‘Vurun Kahpeye’


 R. Ferhat VURAL    15.03.2020 10:43:35  


Bu yazacaklarım bir katili temize çıkarma yazısı değildir, sadece olaya farklı bir pencereden bakmaktır.

Geçen hafta Adıyaman kamuoyu iki acı olayla sarsıldı.Birinci olayda bir kadın, gayrimeşru ilişkiden doğurduğu çocuğunu boğarak öldürmekten gözaltına ve tutuklandı.İkinci olay ise genç bir kız, iddialara göre annesiyle tartışan babasını silahla vurarak öldürdü ve tutuklandı.İkinci olayla ilgili detay bilgiye ulaşamadık.

Birinci olayda kamuoyuna yansıyanlar. Kadının kocası bir suçtan dolayı 3 yıl önce cezaevine giriyor ve kadın 4 çocuğuyla ortada kalıyor.Kadın bir emlakçiyle tanışıyor,emlakçi kadına maddi yardımda bulunup birlikte oluyor.Bilahare emlakçi, kadına “ bir arkadaşım var onunla birlikte olursan o da sana yardım edecek “ diyerek kadının telefonunu bir kurumdan emekli 65-70 yaşındaki bir başka şahsa veriyor.Önceleri kadın kabul etmiyor sonra onunla da çocuklarının ilaçlarını alma karşılığında birlikte oluyor.Ve kadın bir zaman sonra hamile kalıyor.Doğum vakti geldiğinde hastane de bir kız çocuğu dünyaya getiriyor.Hastanede fazla beklemeyen kadın çocuğu eve getirip boğarak çöp konteynırına atıyor.Hastane görevlileri kadını arayıp çocuğun topuğundan kan almak gerektiğini söylüyorlar.Kısacası kadın çocuğu hastaneye götürmeyince çelişkiler üzerine olay polise intikal ediliyor ve kadın gözaltına alınıp tutuklanıyor.Kadının verdiği ifadeden özetleyerek verdiğimiz olay aşağı yukarı bu şekilde cereyan ediyor.

Birde madalyonun öbür tarafına bakalım.

Öncellikle şunu ifade edeyim ki,her ne sebeple olursa olsun,hiçbir şey masum bir sabiyi öldürmek için bahane olamaz. Peki bu olayda sadece kadın mı suçlu? Bu olayda birey veya toplum olarak hiç mi suçumuz yok? Kendi çocuğu yaşındaki bir bayanın çaresizliğinden faydalanıp onunla birlikte olan bu yaratıkların hiç mi suçu yok? Adıyaman’daki 700’ün üzerideki dernek vakıf,sendikaların hiç mi suçu yok? Valiliğin,belediyenin,aileden sorumlu kurumun,siyasi partilerin,medyanın hiç mi suçu yok? Bu şehirde acaba kaç tane aile, kaç tane kadın bu durumda,bunu sormayan, merak etmeyen ha bire “huzurun başkenti “ klişe sözleri dilinde düşürmeyenlerin hiç mi suçu yok? Dünyanın bilmem hangi ülkesindeki fakirler için sözde yardım topladıklarını söyleyip,daha kötü şartlarda yaşamını sürdüren burnunun dibindeki insanları görmeyenlerin hiç mi suçu yok?

Aslında hepimiz suçluyuz.Kulaklarımızı patlatırcasına Sosyal belediyecilik diyenler suçludur.iŞKUR'a kayıtlı 70 bin işsizi görmezden gelip,"Adıyaman 2023 hedefini çoktan aştı “ diyen yalancı siyasetçiler suçludur.Sırf reklamını yapmak için, bir garibana verdikleri bir koli yardım paketinin resmini çekip    Sosyal medyada paylaşanlar suçludur.Başkanı olduğu STK’yı babasının çiftliği gibi kullanıp,her ay binlerce liralık yakıt/gıda/çerez alan bu şehre hiçbir katkı sunmayan protokol sevdalısı baronlar suçludur.Toplumun sorunlarını dile getireceğine basit bir doktor atamasını bile şu vekilden "müjde müjde “ başlığıyla haber yapan, kalemini siyasilerin tetikçiliği gibi kullanan hokkabaz medya suçludur. 

Kısacası hepimiz suçluyuz ve masum değiliz hiçbirimiz!

Yaptığımız tek şey  “vurun kahpeye” diyerek ne kadar namuslu olduğumuzu ispat etmeye çalışmaktır!

Tıpkı Montesquieu’nun dediği gibi: "Ayrı ayrı birer ahlaksız yaratık olan insanlar, bir araya gelince namuslu kişiler olurlar."