Yenilginin faturası kime kesilecek?


 R. Ferhat VURAL    21.04.2024 11:10:29  


Galibiyetin yüzü sıcaktır, mağlubiyetin ise soğuk.

Galibiyete herkes kendine pay çıkartır ama sıra mağlubiyete gelince hiç kimse kendinden kusur aramaz, herkes bir başkasını suçlar,” Ben demiştim“ ile başlayan çokbilmişlik cümleler filozofik sözlerle son bulur.

Şunu kabul edelim ki, AK Parti 22 yıl sonra Adıyaman’da hezimete uğradı. Her zaman sağ partilerin ve son yıllarda da AK Parti’nin kalesi olan bir belde son tercihiyle herkesi şaşırttı. Diyeceksiniz ki, AK Parti tüm Türkiye de kaybetti, Adıyaman’da da kaybetmesi normal değil mi? Normal değildir.

Sebebine gelince. Bazı şehirlerdeki değişim çok zordur.

Örneğin, İzmir sol/ sosyal demokratların kalesidir, yıllarca bu çizgisini değiştirmemiştir.

Konya sağcı, İslamcı partilerin

Diyarbakır DEM partinin,

Yozgat milliyetçilerin vs

Bu şehirlerdeki değişim sıradan bir değişim olamaz. Çok olağanüstü gelişmeler olması lazım ki tercihler değişsin.

Adıyaman’da bu saydığım illerle aynı kategoridedir. Her zaman muhafazakâr çizgisini kurumuştur.

Bir önceki iki yazımda “Meğer tarih tekerrürden ibarettir” ve “Reis için nelere katlandık” başlıklı yazılarımla ilk günden bugüne hem Adıyaman’ı hem de İstanbul’dan başlayan Refah Partisi ve akabinde AK Partinin başarı hikâyesini ve sonraki süreçte yapılan yanlışlara yönelik eleştirilerimizi sıralamıştık.

Tabii ki mağlubiyeti tek etkene bağlamak doğru değildir. Örneğin ekonomik sıkıntılar, emeklilerin durumu, hayat pahalılığı vs bunların hepsinin sandığa yansıması oldu amenna, şu soruyu da sormak gerekmez mi? Peki bu etkenler Kâhta ilçesinde geçerli değil miydi? Adıyaman’a göre daha protest olan Kâhta ilçesinde AK Parti’nin adayı seçimi nasıl oldu da farkla kazandı?

Şunu da belirtelim ki, yerel seçimler genel seçimler gibi değildir, genel seçimlerde parti kimliği daha baskın iken yerel seçimlerde adayın profili önemlidir. Bunun muhasebesini elbet partinin yetkilileri yapacaktır.

Şu kadarını söyleyelim ki, AK Parti son yıllarda ilk kuruluşundaki felsefesinden çok uzaklaştı. 3 Y ile (Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar) mücadele için iktidara gelen parti bir dönem sonra bazı yazarların deyimiyle adeta "bunların merkezine oturdu." Eleştirilere kapılar kapandı. Ufacık yapıcı bir eleştiriye bile tahammül gösterilmedi. Bunu bizzat yaşayan biriyim. Bu durum genelden yerele kadar böyle cereyan etti.

Sözü fazla uzatmadan soralım, Adıyaman’daki mağlubiyetten kim sorumlu?

Milletvekilleri mi, teşkilat mı? Aday mı? Yoksa bol keseden atılan ve bir türlü gerçekleştirilmeyen vaatler mi?  Ya da herşeyi kontrol etmek isteyen, zatı alilerinin haberi olmadan bir taşeron işçisinin bile bir kuruma alınmadığı, “ben yaptım oldu” diyen ağır abiler mi? Yoksa bunların hepsi mi? Bir fatura kesilecekse bunların hepsinin değerlendirilmesi lazım değil mi?

Kırılan kol yen içinde mi kalacak, yoksa kesilip atılacak mı, bekleyip göreceğiz. Unutmayalım ki, kangren olan kol kesilip atılmasa diğer organlara da zarar verir..

Sağlıcakla kalın