İstismar!


 M.Murat Koca     03.10.2021 11:39:59  


“Yargıya intikal etmeyen ama çocuk yaşta hamile bırakılan ÇOCUKLAR var bu memlekette! Bu travmayla yaşamak zorunda kalan nice aileler var.Ve çözümü ya hamile kalan kız çocuğunu katlederek ya da yeni doğan bebekten bir an önce kurtularak aramaya çalışıyorlar. Özellikle bölgemizde bu vakalar artık sıradan olaylar haline geldi neredeyse.

Bu gibi durumlarda, bütün oklar hemen hamile kalan kız çocuğuna ve onun ailesine dönüyor.Bir an önce toplum tarafından linç ediliyor bu durumlarda kız çocuğu ve ailesi.Perdenin arkasındaki aşağılıklar hiç sorgulanmadan üstelik. Memleketimizde şahit olduğumuz son olayda bebeğin diri diri mezara gömüldüğünden bahsediliyor. Eğer o bebek öldürülmek istenseydi çoktan hayatta değildi, belki de kimsenin ruhu bile duymayacaktı böyle bir olayı ki duymadığımız, şahit olmadığımız nice benzer olaylar var. Ama aile bireylerinin vicdanları elvermemiş olacak ki, bebek ölmesin diye böyle bir yöntem bulmuşlar kendi akıllarınca.

Ancak, burada klavye silahşörlüğü yapanlara ve o anneyi ve aileyi yargısız infaz yaparak, işin iç yüzünü bilmeden, öğrenmeden sosyal medyada "sözde ahlak kahramanlığına" soyunan medya hakimlerine ve medya savcılarına birkaç kelam etmek ihtiyacı duydum.

Peki o kız çocuğunu, çocuk yaşta hamile bırakıp, bebeği ve kız çocuğunu reddeden adı sanı ortada dolaşmayan .......... Veya benzer olaylardaki .................lara ne demeli?

Onlar erkek oldukları için ve pipileri oldukları için ayrıcalıklı mı sayılacaklar yani?

Ha bu arada şunu da söyleyeyim peşinen, ben ne kimsenin avukatıyım ne de olaydaki şahısları tanımam,bilmem .Ben de birçoğunuz gibi olayı sadece sosyal medyadan öğrendim ve yapılan ve yazılanlara karşı ciddi bir haksızlığı seslendirmek istedim sadece.

Bu yazdıklarımla bu ve benzeri olaylar ne sona erecek ne de bir çözüme ulaşacak bunun bilincindeyim elbette ki.Ancak haksızlıklar karşısında susmamayı tercih ediyorum hepsi bu.

Ülke olarak ciddi bir ahlaki erozyon yaşıyoruz. Gerek cinsel istismar alanında gerekse diğer sosyal alanlarda. Ancak bu yazımın içeriği çocuk yaşta hamile bırakılan ve istismar edilen kız çocukları ile ilgili olduğu için diğer konulara değinmeyeceğim şimdilik.

Allah bütün zor durumda kalan o çocuklara ve ailelerine yardım etsin. Özellikle ekonomik durumu zorda olan ve her gün istismara uğrayan ve seslerini ya korkularından ya da ihtiyaçları olduğu için çıkaramayan o kız ve erkek çocuklarına ki, onlar hepimizin sorumluluğunda aslında.Bu çocuklar,İlla bir tanıdığımız ya da yakınımız olmak zorunda değil.Özellikle konunun resmi muhataplarının sorumluğu bir kat daha fazla zira bu konu ile alakalı nice resmi kurumlar var.

Ekonomik olarak sıkıntıda olup,çalışmak zorunda kalan nice  kız çocukları  çalıştıkları yerlerde patronlarının her türlü tacizlerine mahrum kalıyor maalesef.

Ama sesleri çıkmıyor,çıkamıyor.Artık fuhuş sıradan bir olay haline geldi ülkemizde. Kanunen de bir yaptırımı olmadığından artık bu olaylar çığırından çıkmış vaziyette.

Patronun insafına ve ahlakına kalmış artık olay.Zira işin resmi boyutunda çok da bir şey yapılabildiğine pek şahit olmuyoruz uzun zamandır.

