Pandemi sürecinde gazetecilik-2


 Prof.Dr.Suat GEZGİN    11.10.2020 12:07:53  


11 Mart 2020’den beri gündelik dilimizde bazı kelimeler daha fazla yer işgal eder oldu. Mesela pandemi, maske, dezenfektan, karantina, mutasyon… Aynı dönemde bazı kavramlarla haşır neşir olduk: Sosyal mesafe, kısa çalışma ödeneği, uzaktan çalışma, HES kodu… Tabii bir de dilimize pelesenk olan cümleler var: “Önümüzdeki iki hafta çok kritik,” “Sosyal mesafeye dikkat edelim,” “Pandemiden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…”

Saydıklarım arasında sarf edilme yoğunluğu ilk günden beri değişmeyen, “Pandemiden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” cümlesi. Gündelik ilişkilerden uluslararası ilişkilere, ev ekonomisinden küresel şirketlerin ekonomilerine kadar her konuda bu cümle kullanılıyor ve gelecek hakkında ekseriyetle karamsar çıkarımların kapısını aralıyor.

Pandemiden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı alanlardan biri beklenildiği üzere medya oldu. Dijital medya kuruluşları evden çalışma düzenine çabuk uyum sağlarken, geleneksel medyada da buna yönelik değişimler yaşanıyor.

Basında evden çalışma devrimi

Şu virüs belası bize gösterdi ki… evden çalışmayla da çıkabiliyormuş. Toplantılarımızı yapıyoruz, iletişimde hiçbir sıkıntı çekmiyoruz. Sayfa yapım aşamalarının her anını izleyebiliyoruz, manşetleri belirleyebiliyoruz. Trafikte iki saat geçirmiyoruz, ofis hayatının yol açtığı sorunlarla boğuşmuyoruz… Hepsinden önemlisi, kurumsal yapımıza inanılmaz ölçüde tasarruf imkânı sağlamış oluyoruz. Daha önce de söylemiştim, yine söylüyorum: Bu bir devrimdir. Ve biz bu devrimi, pandemi olayı bittikten sonra da herhangi bir karşı devrime fırsat tanımadan sürdürmenin yollarını konuşuyoruz, tartışıyoruz, belirlemeye çalışıyoruz.”

Evden çalışma düzeni gazeteciliği nasıl etkileyecek?

Günümüzde mesleki örgütlenme, dayanışma sosyal ağlar aracılığıyla çok daha rahat gerçekleşebiliyor.

Kısa sürede binlerce meslektaşınızla iletişim kurup düşüncelerinizi, başınızdan geçenleri aktarabiliyorsunuz. Mesleki pratikler anlamında gazetecilerin birbirinden uzak olmaları sorunlar doğurabilir ancak iletişimin mekândan ve zamandan bağımsız şu hâli, mesleki dayanışmayı güçlendirebilir.

Mesleğe yeni başlayan bir gazeteci, bu mesleği en iyi gazete mutfağında deneyimleyerek, gözlemleyerek öğrenebilir sanıyorum. Yeni düzende ofissiz gazetecilik yaygınlaşırsa, yeni mezun bir iletişim öğrencisi ya da gazetecilik heveslisi, mesleği nasıl öğrenecek, uzmanlaşacak?

Pandemiyi tam anlamıyla atlatıp normal yaşantımıza döndüğümüz vakit tüm bu uzaktan çalışma sisteminin son bulmasını diliyorum fakat bu durum yaygınlaşırsa birçok sorunu da beraberinde getirecektir.

Günümüzde yeni mezun olmuş iletişimciler ya da bu mesleğe gönül vermek isteyenler zaten “dijital yerliler” olarak adlandırdığımız Z kuşağından. İletişim anlamında yalnızca dijitalden besleniyorlar. Dijital adaptasyonları ve dijital becerileri çok gelişmiş. Dolayısıyla bu yeni düzen, uzaktan çalışma süreci, onlar için herhangi bir dezavantaj olarak görülmeyebilir ancak daha önce de vurguladığım gibi mesleğin doğasını tanımaları, ruhunu anlamaları için tabii ki ciddi bir dezavantaj.

Gazete binaları ortak çalışma alanlarıyla sürekli bir iletişim sağlayarak canlı bir varlık gibi gazetenin zengin içerik sunmasına fayda sağlıyor.

Ortak alanlardaki konuşmalar, kulak misafiri olunan haber tartışmaları, zaman zaman kavgalar bile, daha iyi haber ve haber alma hakkına fayda getiriyor.

WhatsApp gruplarında, Zoom odalarında, Teams görüşmelerinde sürdürülecek bu ilişki nereye varacak, haberciliği nasıl dönüştürecek sonunda bu uzaklaşma medyaya nasıl etki edecek, zaman içerisinde göreceğiz.