Kavram(ayanların) Kargaşası-4


 Hüseyin Tepeler    24.01.2021 11:13:30  


(Önceki bölümlerin özeti: Bu yazı dizisinde, bazı kavramların sırf aradan zaman geçmiş olması sebebiyle anlamlarının, algılanışlarının ve çağrıştırdıklarının nasıl değiştiğine dikkat çekmeye çalışıyor, tarihin şahitliğinde okuyucunun hayretine sunmaya devam ediyorum.)

*(1991) “Miras”:  Bugün sadece entelektüel çevrecilerin şiyar edindiği “Biz dünyayı atalarımızdan miras almadık, torunlarımızdan ödünç aldık” diyen o meşhur kızılderili düsturu, doksanların başında hayatta olan herkes için, sadece çevre konusunda değil, ahlak, empati, inanç, saygı ve görgü gibi bir çok kavramla birlikte yürür, bu ve bir çok kavramın kişideki eksikliği ya da yeterliliği, kişinin soyuyla açıklanırdı. Bu gerçeklik bireylerde o kadar içselleşmişti ki, herkeste o günkü herhangi bir hatasının bin yıl sonra bile kendisinden sonrakilere sirayet edeceği fobisi oluşmuştu. Hasılı, “miras” kişinin kendisinden sonrakilere bıraktığı maddiyattan çok maneviyattı.

*(2021) “Miras”: Ölen insanların gerçek değerlerini sözümona geride bıraktıkları somut varlıklara göre belirlemeye yarayan, alınıp satılabilen, bazıları taşınabilen, ama esasında hiç biri bu dünyadan ötekine taşınamayan ölçü kavramları, dünyalık.

*(1991) “Niyet”: Ortada herhangi bir sorun varsa muhatapların ilk baktığı, sorguladığı, önemsediği  “değer”. Tanımı bile isteye “değer” kavramına hapsedebiliriz; çünkü, sorundan ziyade, sebep olanın gerçek niyeti esas alınır, o niyet ne kadar temizse, sonucun bedeli o kadar hafifler, hatta bırakın beraat etmeyi, üstüne üstlük daha haklı çıkabilirdi insanlar.

*(2021) “Niyet”: Herkesin bir ötekini (kendisinden bilip) potansiyel tehdit saydığı bugünlerde solda sıfır saydığı, toplum hayatında hiçbir şekilde karşılığı olmayan, sadece birkaç dini ritüelde ve farzlarda adı geçen kavram.

*(1991) “Okul”:  İçinde her mezhepten, her meşrepten bütün sosyo-ekonomik seviyelerden bireylerin aynı olanaklarla bir arada bulunduğu, gitmek için herkesin can attığı, gidemeyenlerin de bunun ezikliğini bütün benliğinde hissettiği, herkesçe kutsal sayılan öğretmenliğin sadece akademik başarılara yönelik değil de “insan yetiştirme” konusunda emek sarf ettiği saygın eğitim-öğretim kurumları.

*(2021) “Okul”: Sayısı ve fiziki kalitesi yıldan yıla artan, fakat maalesef toplumun rol model algısına ve öğrencilerin daha çok akademik başarılarının önemsenmesi yanlışına paralel olarak değeri yıldan yıla azalan binalar.

*(1991) “Öfke”: Sahip olunması ayıp sayılan, bu nedenle de hisseden kişinin kesinlikle haklı bir gerekçesi olduğu düşünülerek herkesçe önemsenildiği asabiyet duygusu.

*(2021) “Öfke”: Sahip olunması marifet gibi karşılanan, (hatta artık o kadar içselleşmiştir ki) insanlar artık sıradan taleplerini bile bu duygunun aroması olmadan karşıdakine yansıtamamaktadır.

*(1991) “Para”:  Birşeyleri alıp satmaktan başka hiçbir şeye yaramayan, insan icadı kağıt veya metal parçası.

*(2021) “Para”:  Adeta bir turnusol kağıdı gibi, insanları “satın alınabilir” ve “satın alınamaz” diye ikiye ayırmayı başarabilen, bu sayede artık insanı belki icat edemese de en azından tespit edebilen kavram.

… (devam edecek)

ADIYAMAN SÖZLÜĞÜ

Hızze İçmek”: (Genellikle çocuk oyunlarında) Bir işte hile ve yalana başvurmak.

Örneğin;  

 “Bu nammıssız Ehmet var ya, evvelden de böyleydi. Güççükken hep hızze içordı.”

 

***

E ka”(Dili arkaya yaslayarak çıkarılan bir gırtlak sesiyle): Türlü durumlar karşısında “ona bakarsan, aslında, güya, sen farkında değilsin ama” anlamlarına gelen ve halen çok kullanılan bir ifade.

Örneğin;  

“E ka ben de bilom o ney hak edor ama kıymom.”

“E ka biz onların düğününde çeyrek taktık, onlar bizimkinde çolığı çocığı topladı geldi yimeğini zıkkımlandı kökü yirmi milyon taktı cehennem oldı gitti.”