Hele buna bir de çocuk yaşta evlendirilen ve satılan mülteci kız çocuklarını katarsak olayın vahameti daha da artıyor.Henüz 12 yaşına girdiğinde, süslendirilip püslendirilip alel acele bir koca adayına pazarlanan mülteci kız çocuklarının durumu gözden ya bilinçli olarak kaçırılıyor ya da önemsenmediğinden bilemiyorum. Ancak bu çocuklar daha 12-13 yaşlarında hamile bırakılıyor ve bir sapığın 3. veya 4. eşi olabiliyor.Evet bir sapığın diyorum ,bunun Türkçe anlamı tam olarak da budur.Bir eşi olduğu halde,3. ve 4.evliliğin peşinde olan ve geçimini bile doğru dürüst sağlayamıyorken alelacele 12-13 yaşlarındaki kız çocuklarıyla evlenip, her birinden en az 2-3 çocuk yapan ve vatandaşlık alan binlerce belki de onbinlerce örnek yok mu ?Küçük bir çocuğu evlat edinip ,onun barınma ve yaşama ihtiyacını karşılamak gayet insani bir yaklaşımdır ancak onunla gayri resmi evlilik yapıp ona cinsel istismarda bulunmanın insani bir tarafı yoktur.Tabi bu ve benzeri olayların resmi kayıtlarının  tutulduğunu da sanmıyorum. Ancak resmi kayıtlar bile bir kontrol edilse belki de olayın vahameti daha da artacak ve gün yüzüne çıkacak bu dehşet verici olaylar.Resmen köle ticaretinin günümüz versiyonu yaşanıyor  herkesin gözleri önünde ve hiç kimse buna dur deme cesaretinde bulunamıyor.

Ülkemize sığınan mülteci kız çocuklarından ve onların bu travmalarından sorumluluk duymuyorsak eğer, kendimizi bir çek etmenin vakti geldi de geçiyor demektir.Ensarlık sadece onların yaşamlarını ,yeme-içme ve barınma ihtiyaçlarını garanti altına almak demek değildir, onları bu gibi insanlık dışı muamelelerden de korumak demektir.

Bu kanıya nereden vardığımı sorgulayanlar olabilir elbette,bunları uydurmuyorum şahit olduğum veya bir çoğumuzun şahit olduğu örnekler var bu konuda.

Ülkemizde ve bütün orta doğuda 2023' e çeyrek kala nelere şahit oluyoruz böyle?

 Gün geçmiyor ki memleketimizin adı sıkıntılı bir vaka ile medyalarda yer almasın.

Evet! bize göre "huzur ve barış" ın başkenti ama ya gerçekler?

Uyuşturucu kullanma yaşı 12'lere kadar düşmüş, hamile kalma yaşlarını söylemeye dilim varmıyor bile,intiharlar,boşanmalar hat safhada, ama sözde huzur kentiyiz.Bunu söylerken hiç bir kurumu zan altında bırakmak için söylemiyorum elbette ancak hepimizin bu sorunları sümen altı etmekten bir an önce vazgeçmesi için bir çağrıdır bu.

Memleketimizde bu ve benzeri olaylar için ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor aksi takdirde çocuklarımız içerisinden çıkamayacakları bataklıklara düşebiliyorlar.

Çocuk istismarı ve çocuk gebelikleri sadece bölgemizde değil, Türkiye'nin birçok yerinde karşılaşılan ciddi bir sorun. Çocuk gebeliklerinde yaşanan en önemli sıkıntılardan biri, kolluk kuvvetlerine bildirim yapılmaması.

Çocuk 18 yaş altındaysa kaç yaşında hamile kalırsa kalsın ihmal ya da istismar riski göz önünde bulundurulmalı ve mutlaka bildirilmeli.Kız çocuğunun hamilelik durumunun yargı makamları tarafından “olağanüstü durum” olarak kabul görerek 18 yaş altı evliliklere izin verilebildiğine çokça şahit oluyoruz. Evlilik kararı istismarın boyutunu maalesef daha da artırıyor.

Bütün bu sıkıntılı durumların meydana gelmemesi için veya en aza indirgenmesi için eğitim ve öğretim kurumlarından başlayarak, istismar,uyuşturucu ve küçük yaşta  evlilik konularında uzman psikologlar eşliğinde bilinçlendirme çalışmaları sürekli olarak yapılmalı. Aileler ise bu gibi durumlarda yargıya başvurmak konusunda çekingen davranmamalı.

Istismara engel olamıyorsak bile en aza indirgemek için topyekûn bir bilinçlendirme için herkes üzerine düşeni yapmalı. Bu iş ailelerden başlayıp, eğitim kurumlarında sürekli olarak gündem yapılmalıdır.

Onların sessiz çığlıklarına kulaklarımızı tıkamayalım.