Cihat..


 Prof.Dr.Yasin ÇİÇEK     21.02.2021 09:30:35  


İnsanın nefsiyle, şeytanla ve cephede düşmanla mücadele etmesidir."En faziletli cihad, kişinin nefsi ve gayri meşru istekleriyle cihad etmesidir (Câmius sağir). Mücahid Allah yolunda nefsiyle mücadele edendir ( Tirmizi, Fezâilul cihad;2)"

İslam ve Müslüman denince akla hemen cihat gelir. Evet cihat gelmeli ama hangi cihat evvela gelmeli? İnsanın nefsi ile yaptığı cihat gelmeli. Mücahit nefsiyle mücadele eden kişidir(Müsned). "Senin en zararlı düşmanın nefsindir(el-Aclûni Keşfül Hafâ 1:143)" hadisi şerifinin gereği olarak da ona karşı yapılan mücadelede cihadı ekberdir(büyük cihat).

"Herkes kendi âleminde bir kumandan olduğundan, âlem-i asgarında cihad-ı ekber ile mükelleftir. Ve ahlâk-ı Ahmediye ile tahalluk ve Sünnet-i Nebeviyeyi ihya ile muvazzaftır.(Tarihçe-i Hayat, 58" "İnsanın Allah'a karşı ubudiyet, vazifesidir. Terk-i kebair takvasıdır. Nefis ve şeytanla uğraşması, cihadıdır (Mesnevi Nuriye,226)"

İslam alimleri cihadı ikiye ayırır. Manevi cihat ve maddi cihat. Manevi cihatı insan evvela nefsiyle yapmalıdır. Yani nefsini kötülüklerden men ve iyiliklerle donatmalıdır çünkü "Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez. Öyle ise, nefsimden başlarım (Sözler,269)"

Nefsini ıslah eden bir Müslüman daha sonra nefsinde yaşadığı hakikatleri lisanıyla, haliyle ve gerekirse kalemiyle tebliğ etmelidir. Nefsinde yaşamadığı hakikatleri başkasına anlatırsa pek tesir etmez. Çünkü Cenabı Hak "Ey iman edenler! Neden yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? (Saf,2)"buyuruyor.

"Zira medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur! (Tarihçe-i Hayat,59)"

Peygamberimiz(a.s.m) bir gün maddi cihattan dönerken bu cihatın küçük cihat olduğunu belirtmiş. Nefisle yapılan cihadı ise cihad-ı ekber olarak nitelendirmiştir. "Hoş geldiniz. Küçük cihattan büyük cihada; nefsin gayri meşru arzularıyla mücadele etmeye döndünüz (Câmius sağir)."İnsanın önce nefsi ve sonra da şeytanıyla yaptığı cihada cihadi ekber denmektedir. Bir insan maddi cihatta ölürse şehit,kalırsa gazi oluyor. Manevi cihatta ise illa kazanmak zorundadır. Aksi takdirde ebedi cehennemi boylar. "Esas pehlivan güreşte rakibini yenen değil öfkelendiğinde nefsine hakim olandır." Yiğit odur ki aslanlara gem vuran değil nefsine gem vurandır. "Gerçek pehlivan, rakibini yere çalan değildir. Gerçek pehlivan, öfkelendiğinde kendisine hâkim olandır (Buhari; Edep:102)"

Bir Müslüman gerektiğinde maddi cihatla da mükelleftir ama bu gerektiğinde yaşadığı devlette askeri kuvvete katılarak zulme karşı olmalıdır. Bediüzzaman dahilde cihadın manevi olması gerektiğini belirtir. Dahil de maddi cihad olmaz.

