KEŞKE OLUMSUZ KONUŞMASAK


 Mahmut Recep KARADAĞ     24-04-2016  


          Çifçtiyiz; zaman zaman köyde, tarlada oluyoruz haliyle. İnanır mısınız toprak, açık hava, kuş sesi ;hele bu son 20 küsür yıldır sesine görüntüsüne hasret kaldığımız kaya başlarında ötüşen sürme gözlü keklik sesleri.. Vallahi insanı başka bir dünyaya götürüyor.

          İçtiğiniz çay, yediğiniz bulgur pilavı, tepenize çektiğiniz tas tas ayranlar.. Bundan hiçbirisi şehirde yok. Yok mu? Var elbette ama bu kadar lezzetli, bu denli mutlu edici, haz verici değil.

          Gözleriniz uçsuz bucaksız bir tabiatla baş başa.. Yeşili,sarısı,kahverengisi, alı, moru, kelebeği, arısı..

          Saf,köylü kardeşlerle omuz omuza, diz dizesiniz. Yalan yok. Riya yok.Bilakis dürüstlük domur domur alın teri, samimiyet ve güven var. Herkeste birbirimize nasıl yardımcı oluruz düşüncesi hakim.

         Yine de insanız ya; istesek de istemesek de 'et kemiksiz olur mu?' misali, ham adam her yerde olabiliyor. Ona da hazırlıklı olmak, sabırlı olmak gerekir.

        Bir dostumun köy ile ilgili bir sözü hiç belleğimden çıkmaz.O şöyle diyordu: "Köylü ile arkadaş olanın bir gözü kör, bir kulağı sağır olmalı!" derdi. Doğru da söylemiş. Çünkü yaşıyoruz, biliyoruz. Çünkü işin içindeyiz.

   Bununla ilgili bir anektodumu aktarayım.

        Bir traktör almıştım. Oğlum yaşında çok bilmiş bir tanıdığım yanıma geldi: "Emmi, hayırlı olsun!" dedi. "Sağol." dedim. "Ama keşke bu traktörü almasaydın." dedi. "Neden?" dedim. "Çünkü bu traktör bir b..a yarmaz, hem çok yakar, hem çekişi düşük, ben olsaydım almazdım!" dedi. Gülümsedim. Hoşgördüm ve cahilliğine bağışladım. Çocuğu da kırmadım ve çayını içip gitti.

        Birkaç gün sonra yine geldi yanımıza.. "Dolu yağdı, size de zararı oldu mu?" dedi. "Yok,olmadı." dedik. "Ektiğiniz nohutların çiçeklerini dökmüştür ve bir daha çiçek de vermez!" dedi. Yine gülüp geçtim. "Doğrudur. Sen bu işleri iyi biliyorsun" diyerek geçiştirdim. Çayını içip evine gitti..

         Çok sürmedi telefon etti: " Emmi, hakikaten sormayı unuttum; kavunları yeni ekmiştiniz, dolunun onlara bir zararı oldu mu?" dedi. "Olmadı" dedim. "Yeni güveriyorsa, siz farkında değilsiniz dolu onları mahveder ve bir daha o çitiller iflah olmaz. Ayrıca ektiğiniz kavun çekirdekleri de bildiğim kadarıyla çok pahalıymış, yazık oldu.." "Ha emmi şunu da diyecektim; kavun ekmenin zamanı da geçti ha! Bundan sondan sonra ekseniz ne yazar, ekmeseniz ne yazar. Çok geç kalmış olursunuz. Havalar ısındı çünkü. Ona da ayrıca üzülüyorum senin adına..."

           Telefonu gülümseyerek dinledim ve:" Buyur bir çay içireyim kardeşime, ayrıca beni bu kadar düşündüğün için çok sağol yeğenim" dedim. Ve telefonu kapattım.

    Ne demişti bir büyüğümüz: "Köylü ile yola çıkacaksan; bir gözün kör, bir kulağın sağır olacak.." dememiş miydi? Biz de öyle yaptık, yapıyoruz.. Ne yapacaksın.?!