Güncel sorulara cevaplar


 Ali BÜYÜKŞAHİN    10-04-2016  


SORU :Bildiğiniz gibi dinimizde insanı İslam dairesinden çıkartan sözler ve hareketler vardır. Mesela İslami bir konuyu “alaya almak, küçük görmek ve inkar etmek” gibi. Bunlar dini nikaha zarar verir mi? Ne yapmak gerekir?

     Halil Günenç Hocaefendi bu konuya şöyle açıklık getiriyor:

    Bir kimse küfrü gerektiren bir söz söyler veya bir harekette bulunursa Hanefi mezhebine (deliller ile yaptığı içtihad'a) göre nikahı bozulur, zevcesiyle arasındaki bağ kopar. Tövbe edip İslam’a girdiği takdirde her iki taraf, isterse yeni bir nikah ile birbiriyle evlenebilirler. Yoksa birbirinden ayrılmak mecburiyetindedirler.

   SORU.dua kadere etki yapabilir mi ?yapamazsa niçin dua ediyoruz ?

   Kader, varlıkların ve olayların bütün halleri ve vasıflarıyla sebepleri ve şartlarıyla, sahip olacakları kuvvet ve kabiliyetleriyle, varlık âlemine gelecekleri zaman ve mekânlarıyla Cenab-ı Hak tarafından ezelde tayin buyrulması ve bir tertip ile kaydedilmesi demektir.

    Kaza ise, ezelde takdir olunan her şeyin Cenab-ı Hakk’ın yaratması ve icadıyla meydana gelmesidir.

Kader, Allah Teala’nın ilim sıfatına, kaza ise kudret sıfatına dayanmaktadır. Yani kader Cenab-ı Hakk’ın bilgisidir, ezelidir, zaman ve mekân dışıdır. Kader yani Allah Teala’nın bilgisi değişmez. Cenab-ı Hakk sonradan düşünmemiş, sonradan öğrenmemiştir. Çünkü bütün sonradanlıklar birer eksikliktir, oysa Allah Teala’nın iradesi, ilmi ve kudreti mutlaktır. Cenab-ı Hakk’ın zamansız-mekânsız zatı için öncelik, sonralık imkânsızdır. Allah sadece tecellisiyle önceden ve sonradandır, zatıyla değil. Zatının önceliği sonralığı imkânsız olanın bilgisinin önceliği sonralığı da imkânsızdır.

Allah Teala ne önceden bilir, ne de sonradan; O (c.c.) uzay-zamanın dışından bilir. Sorunumuz, uzay-zamana kilitli mantığımızın bu durumu anlayamaması, ısrarla Allah’ı zamanın içine çekip önceye, sonraya kaydırmaya çalışmasıdır.

İşte burada kilit nokta ortaya çıkıyor: Kaderi bildiğimiz zaman ve mekan olarak algılamak, içinden çıkılması güç akıl-mantık oyunlarını beraberinde getirmektedir. Mesela birçoklarının söylediği, “benim kaderim önceden yazılmış, kader değişmeyecekse niçin çabalayayım ve benim bunda suçum ne?” gibi sorular ve düşünceler ortaya çıkar.

 

Evet, bu bir akıl-mantık oyunudur. Çünkü kişi burada farkına varmadan kaderi bildiğini iddia etmektedir. Kader değişmeyecek demek, Allah’ın bildiğini biliyorum demektir. Oysa bilmediğimiz-bilemeyeceğimiz bir geleceğin değişip değişmeyeceğinden nasıl bahsedilebilir ki?

 

Bu noktadan hareketle dua-kader ilişkisine gelecek olursak, duanın geleceğimiz üzerinde büyük bir etkisi vardır. Çünkü kader yani Allah Teala’nın ezeliyetten bildiği, sizin yarın, ötekinin bin yıl sonra ne isteyeceğidir.

 

Yani duanın kaderi değiştirmesi değil, ilahi kabul ile kaderi biçimlendirmesi söz konusudur. Kader değişmez. Kaza, kadere uygun olarak meydana gelir.DEVAMI GELECEK SAYIDA