HIRİSTİYANLIK VE LAİKLİK-ÖZGÜRLÜK


 Prof.Dr.Niyazi ÖKTEM    14-02-2016  


Bilindiği gibi Hıristiyanlık, Hz. İsa'nın tek tanrılı bir din olan "Hz. İbrahim'in yolunu" özüne uygun olarak canlandırma çabasıdır. Tüm peygamberler gibi o da İsrailoğullarına mensuptur. Başlangıçta Hıristiyanlık kölelerin, ezilenlerin, horlananların diniydi. Bu nedenle kendi kabuğuna çekilmiş, köle statüsünde olanların devlet düzeniyle ilişkileri olamazdı. Hz. İsa'nın önceleri özel mülkiyeti ve bu dünyaya ilişkin işleri reddeden bir Musevi mezhebine mensup olduğu ileri sürülmektedir.

Bu nedenledir ki, Hz. İsa "Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya, Sezar'ın hakkını Sezar'a verin" demiştir. Bu söz dünya devletinin küçümsenmesi anlamına gelir. Birçok kişi Hıristiyanlığın bütünsel yapısına, tarihsel gelişimine, mantığına ve o çağdaki durumuna bakmadan tek başına bu sözden hareketle Hıristiyanlığın laikliğe elverişli bir din olduğunu iddia etmektedir... İsa bu dünyaya ve bu dünya düzenine önem verilmemesi gerektiğini belirtmektedir. Cismani iktidarın baskısı, ağır vergi yükü onun gözünde önem taşımamaktadır. Bakınız onlar ne yaparlarsa yapsınlar. Siz sevgi ve alçak gönüllülükle Tanrı'ya layık olma yolunu seçiniz. Dünya düzeni zaten kötüdür; acı verir. Acılara rağmen seviniz. Acılar ve sevgi sizi Tanrı'ya ulaştıracaktır. Başlangıçta sevgi ve acıların dini olan Hıristiyanlık devlet dini haline gelince insanlık alemini Orta Çağ karanlıklarına itecek derecede despot olmuştur. IV. yüzyıldan Büyük Fransız Devrimine kadar feodal yapıdaki Hıristiyan devletleri, XIII. yüzyıl dinsel esaslara dayalı bir biçimde insanları yönetmişlerdir.

Hıristiyan teolojisinin en büyük isimlerinin başında gelen Saint Augustin Aziz Augustin(354-430) laiklik açısından genel felsefeyi kesin ve açık bir biçimde ortaya koyar. Ona göre iki türlü devlet vardır: dünya devleti-sitesi (civitate terrana) ve Tanrı Devleti-sitesi (civitate dei). Dünya devleti acımasız, gaddar, işkenceci, savaşçı, baskıcı ve entrikacıdır. Tanrı devletinde ise ebedi sükun, huzur, mutluluk, ahlak ve adalet vardır. Hz. İsa'nın amacı bu tür bir yaşam tarzıdır.

Yöntem ne olmalıdır? Aziz Augustin Hz. İsa'nın "bir yanağınıza tokat atana, öteki yanağınızı uzatın" sözünü gaddar dünya devleti karşısında geçerli bir yöntem olarak görmez. Dostluk ve sevginin egemen olduğu "civitate dei" de kuşkusuz böyle davranılacaktır. Ama "civitate terrane" da böyle davranırsanız yanılırsınız; şer güçleri sosyal ve politik yaşama egemen olur. O halde siz de zorunlu olarak "dünya devletinin" yönetimini benimseyeceksiniz. Siz de gerektiğinde savaşacaksınız, mücadele edeceksiniz, hatta işkence yapacaksınız. Amacınız bu evrende "civitate dei"yi kurmak olduğundan, kutsal bir göreve hizmet vermektesiniz. Başka türlü başarıya ulaşamazsınız. Amaç için bu yol mubahtır.