İsraf, Şatafat, Ballı Maaşlar!


 R. Ferhat VURAL    03.10.2021 11:41:47  


Son zamanlarda bu üç kavramı çok duyar olduk. Sadece Ankara’da değil, Türkiye’nin birçok ilinde ve Adıyaman’da da ne yazık ki bu israf, şatafat ve gösterişlere şahit oluyoruz.

Nasıl mı? Anlatalım.

Yeni yapılan valilik binası, devlete ait diğer kurumlar, STK’ların beton yığınlarına bir ayna tutalım.

Valilik binası 48 milyon TL’ye ihaleye çıktı ve yaklaşık 150 milyon TL’ye mal oldu. Üç bloktan oluşan binanın bir bloğunu sayın vali ve vali yardımcıları, bir bloğunu İl Özel İdaresi, diğerini de Milli Eğitim Müdürlüğü, Nüfus, Göç İdaresi vb. kurumlar kullanıyor.

Özellikle İl Özel İdaresi’ne ait bloğu görmenizi isterim. 30 tane meclis üyesine 30 oda tahsis edilmiş. Bu meclis üyelerinin ayda sadece bir defa toplandığını da belirteyim. O blokta bir sürü boş oda olduğunu ve İl Özel İdare sekreteri ve meclis başkanının odalarındaki şatafatı yazmama gerek var mı?

Tabi bu boş odaların ısıtma ve soğutma giderlerinin, vatandaş olarak cebimizden çıktığını da biliyorsunuz.

Peki bu şatafata gerek var mıydı? Daha mütevazi bir bina ve mekanda da bu hizmetler verilemez miydi?

Devletin kurumları böyle olur da STK’lar hiç geri kalır mı?

Ticaret odasına bakınız. Başkanın odasındaki şatafat, vali beyin odasından farksız. Keza altındaki milyonluk araç ve özel şoför. Kimin parasıyla? Tabi ki esnafın, sanayicinin, bizim, sizin paranızla. Akla ziyan masraflar da cabası. Diğer oda başkanları da... Ticaret odası kadar olmasa da onların da altında esnafın parasıyla alınan araçlar ve odalarındaki israfa kaçan lüks, farklı değil.

Sormak lazım, bu gösterişli beton yığınları, bu milyonluk araçlar, hangi istihdama katkı sağlıyor? Eğer istihdama katkı sağlıyorsa, 70 bin insan neden İŞKUR’da iş arıyor? Bir temizlik kadrosuna, çoğu üniversite mezunu 10 bin kişi neden başvuruyor?

Eğer bu kent geliştiyse, neden 20 yıldan bu yana bir milim ilerlememiş? Neden yatırım yapılabilir ve yaşanabilir kentler listesinde sürekli 70’inci sırada? Bu şehrin geliştiğini söyleyenler, umarım bu sorulara da cevap verirler...

Bol sıfırlı maaşlar

Geçtiğimiz günlerde, Memur Sen Genel Başkanı ve il temsilcilerinin dudak uçuklatan maaşları, kamuoyunun gündemine gelmiş ve büyük tepkilere neden olmuştu. Hatta aldığımız duyumlara göre, bazı üyeler tepki olarak Eğitim Bir Sen’den istifa etmişler. İddialara göre, Memur Sen Genel Başkanı 32 bin TL, il temsilcileri de 17 bin TL maaş alıyormuş. Tahsis edilen araçlar, akaryakıt giderleri, gezmeler, tozmalar hariç... Diğer eğitim sendikaları, maaş bordrolarını kamuoyuyla paylaşıp Memur Sen il temsilcilerinin de aldıkları maaşı kamuoyuyla paylaşmasını istemişlerdi. Aradan neredeyse bir ay geçmesine rağmen Memur Sen’den herhangi bir açıklama yok. İnsanın aklına “Sükût ikrardan gelir” atasözü geliyor.

Bu zat-ı muhteremlere de sormak lazım. Bedava bir ekmek almak için saatlerce kuyrukta bekleyen insanların olduğu bir memlekette, bu “ballı maaşlar” boğazınızdan nasıl geçiyor? Ve siz hangi hizmetin karşılığında bu paraları alıyorsunuz? İktidardan aldığınız bir işaretle Demokrasi Parkı’nda bir iki slogan atmaktan başka ne yaptınız?

William Shakespeare’in dediğini unutmamak gerek: “Hak etmeden kazanılan, hak etmeden kaybedilir.”

Sağlıcakla kalın