İkra..

Kura'n'ın ilk nüzul eden ayeti ikra diye başlar. Neden ikra(oku)? Bir önceki yazımızda kendini okuyan kitap diye insandan bahis etmiştik.

Evet neden okumalıyız, niçin okumalıyız, nasıl okumalıyız ve neyi okumalıyız?

İnsan kendini, kainat kitabını ve hadisatı Kur'an'ı Kerim ve kainatın hocası peygamberimiz(asm) vasıtasıyla okumalıdır.

Elif-bayı öğrenmek için hoca gerekir de, kainat kitabını okumak için bir hocaya ihtiyaç yok mudur? Aslında bütün fenni ilimler kâinat kitabını okumaktadır. Eğer bu okuma manayı harfi (yani yaratan hesabına) ile olursa bütün ilimler insanı Allah'a götürür. Aslında insanın fıtratında Allah'ı ve kendini arama vardır. Aslında biz kendimizi arıyoruz. Yunus Emre'nin dediği gibi " İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır."  Okumaktan maksat insan olmaktır. Peki insan nasıl olunur? İşte tüm ayrılıklar burada başlıyor. İnsan nedir? Peki ben kimim?

Neye göre doğru, kime göre doğru? Ölçü nedir? Eğer bir ölçü, bir mihenk taşı olmazsa, insanlar adedince doğrular çıkar. Altın mı, bakır mı? Oranı nedir?

Bir makineyi yapan, makinenin içine bir kullanma kılavuzu koyar. Eğer biz makinayı bu kılavuza göre kullanırsak, makina verimli ve uzun ömürlü olur. Peki bu insan makinasının bir kılavuzu, bir prospektusu yok mudur? Var ise kim yazacak? Elbette kim yaratmışsa o yazacaktır.

Ne kadar bakır, ne kadar altın? İnsanın mihengi nedir? Kime göre, neye göre? İşte tüm mesele bu!

Okumaktan maksat anlamaktır, anlamaktan maksat yaşamaktır ve yaşatmaktır. Yaşanmayan ilim, bilgi yığınıdır. "Yapmadığınız şeyi niye söylersiniz?" ayeti kerimesi de adete bunu emrediyor. Aslında insan İslamın hakikatlarını yaşadığı kadar Müslümandır.

Evet insan neyi okumalıdır? Bu kadar kitaplar var. Hangisini okumalıdır? Aslında hakikat birdir ve bire götürür. Hakikate giden yollar çoktur ama bazısı uzun bazısı kısadır. Aslında biz birden geldik, biri arıyoruz ve bire gidiyoruz. Biz de biriz Allah'ta bir. Bizim parmağımızın izinin bile benzeri yok ise haşa Allah'ın mı şeriki ve benzeri olacak. Öyleyse öncelikle biri anlatan ve bire götüren kitapları okumalıyız.

Mevlana Cami'nin dediği gibi : "Yalnız biri iste, başkaları istenmeye değmiyor. Biri çağır, başkaları imdada gelmiyor. Biri taleb et, başkalar lâyık değiller. Biri gör, başkalar her vakit görünmüyorlar, zeval perdesinde saklanıyorlar. Biri bil, marifetine yardım etmeyen başka bilmekler faidesizdir. Biri söyle, ona aid olmayan sözler malayani sayılabilir. (Sözler - 217)"

Her insanın bu dünyada bir mesleği var. İnsan dolayısıyla iki konuyu iyi bilmelidir. Biri yaptığı işini,ikincisi Allah'ı bilmelidir. İşiyle ilgili kitaplarda derinleşmelidir. Diğeri ise kendisini ve dolayısıyla yaratanı anlatan kitapları okumalıdır. Eğer buna bir ilave olacaksa hayatına lazım olan sağlık konularını okumalıdır.

Kimin yazdığı kitapları okumalıdır? İşin ehli ve konunun uzmanı olan kişilerin kitaplarını okumalıdır.

Özetlersek her insanın iki işi var. Biri dünyevi işi, diğeri uhrevidir yani kulluğudur. Biri Allah'a karşı vazifesini diğeri ise kendi mesleğini iyi yaparak insanlara karşı vazifesini yapmalıdır. İnsan işini iyi bilmeli ve doğru,dürüst yapmalıdır.

Örneğin; Hakîm olan Allah'ın  hekimleri işini doğru yapmalıdır. Hekimler Allah'ın Hakîm ve Şafi isminin tecellisine mazhardırlar. Bu isme mazhariyetleri nisbetinde işlerini iyi bilirler. Diğer meslekleri de buna kıyas et.

Her insan yaptığı işiyle de Allah'ın isimlerine ayine olmaktadır.

"Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir; lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir. (Lemalar - 10)" Burası çalışma yeridir,öğrenme yeridir. Öğrenerek yaşama yeridir. Talim yeridir.

Karşına çıkan her hadise, her iş, her olay birer sınav sorusudur. Bu hadiselere karşı tavrımız bizi yetiştirir. Bu sorulara verdiğimiz güzel tavırlar bizim hadisat okumalarımızdır. Nefsi cihadımızdır. Gerisi eğlence ve angarya.

"Allah bes, gayri heves!" 30 Mayıs 2021( 18 Şevval 1442)