MEDYA VE GELENEK–4


 Zehra ÇOLAK Doktora Öğr.    24-01-2016  


 Yönetim tarzı olarak demokrasi, halka yanlıştan dönme olanağını elinde tutma ayrıcalığı verir. Burada medyanın işlev ve sorumluluğu devreye girmekte ve medyanın halka, yönetim ve yürütme ile ilgili sağlıklı ve doğru haberler aktarma görevini üstlenmesi gerekmektedir. Doğal olarak medyanın elinde bulundurmuş olduğu denetsel güç aracılığıyla kamuoyu, duyarlılığının oluşumundaki en önemli araç olarak gündeme gelmektedir.

 Bu bağlamda da medyanın salt olarak siyasi üzerinde değil, aynı zamanda ülkedeki ekonomik iktidar ve/veya iktidarlarla, tüzel ya da özel kişiler üzerinde de “halkın denetim gücü” kimliğine kavuşabilmesi için “doğru ve güvenilir “ bir kimlik içinde bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde, sağlıksız olarak gelişen bir medya, oluşumunun yarattığı sonuçlarla, gerçek anlamda bir toplumsal duyarlılık ya da denetim sağlanması ve bu koşullarda demokrasinin yaşaması olası değildir.

 Bugün ülkemizde medya alanında gerçekten de, kaotik bir ortam yaşanmaktadır. İktidar savaşının ve pastadan pay alma mücadelesinin önemli bir enstrümanı durumuna gelmiş olan ülkemizdeki medya ortamı eleştirilirken geniş ölçekli düşünülüp değerlendirme yapılması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. 

 Özellikle 1980’li yılların sonu ile 1990’ların başında yapı ve içerik değiştiren medya sektörü, o günden günümüze işlevsel olarak da önemli bir transformasyona uğramıştır. Bu değişim ve dönüşümde medyadaki ekonomik ve politik hâkimiyetin rolü de kuşkusuz çok büyüktür.

 Kamuoyu baskısı ve bilinçli olarak yapılacak yönlendirmelerle medyayı kendi mecrasına çekmek ve orada ilerlemesini sağlamak elbette olasıdır. Ancak bu, bugünden yarına olacak bir değişim değildir. Çek Cumhuriyeti ve Rusya’daki gelişmelerde halkın medya organlarına nasıl sahip çıktığını ise, çok kısa bir süre önce gördük. Bu aynı zamanda doğru ve güvenilir haberciliğe olan talebin de önemli bir göstergesiydi.