Liyakat mı,Sadakat mı?


 R. Ferhat VURAL    11.10.2020 12:09:47  


Yüce Allah Kur'an'ı Kerim Nisa Suresi 58'nci ayette," Şüphesiz Allah size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor " buyurmuş.

 Mevlana’ya göre liyakat ve ehliyete dikkat edilmesi, aynı zamanda adaletin gerçekleştirilmesiyle de ilgilidir. Sağlam, sağlıklı ve güçlü bir devlet yönetiminin en önemli unsurunun liyakat sistemine göre hareket etmeye bağlı olduğu, tarih boyunca devlet ile ilgilenen düşünürlerin ortak tespitidir. Diğer yandan İslâm siyaset anlayışında idarî kadro ve toplum arasındaki ilişkilerin arasında adalet, emanet ve istişarenin yanında ehliyet de sayılmıştır. Ehliyet yani liyakat sahibi olmak adaletin gereği olarak görülmüş, ayrıca sağlıklı karar mekanizmasının işleyişi ve uygulanmasının da olmazsa olmaz şartı olarak değerlendirilmiştir.

Uyarılar,tavsiyeler kitapların sayfalarında hapsedilmiş 

Gerek dinimizin emirleri gerekse İslam bilginlerinin söylemleri pratikte pek karşılığını bulmamıştır.Sadece kulağa hoş gelen süslü laflar olarak kitapların sayfalarında hapsedilmiştir.Çevrenize bakın,çalıştığınız kuruma bakın,işiniz bir devlet dairesine düştüğünde oradaki çalışanlara bakın, bu emrin esamesini bile göremezsiniz..

Tek geçerli kriter liyakat değil, "benden mi değil mi " ona bakılıyor.Zaten mülakatın amacı da bu değil mi?

Çünkü; günümüzde geçerli akçe liyakat ve ehliyet değil,yalakalık ve sadakattir,liyakat ve ehliyet sadece lafta..

Normal şartlarda kabzımal bile olamayan insanlar çok önemli mevkileri işgal edebilmektedirler.. Referansları bakan,vekil, başkan olduktan sonra neden olmasın.!

Zaten bunlardan öyle iş yapma falan da beklenilmemektedir,sadakatini göstersin, yalakalıkta kusur etmesin yeter..Hele vekillerin başkanların sosyal medya paylaşımlarını beğenip retwetliyorsa yeterde artar bile..

Bir örnek

Daha önce bazı belediyelerde çalışan ve bugünde RTÜK danışmanı olan bir bayanla ilgili geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesaplarımızda bir haber paylaştık.Haberi gören bayan Ankara'dan kalkıp büromuza geldi,habere itirazlarda bulundu.

Kendisine bir kaç soru sordum.Kadroyu nasıl aldığını,bu kadar üniversite mezunu dururken lise mezunu(resmi belgede lise mezunu yazılıyordu) bir bayanın nasıl olurda Radyo Televizyon Üst Kuruluna (RTÜK) danışman olduğunu ve bu kuruma ne katacağını sordum.

Bayan,memurluk kadrosunu Kültür Bakanlığından,özel kalem müdürü kadrosunu da kayyumun yönettiği Mardin(Kızıltepe) belediyesinden aldığını söyledi.Ayrıca açık öğretim fakültesi uluslararası ilişkiler bölümünden (AÖF) mezun olduğunu ve halen Selçuk üniversitesinde yüksek lisans yaptığını söyledi.Bu belgeleri göster dediğimde de " şu an yanımda yok,gider gitmez göndereceğim " dedi ve göndermedi whatsapp'tan yazmama rağmen hala gönderecek.Danışman bayan çok önemli bir konuya da değindi. "Şu vekilin imam olan kardeşi şu kurumda bölge koordinatörü,şu vekilin kardeşi şurada amir,diğerinin şu kurumda müdür,neden onları değil de beni yazıyorsunuz? " dedi.Aslında biraz haklı! Neredeyse tüm kurumlar böyle,liyakat ve ehliyet yerine ahbap çavuş kriteri var.

Sadece bu örnek tek olsa can kurban,neredeyse her taraf böyle. Bunun en güzel örneği Adıyaman Milli Eğitim Müdürlüğüdür. 

Bunun içindir ki kurumlar verimli olamıyor,toplumda adalete olan güven zedeleniyor,insanların çoğu hak ederek bir makama gelme inancını yitiriyor...Ne demişti O Resul,

“İş ehil olmayana verilince kıyameti bekle ”

Sağlıcakla kalın