ADIYAMAN'IN KURTULUŞ REÇETESİ


 R. Ferhat VURAL    15-05-2016  


Bir önceki yazımızda Adıyaman'ın varlıklarını mercek altına alıp, bu dinamiklerin harekete geçirilmesiyle bu beldenin çehresinin değişeceğini yazmıştık.

Önce bir iki tespitle başlayalım ve sonra da bu dinamiklerimizi nasıl harekette geçireceğimiz üzerinde kafa yoralım..

1.Adıyaman,bir sanayi kenti değildir kısa vade de olacak gibi de görünmüyor.Nedeni ise Hem hammaddeye hem de pazara uzak olmasıdır.Bir kentin Sanayi kenti olması için bu iki şık tan birine sahip olması lazım.Bakmayın bazı kalıbı şiş beyni cüce kalmış bir takım zatı muhteremlerin atıp tutmalarına.Gidin organize sanayi bölgesini gezin yatırımcıların yüzde 80'ni sıkıntıda..7 yılda işletmelerin yüzde  70.80'ni el değiştirmiş veya iflas edip gitmişse ve çoğu fabrikada depo olarak hizmet veriyorsa gerisini siz düşünün..

2.Adıyaman da kala kala ucuz iş gücü kalıyor.Bu ucuz iş gücü de sadece ve sadece ağırlıklı tekstil işletmelerinde istihdam edilebiliyor..Bu işletmeler de kendi markalarından ziyade dışarıya (İst.Bursa vb)fason iş yaptıklarından dolayı,o şirketler sıkıntıya girince otomatik olarak buradaki işletmelere de yansıyor.Özellikle 5.bölge de yer almanın getirdiği sıkıntılar da eklenince çoğu işletme kapıya kilit vurmak zorunda kalıyor. İnanmayan gidip OSB müdürlüğünde kapanan işletme sayısını öğrenebilir.

Gelelim dinamiklerimize.

TURİZM.Turizm deyip geçmeyin.Mısır Kahire-Yunanistan Atina.Bunların turizm gelirlerinin milyarlarca dolar olduğunu biliyor musunuz?Bizim kültürel mirasımız bu ülkelerin mirasından daha fakir değildir bunu bilesiniz.Peki neler yapılabilir?

-Her yıl düzenli festivaller yapılmalı.Gerekirse tanınmış sanatçı,aktrisler  getirilmeli.Ulusal ve uluslararası fuarlara katılım sağlanmalı. Yerel,Ulusal  hatta uluslararası medya ya tanıtım reklamları vermeliyiz .Her platformda bu değerlerimiz konuşulmalı.Tarihi yerlere ulaşım kolaylaştırılmalı.Konaklama, yöresel  mutfağımız ön plana çıkarılmalı.Zaten misafirperver bir beldeyiz gelen misafirler memnun ayrılmalı..İnanç turizmi gibi saçmalıklar terk edilmeli böyle bişey yok.Bunun için gelenler Adıyaman'ı değil Şıh'ı zengin etmek için geliyorlar.."Zenginlerimiz yardım etmeli.." vs. safsatası da terk edilmeli.Çünkü sonradan görme zenginimiz burjuvalaşmamış,yani o zenginliği içselleştirmemiş  sindirememiş ve hala çocuklarına "fakirlik masaları " anlatan bir zengindir.Bunlardan hiç bir şey beklemeyin/beklenilmesin..Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz .Bunları Halk olarak bizler yapmalıyız..Bürokrasiyi devleti biz harekete geçirmeliyiz..

TARIM VE MADENLERİMİZ.Geleceğin dünyasında para edecek iki değer vardır, Su ve organik gıda.Bunların ikisi de bizde var.Sulu tarım için enerji büyük bir maliyettir. Bunun çözümü de var Güneş.Ne yapıp edip bu güneşimizden faydalanmalıyız güneş enerjisi vb . Hiç bir şey yapamıyorsak Badem,zeytin'e ve kapari'ye yönelmeliyiz.. Madenlerin işletilmesi devlet desteği olmasa sıkıntılı ve maliyetlidir. Madenler için ivedilikle ihtisas OSB'leri kurulmalı.Firmalara ciddi anlamda teşvikler verilmeli.

 İşletmeler kendilerini düzlüğe çıkarıncaya devlet her şeyi bedava vermeli.Bedava diyorum çünkü 30 yılda devlet, teröre 400 milyar dolar harcıyorsa,teröre bulaşmayan ,devlette sıkıntı yaratmayan Adıyaman, bu paranın yüzde birini almayı hakketmiyor mu?

Tüm bunlar olmaz demeyin,yeter ki isteyelim ,istemesini bilelim ve şu soruyla bitirelim.Halk olarak bunları istiyor muyuz istemiyor muyuz.?Sadece bireysel çıkarımızı mı düşünüyoruz yoksa toplumsal refahımızı mı...???