"Haricî tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir. Çünki düşmanın malı, çoluk-çocuğu ganîmet hükmüne geçer. Dâhilde ise öyle değildir. Dâhildeki hareket müsbet bir şekilde manevî tahribata karşı manevî, ihlas sırrı ile hareket etmektir. Hariçteki cihad başka, dâhildeki cihad başkadır (Emirdağ Lahikası 2 ,242)" Hem dâhildeki cihad-ı manevî; manevî tahribata karşı çalışmaktır ki; maddî değil, manevî hizmetler lâzımdır (B. Cevab Veriyor,50)"

Bir devlette herkes kendi hakkını kendi almaya kalkışırsa anarşi çıkar. Herkes hakkını aramalı ama devletin hukuk sistemi içinde aramalıdır. Şiddet yoluyla değil hukuki yolları kullanarak kelam, kalem, siyaset, medya gibi meşru dairede olmalıdır. Ama insan meşru dairede hakkını mutlaka aramalıdır.

Bir müslüman yaşadığı devletin kurallarına uymak zorundadır. İslamiyet'in hükümlerini nefsinde yaşamaya çalışırken genel hususlarda o devletin hukuk sistemine uymakla mükelleftir. Hoşuna gitmeyen hususları ise hukuk çerçevesinde çözmeye ve düzeltmeye çalışmalıdır. Örneğin Almanya'da yaşayan Müslümanların Alman devletinin hukuk sistemine tabi olması gerekir. Hoşuna gitmeyen hususları demokratik yollarla çözmeye çalışmalıdır. Şiddetle değiştirmeye çalışmak doğru değildir. Eğer nefsinde İslamı yaşamak ortamı yoksa ya meşru yolla mücadele etmeli ya da başka bir ülkeye göç etmelidir. Aynı şekilde Türkiye'de yaşayan yabancılar da Türkiye'nin kanunlarına uymakla mükelleftir. Bununla beraber temel insan hakları çiğnenemez. Örneğin sağlık, eğitim, geçimini sağlamak için çalışmak vesaire gibi her insanın hakkıdır ve engellenemez.

İslam'da maddi cihat zulme karşı yapılır. Zulüm bir insanlık suçudur insan olan her insan buna karşı çıkmakla mükelleftir. Peygamberimiz(asm) devrinde yapılan savaşlara baktığımız zaman yüzde doksanı savunma savaşıdır. Kalan kısmı ise zulmü veya bir hakkı almak için yapılmıştır. İslam dinini tebliğ edelim diye savaş yapılmamıştır. Tebliğ sulh ortamında kelamla veya hal ile yapılır. Buna en iyi misal Hudeybiye antlaşmasıdır.

İslam'ın hakikatleri altın ve elmas gibidir. Altın ve elmasın kıymetini bilen insan ona talip olur. Yeter ki biz hakikatlere ayine olalım ve misal olalım. Bediüzzamanın dediği gibi "Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef'alimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyet'e girecekler; belki Küre-i Arz'ın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyet'e dehalet edecekler(Hutbe-i Şamiye,24). Eğer biz, doğru İslâmiyet'i ve İslâmiyet'e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır (Tarihçe-i Hayat, 84)." Yoksa kimse İslam'ın hakikatlerini zorla kabul etmez. Dinde zorlama yoktur. Zorla güzellik olmaz olsada ömrü kısa olur. Esas fetih kalplerde yapılır. Gönüller zorla fethedilemez.

Küfürle cihat manevi olur. Zulümle cihat, hem manevi hem de maddi olur. Her müslümanın zulme karşı olması zorunludur bu da konumuna göre veya gücüne göre elle, dille veya kalple olur. Örneğin Türkiye içerisindeki bir zulumü elle düzeltmek devletin, dille düzeltmek alimlerin ve kalple buğuz etmekse ami insanların işidir demiş bazı alimlerimiz. Ama illa zulme karşı durmak zorundayız. Zulme meyletmek bile zulümdür.

"Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı; san'at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.

(Divan-ı Örfi, 15)"

Cenab-ı Hak nefsimizi ıslah eylesin ve bizi başta kendimizin şerrinden korusun.

21 Şubat 2021(9 Recep 1442)