Türklerin mitlerinde yıldız önemliydi. Çünkü bozkırda yaşayan bir atlı kavimseniz mevsimleri ve hava değişimlerini onlarla öğrenirdiniz. Tengrici inanışlar da çok farklı ve üstün bir mit yazmalarına engel değildi. Yıldız bilgisi, at üstünde cenk yapan bir kavim için hayati bir önem taşırdı. Akınlar, kervanların ve sürülerin yola çıkışı, meraya gidiş, yatış ve kalkış hep yıldızlarla olan inanışlarla yapılıyordu.

“Tengri tekti. Fakat insanlar yeryüzünde o ise gökte. Hava değişimlerinin, bu yıldızlarla büyük bir ilgisi vardı. Mesela Yakut Türklerine göre ''Soğuk havalar, diğer gezegenlerin deliklerinden yeryüzüne inerlerdi.Bu bakımdan bilhassa Ülker yıldızı büyük bir önem taşırdı. Yakut Türklerinin lehçesindeki 'ürgel' sözü bugün bile 'gök deliği' anlamında kullanılmaktadır. Hatta şöyle güzel bir efsanesi vardır:

Bir zamanlar delikmiş, nedense gök kubbesi,

Dondurmuş hiç dinmemiş rüzgarın soğuk sesi.

Yakut adlı Türklerde kahraman bir er varmış.

Bu er çok kurt avlamış deriler hazırlamış,

Otuz eldiven yapmış, ta göklere fırlamış.

Er Gökleri kapamış, soğuğu yenmiş, inmiş.

Sıcak günler başlamış eski soğuklar dinmiş.

Gezegenlerin yükselip alçalması ile soğuk veya sıcak havaların geleceği, çoğu zamanda isabetli bir tahminle hissediliyordu. 'Yıldız bilgisi' ile ''Efsane'nin de çok yakın ilgileri vardı. Türkler bir yandan yıldızlar hakkında efsaneler düzerken, diğer yandan da yıldızların gezişleri ve yönleri hakkında, az çok bilgiye sahip idiler. En önemli yıldız ''Demir Kazuk'' idi. Kutup Yıldızı yani.Diğer tüm kavimler için özel olan bu yıldız Türklerde de bel kemiği ya da atar damar gibi hayatiydi. Çünkü yeryüzünü Gök Tengri'nin bir çadırı gibi hayal ediyorlar bu çadırında bir direği olduğunu. Bulunduğu yerden veya gök kubbesinde meydana getirdiği kapıdan, Tengri insanlara şefaat eder ve Kamlar da bu delikten Tanrı ile ilişki kurarlardı. Bu kapı, insanlar dünyası ile gökteki ruhlar dünyasının bir sınırı idi. 'Demir Kazık' veya 'Altın Kazık' dedikleri bu Kutup Yıldızı, diğer bütün burçların eksenini teşkil ediyordu. Artık diğer burçlar, onun etrafında dönüyorlardı. ''Türklere göre bu burç, Kutup Yıldızı'na takılan bir araba oku ile araba çeken iki at idiler. Bunlar bir eksen etrafında, mütemadiyen gökyüzünde dönüp duruyorlardı. Ondan sonra gelen Büyükayı burcu da, 7 kurt veya 7 vahşi köpek idiler. Onlar da bu iki atı yemek için gökte onları kovalayıp dönüyorlardı. Fakat Demir Kazık, yani Kutup Yıldızı'na demir zincirlerle bağlandıkları için, onları tutamıyorlardı. Zaten zincirlerini koparıp da, bu işi yapmış olsalardı, dünyanın sonu gelecekti''. Kırgız Türkleri bunu demekle, Gök Tanrı'nın büyük düzeninden söz açıyorlar ve kainatın varlığını veya yokluğunu bu düzenin devamına bağlıyorlardı.

Kubbesini sert göğün, gezegenler delmişler.

Soğuklar öğün öğün, yeryüzüne gelmişler!

Ve göğün kapısı Altın Kazık, yani Kutup Yıldızı'ydı. Bu kapıdan her şey göğe açılırdı. "

Meleklerin Fısıltısı adlı kitaptan