28 ŞUBATIN HATIRLATTIKLARI


 Şuayip BÜTÜN    06-03-2016  


           Bütün darbeler sadece toplumun iç dinamikleri hesaba katılarak yapılmamıştır, hepsinde dış destek ve teşvikle olmuştur. Dünya ya vaziyet edenler kendileri müdahale etmek yerine o toplumda elinde silah olan güçlerle  harekete geçirmişler ve de başarılı olmuşlardır. Ülkemizde de böyledir.

           Ülkemizde Cumhuriyet kurulduktan sonra tek parti döneminde toplum terbiye edilmeye çalışılmış ama çok partili siyasi hayata geçtikten sonra bastırılan toplumsal talepler siyasi partiler aracılığıyla dile getirilmeye çalışılmış bundan sonra da her talep darbe yapmak için gerekçe oluşturmuştur. Sanki otomatiğe bağlanmış gibi her on yılda bir silahlı güçler toplumun karşısına dikilmiş ve kendisine dikte edilen komut çerçevesinde toplumu zapturapt altına almışlarıdır. Bütün darbeler kötücüldür, gelişimin, ilerlemenin ve özgürleşmenin önünü tıkamıştır.

Bastırılan,korkutulan insan güdükleşir,iş yapamaz olur. Yaratıcı zihinler özgür ortamlar da gelişim gösterir. Baskı ve ötekileştirilenler ise sadece durumu idare etmeye, üretmemeye güdüler kendini. Bugün ülkemizde beyin göçünden bahsediliyor, sebeplerinden birisi de bu olsa gerek. Darbelerle mankurtlaştırılmaya çalışılan bireyler çıkış yolu olarak ülkeden gitmeyi bulmuşlardır. Sanatın, bilimin, felsefe’nin, az konuşulması hatta karşılığının olmamasının en büyük sebeplerinden birisidir.

               28 Şubat sürecinde gazete küpürlerini delil diye toplayıp parti kapatmak için dava açan savcılar oldu. Toplumun asli unsuru olan Halk’ın değerlerini hiçe sayan, resmi söylemin dışında söz söyleyenlerin devleti yıkmaya çalışan kişiler gibi gösterip zindana atanlar bin yıl sürecek diye tarih belirtenler neyi korumanın peşindeydiler acaba? Tabii ki çok ilginçlikler de yaşandı darbecilerden birisi yargılanırken denetlenemeyen çok harcaması varmış ki mutfak masrafı olarak güvercin gübresi faturası olduğu tespit edilmiş!

             Gelişmiş kuzey Avrupa ülkelerindeki gibi insanların refah seviyesini yükselterek ve kişi kendisini özgür hissederse toplumsal yararlılık söz konusu olur,yoksa rutin şeylerin dışına çıkılmayan, ülkesine daha fazla katkı sunmak isteyen kişilerin önüne barikatlar değil koymak, kaldırılması için uğraş verilmelidir. Aidiyet duygusu yüksek olan toplumumuzun bireyleri her alanda dünya vatandaşlarıyla yarış etmesi için geçmiş kötü günleri hatırlatan şeyleri gelecekle ilgili katkı sunmaları için özgür ortamlar oluşturulmalı, hala hepimizde bir iş yaparken yada konuşurken darbe dönemlerinden kalma davranış modelleri ortaya koyduğumuz da bir realite.

             İçinde bulunduğumuz coğrafya zor bir yer, bir de terör meselesi bizim insan gücümüzü ve maddi gücümüzün büyük bir bölümünün sadece savunma amaçlı sarf edilmesini sağlıyor. İçinde bulunduğumuz hem ülke olarak hem de coğrafya olarak bu girdaptan bir an önce sağ duyu ve akılcı yöntemlerle çıkmalıyız. Yoksa orta doğu bataklığı bizi de girdap gibi yutar. Aslında sorulması gereken çok sorular var hiçbir sınırı olmayan devletlerin bu coğrafya da nasıl belirleyici durumda oldukları, sadece kendi iktidarlarını korumaya çalışan Arap rejimleri öncelikle bunu sorgulamaları lazım ama tabi ki onlarda halka rağmen orda oturdukları için bunu sorgulayamazlar.

             Bizim ülke olarak insan kaynağımız var ama musallat edilmiş belalarımız yüzünden üreten değil tüketen bir toplumuz.Hem de lüks tüketen!Mehmet Efe’nin şu sözüyle bitirelim “Herkes içindeki generali öldürsün”. Darbelerin engellenmesinde iyi bir gerekçe…