Claude Lévi-Strauss: Salgınların kaçınılmaz düşünürü-2


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    27.12.2020 11:17:49  


Çevrenin yıkımı

Geriye bakıldığında, salgınlara yönelik modern ilgimiz ve alakamız bağlamında, 1958-1968 dönemi hem yapısalcılığın altın çağı olarak görünüyor – çünkü Althusser, Derrida, Foucault ve Deleuze’un yazılarındaki ışık bazıları için yeni bir Fransız aydınlanması olarak isimlendirilebildi- hem de yeni bir körlük çağı olarak. Muhteşem otuzlar olarak adlandırılan dönemde özensiz bir üretim yapısı içinde tüketim çılgınlığı had safhaya varmış ve ekolojik yıkım kendisini hissettirmeye başlamıştı. Lévi-Strauss bu yıkımlarla ilgili karamsar tablosunu 1955 yılında Hüzünlü Dönenceler’de henüz yeni ortaya koymuştu. Önemli çabalarından biri de 1964 ile 1971 yılları arasında Amerikalı yerli halklar arasında yaptığı engin yolculuklardan sonra kaleme aldığı Mythologiques külliyatında bu insanların çevrelerinin ağır yıkımından geriye kalan durumun sistematik bir envanterini çıkarmaktı. Yaban Düşünce 1962 yılında çağdaş ekolojinin iki kurucu metniyle birlikte aynı yıl yayınlandı: ABD’de yayınlanan Rachel Carson’un Sessiz Bahar ve Büyük Britanya’da yayınlanan Frank Macfarlane Burnet’in Salgın Hastalıkların Doğal Tarihi kitapları.

Çin’in güneyinden başlayıp yayılan ve 1957 ve 1968 yıllarında sırasıyla 2 milyon ve 1 milyon kişinin ölümüne neden olan grip salgınlarından dünyanın neden de çok endişe duymadığını bugün kendimize soruyoruz. Karşılaştırma bizleri şok edecek olsa da, bu körlük Lévi-Strauss kuşağının Nazizm’in erken uyarıcılarını dikkate almayan körlükleriyle karşılaştırılabilir. Bunun yanında, Lévi-Strauss 1960-70 yıllarında Amerikalı yerli halklarla karşılaşmasından bu yana düşündüğü bir konu olan viral bir hastalığın ortaya çıkma risklerinin bilincindeydi. Bu bilincini Avrupa kaynaklı mikroplardan dolayı yaşamını yitirenlerle Naziler tarafından yok edilen Avrupalı Yahudileri karşılaştırarak göstermişti. 1966 yılında Lévi-Strauss la Repubblica’da deli dana krizi üzerine bir makale yayımladı ((bkz.: Hepimiz Yamyamız içinde “Deli Danaların Hikmeti” bölümü, s.139-146, çev.: Haldun Bayrı, Metis Yay., 2. bas. 2017). Makale Yeni Gine’de 1960’lı yıllarda ortaya çıkan kuru hastalığı üzerine çalışan Daniel Carleton Gajdusek’in çalışmalarını ve bulgularını şu soruyu sormak için tekrar ele alıyordu: “Modern toplumları” etkileyecek yeni hastalıklar konusunda “yaban toplumların” bakış açısını kullanabilir miyiz? Belki de yapısal antropoloji bu soruya verilen bir cevap olarak görülebilir: gelecek ve oluşacak bir dünyaya anlam verebilmek için kaybolan bir dünyanın işaretlerini ve uyarı levhalarını ortaya çıkarmak. Bütün bir insan türü artık yaşanamayacak bir çevreye maruz kalıp da yok olmadan önce.