Güncel sorulara cevaplar


 Ali BÜYÜKŞAHİN    26-06-2016  


Soru: Cin çarpması var mı? Cin çarpmasından kurtulmak için ne yapılabilir?

Cevap: Cin çarpması elektrik çarpması gibi bir şeydir. Cinlerin insanları çeşitli şekillerde etki altına soktukları bir gerçektir. Onlar da bizim gibi akıllı ve şuurlu varlıklardır. Bir bölümünün işi gücü kötülük yapmaktır. Bunlara şeytan diyoruz. Biz onları göremeyiz ama onlar bizi görebilirler. Kılık değiştirip bizim görebileceğimiz şekle girdikleri de olur. Bunların zararından korunmak için ciddi, kararlı ve samimi inanca sahip olmak yeterlidir.

Soru: Çocuğu olmayan bir aile evlatlık alma niyetinde, kadın 50 yaşına geldiğinde çocuk ergenlik çağına girmiş olacak. O yaşta, aldığı çocuğun kendisine mahrem olup olmayacağını merak ediyor ve ona göre çocuk alacaklar.

Cevap: Evlatlık almak ancak bir çocuğu himaye altına alıp ona bakmak, yetiştirmek, kol kanat germek, ölmeden ona mal bağışlamak... manasında olur. Çocuğun kendi ana babası ile soy ilişkisini keserek kendi kütüğüne kaydettirmek ve mirasçı kılmak manasında evlat edinmek caiz değildir.

Sevgili Peygamberimiz, özellikle yetimlerin himaye altına alınmasını teşvik etmişlerdir. Çok çocuklu ve yoksul ailelerin çocukları için de bu teşvik geçerlidir.

Himaye altına alınan, aile içinde bakılan, yetiştirilen çocuk (nikah düşmeyecek kadar) yakın akraba değilse yabancıdır, namahremdir. Erkek veya kız olma durumuna göre ev içinde örtünme, başbaşa kalmama, dokunmama gibi sınırlara riayet edilmesi gerekir.

Soru: Anne ve babası sağ olan bir çocuğun evlatlık alınması caiz midir?

Cevap: Hz. Peygamber (s.a.) yetimlerin himaye edilmesini, gerekiyorsa evlere alınıp yetiştirilmesini, haklarının titizlikle korunmasını istemiş, bunu hakkıyla yapanların cennette, kendisiyle yanyana olacaklarını müjdelemiştir.

Yoksullara yardım konusundaki ayetler ve hadisler ise saymakla bitmeyecek kadar çoktur.

Şu halde yoksul ailelerin çocuklarını ve himaye edecek yakınları olmayan yetimleri, hali vakti yerinde olanların evlerine alarak veya kendi aileleri içinde bırakarak himaye etmeleri, onların ihtiyaçlarını karşılamaları, yetişip iyi insan olmaları için gayret göstermeleri İslam'ın, Müslümanlardan istediği güzel işlerden, ecirli, sevaplı amellerdendir. Bir kimse istiyorsa ihtiyacı olan çocuklara, kendisi hayatta iken mal bağışlaması da mümkün ve caizdir. Ama bağışlama başkadır, evlatlık edinip mirasçı kılmak başkadır.

Anası babası belli olan bir çocuğu onlardan almak, kendi soyadlarını vermek, nüfus kütüklerine kaydettirmek ve mirasçılar yapmak manasındaki "evlat edinme" ise şu sebeplerle İslam'da yasaklanmıştır:

a) Ana-babanın (ailenin), çocuklar üzerindeki haklarından biri de aile ocağını tüttürmesi, ailenin adını devam ettirmesi, o ailenin bir ferdi olarak ve bu şuur içinde hak ve ödevlerini yerine getirmesidir.

b) Aile fertlerinin (akrabanın) kimlerden oluştuğu ve mirasın bunlar arasında nasıl paylaşılacağı hususları Kuran'da ve Sünnet'te belirlenmiş, "Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, sakın bu sınırları aşmayın" buyrulmuştur. Evlatlık mirasçı olunca bu ilâhî düzen bozulmaktadır.

c) İslam'da aile fertleri arasında mahremlik, namahremlik ilişkisi vardır; bazı yakın akraba yanında örtünme, bir yerde beraber bulunma, seyahat etme... hükümleri, daha uzak akrabaya göre farklıdır. Evlatlık edinilen ve eve alınan bir kız veya erkek çocuk büyüdükçe -himaye edilen bir yabancı değil de evlat olarak telakki edilir.