ELHAMDÜLİLLAH


 Mahmut Recep KARADAĞ     05-06-2016  


  Elhamdülillah, Elhamdülillah  

 Rabbime  ne kadar şükretsem  azdır.

  Bugün, hayatımın  en  mutlu  günlerinden  birini  yaşadım, yaşıyorum. Mutlu  oldum. Kalbim  huzur doldu. Onun  için  bizleri  yoktan  var  edip  bu kadar  nimetler  bahşeden  Rabbime  ne   kadar  hamd etsem azdır.

   Rabbim  sana  şükürler  olsun. Şimdikilerin  deyimiyle  "Sana   teşekkür ederim."

    İnsan vardır araba alır, aldığı arabayı  dakikalarca inceler, etrafından döner, bakar bakar  gülümser. Mutluluğu  yüzünden okunur.

    İnsan  vardır,  ev  alır,  çoluk  çocuğuyla  o  aldığı  evde  huzurlu bir  yaşam  sürmenin hayaliyle bahtiyar  olur. Aldığı  evi, oturacağı semti,  komşuları, çevreyi anlata anlata  bitiremez

    Elbette bu  ve  buna  benzer şeyler  mutlaka  çok  güzel şeylerdir. Helalinden kazanılan ve  insanın  onurunu okşayan bu  gibi  güzelliklere  kim  sevinmez ki! 

    Fakat  beni  bugün  mutlu  eden, belki  ev  almaktan, belki  arsa, araba, dükkan  almaktan  daha da çok sevindirdiğine  inandığım bir  durum oldu. Sanırım  bu  durum bir  babanın veya  hele  hele  bir  dedenin hayal  ettiği   bir  andır. 
    Bugün  3  Haziran 2016,  5  buçuk  yaşında,  henüz anaokuluna  giden, adı   da  kendisi  kadar  güzel  olan oğlumun  oğlu  ÖMER'imle cuma  namazına  gittik.

      Bürodayken   kendisini  sekreter  hanıma teslim  edip cumaya  gitmeyi  hesap  ediyorduk "Baba  ben de cumaya sizinle  geleyim" dedi  ve  o  anda  ne  diyeceğimizi bilemedik "olur, ama kalabalıkta  rahatsız olmayasın" dedik.

     "Kalabalık  ne ?" dedi 

       Çok  insan  olur  belki  sıkılırsın  dedik.

       " Hayır   geleceğim " dedi. 

       Babasıyla  ben  alıp  mescide  indik. Babası  bana  teslim edip ön  saflara  geçti.
      Ben  ne  yaparsan  sen de  öyle  yap  dedim. Yaramazlık  yapmasında  korkuyordum.

      Allahım,  o  diz  çöküp  oturuş,  o  minik  elleri  bağlayışı,  meraklı  bakışları,  ara sıra  arkasına  bakışı,  parmağıyla insanları sayması, "Dede   ne  kadar  insan varmış,  bunların  hepsi  namaz  mı  kılacak?"demesi..... 

       Namaz  sonunda  minik  ellerin  semaya  kalkışı!

       Allahım  anlatamam.

       Ağaç  yaş  iken  eğilir  dememiş  mi  atalarımız.

       İşte  mutluluk  bu.

       Bir  safta  durduk  vaaz  dinledik,  hutbe  ve  ardından cuma namazı.

       Ya RABBİ,  sen  ne  büyüksün,  sen ne büyük  izzet  ve  ikram  sahibisin. Bu  güzelliği  altmış  yaşından sonra da  olsa  bana  tattırdın. Sana  secde  ediyorum.

      Rızkı  veren  sen, sıhhati veren sen, malı, mülkü, aklı, inancı, oğulu, kızı her şeyi  veren  sensin.

     İşte  sevgili  dostlarım bu  güzel  havada,  bu  mübarek  aylarda,  bu  güzel  mevsimde ve  bu güzel insanların  arasında ..... 

      İnsanların  oğullarını  camiye  getirmekte zorlandıkları bu  asırda Rabbimın  bana  beş  buçuk  yaşındaki  torunumla  aynı  safta  kendisine  ibadet  ettirdiği,  cumayı  kılma  şansı  verdiği  için  ne  kadar  hamdetsem azdır.

     Mutluluğumu  siz  değerli  okurlarım  ve  dostlarımla  paylaşmak  istedim.

      Ülkemiz  ve ülkemin  tüm  insanlarının  tez  zamanda  huzura, mutluluğa kavuşması  dileğiyle  saygılarımı selamlarımı  sunuyorum.