Claude Lévi-Strauss: Salgınların kaçınılmaz düşünürü-1


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    13.12.2020 11:13:09  


Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nde (CNRS) Sosyal Antropoloji Laboratuvarı’nı yöneten Frédéric Keck’in Libération’da çıkan yazısı (Çev.  Latif Yılmaz)

Gelmekte olan bir felaketin erken uyarı işaretlerini nasıl daha önceden öngörebiliriz?

Fransa cumhurbaşkanı 16 Nisan tarihinde Financial Times’a verdiği bir mülakatta Covid-19 salgınını şöyle çerçevelendirmişti: «çok güçlü bir antropolojik şok yaşıyoruz: insanların yaşamanı korumak için gezegenin yarısını durdurmuş durumdayız». Bahse konu krizin başlangıcından bu yana antropologlar medya alanında hastalıkla, ölümle, kamusal alanla, hayvanlarla ve küreselleşme ile olan ilişkilerimizi ortaya çıkarsınlar diye soru yağmuruna tutuldular… Ancak20. yüzyılın hiç tartışmasız en büyük antropoloğu olan Claude Lévi-Strauss bu konuda da üstün bir düşünür bir bilim adamıdır ...

Claude Lévi-Strauss’un (1908-2009) yaşamı neredeyse bütün bir yüzyılı kat ediyor. Lévi-Strauss yüzyılın bütün gerilimleri, felaketleri ve çelişkileri üzerine düşünmüştür .. Geleceğin dünyasını hazırlamak için, daha önceki dünyanın uyarı sinyallerini algılamak gerekir. Bu yapısal antropolojinin kurucusunun haritalandırmayı önerdiği şeydi.

Claude Lévi-Strauss 1908 yılında Dreyfus olayı tarafından travmaya uğramış ve dünya savaşı sonunda oldukça yoksullaşmış  alt sınıf bir burjuva ailesinde dünyaya gelir ... İspanyol gribinin 1918 yılında içinde Guillaume Apollinaire ve Edmond Rostand gibi birçok sanatçının da bulunduğu 250.000 kişinin ölümüne yol açtığı bir dönemde o opera ve edebiyata tutku duyar öncelikle. İtalya’da ve Almanya’da yükselen faşizmden habersiz olan sosyalizm ve barış yanlısı bir kuşağın parçasıdır. Brezilya’daki militerleşme sinyallerinin farkında olmaksızın 1935 ve 1939 yılları arasında Brezilya’nın Mato Grosso eyaletindeki yerli halklar üzerine araştırmalar yapmaya başlar. Fransa’ya dönmesinin de etkisiyle savaşın yarattığı tuhaf havadan sonra felsefe profesörlüğü kürsüsünü yeniden elde etmeye çalışır. Felsefe öğrencilerinin içinde bulundukları körlük onun antropoloji alanındaki takıntısını bir aydınlatır: gelmekte olan bir felaketin uyarı işaretlerini nasıl önceden algılayabiliriz?

Doğal sınıflandırma

Lévi-Strauss 1941 yılında, Vichy hükümeti döneminde Yahudilerin maruz bırakıldığı durumdan kurtulmak için New York’a yerleşti ve orada kültürel antropolojinin kurucusu Franz Boas ve yapısal dilbilimin kurucusu Roman Jakobson ile karşılaştı. Orta Avrupa’dan gelen sürgünlerle birlikte bu iki önemli kişi ile karşılaşma Lévi-Strauss’u yapısal antropolojinin kurucu savını biçimlendirmeye yönlendirdi: insan toplulukları kendi başlarına herhangi bir anlamları olmayan – tıpkı akrabalık sistemleri, mitolojik parçalar veya doğal sınıflandırmalar gibi – ilişkisel parçaların oluşturduğu anlamlardan oluşur . New York’taki Rockefeller enstitüsünün Amerikan ordusunu bir sonraki salgına hazırlamak adına grip virüslerini antikorlarına göre sınıflandıran muazzam bir programı yürürlüğe koyduğu sırada Lévi-Strauss da özgür Fransa’yı savaş sonrası dönemde yeniden inşaya hazırlamak için “akrabalığın temel yapıları” yazısını kaleme alıyordu. Bu yenden inşayı, Amazon şefliklerinden ilham aldığı yeni bir karşılıklı mübadele biçimi ile tahayyül ediyordu. Üçüncü cumhuriyetin yıkıntıları üzerine politik bir antropolojiyi resmeden bu dönemdeki metinler Vincent Debaene tarafından yeniden derlenerek Anthropologie structurale zéro (Seuil, 2019) başlığı ile yayımlandı.

1947 yılında Lévi-Strauss Paris’e döndüğünde antropoloji tarafından Fransız toplumunun yeniden inşası meselesi ortadan kalkmıştı. Zaman daha çok kapatılma sonrası gelen özgürleşmenin zamanıydı: Sartre’ın Bulantı’sı ve Camus’nun Veba’sı Avustralya’daki akrabalık sistemleri üzerine olan antropolojik spekülasyonlardan çok daha fazla okurların ilgisini çekiyordu. Lévi-Strauss kariyerinin bittiğini bile düşünmeye başladı ve “öfkeli bir tonda” Hüzünlü Dönenceleri yazdı: Goncourt ödülü jürisinin ödül vermediği için pişman olduğu bir edebiyat başarısıydı bu. 1958 yılında Yapısal Antropoloji kitabının yayınlanması ve Collège de France’a seçilmesiyle birlikte edebi başarı kurumsal bir başarıya da dönüştü: Lévi-Strauss 1960 yılında Sosyal Antropoloji Laboratuvarını ve 1961 yılında l’Homme dergisini kurdu; 1962 yılında ise Yaban Düşünce’yi yayınladı. Bundan sonra Lévi-Strauss tüm dünyada Fransız sosyoloji geleneğinin içinde yer alan ve Durkheim ve Mauss’un izinde olan bir halef olarak algılandı...Devam edecek