15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ


 Ali BÜYÜKŞAHİN    07-08-2016  


  Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihini unutmayacaktır. Ama unutmamakla birlikte ders alınması gereken bir olaydır. Darbe Girişimi olarak nitelendirilen bu olay zihnimize, yüreğimize kazınarak düşüncelerimizi, ülkemize ve dünyaya bakışımızı etkiledi. Bu durum karşısında duygusal davranarak hareket edersek başarılı olamayız ve gücümüzü yitiririz. Öyleyse aklımızı, mantığımızı ve sağduyumuzu çalıştırarak hareket etmemiz gerekiyor.

  Türkiye, şimdiye kadar birçok askeri darbelerle tanıştı. Bu darbelerin bir kısmı gerçekleştirildi, bir kısmı da henüz girişim sırasındayken önlendi.

 Darbenin iyisi olamaz. Çünkü demokrasiye terstir. Ayrıca şunu belirtmekte yarar görüyorum; ne askeri darbeler olmalı ne de sivil darbeler. Her ikisinde de demokratik bir eylem yoktur. Cumhuriyetin ilanından bu yana Türkiye’de yapılan bütün askeri darbeler ülkeye zarar vermiştir ve egemen güçlerin etkisi altına girmemize yol açmışlardır. Bu nedenle halkın darbeye karşı olan direnişi haklı bir direniştir. Halkın sesini duymamız ve ona göre adım atmamız gerekmektedir.

 Asker, siyasete karışmamalıdır. İşte! Mustafa Kemal daha 1909’larda Askerin siyasete karışmaması gerektiğini dile getirmiştir. Yanlış bir ortam yaratacağını vurgulamıştır. 1960 ve 1980 ihtilallerinin Türkiye’yi ne duruma getirdiğini ve yanlışlara sürüklediğini çok net bir şekilde anlıyoruz.

  Acıların, sıkıntıların ve yaşanan talihsiz olayların bir daha yaşanmaması için birliğimizi pekiştirerek sevgiyle, hoşgörüyle birbirimize kucak açalım. Bu ülke hepimizindir. Din, dil, ırk, düşünce farkı gözetmeden birlikte yaşamamız en büyük insani görevdir.

 Din siyasete alet edilmemelidir. Dinlere saygı duymak, kutsal kitapların buyruklarını(Allah’ın sözleri) iyi algılamak yolumuza ve yaşantımıza düzen getirir. Ama onları kendi çıkarımız ve siyasetimiz için kullanırsak düzensizlik yaratırız. Birbirimizi anlamakta zorluk çekeriz. O bakımdan laiklik sisteminin yerleştirilmesi yolundaçaba harcamalıyız. Laiklik olmadan demokrasi olamaz. Devlet herhangi bir din veya mezhep doğrultusunda hizmet vererek hareket etmemelidir ve herhangi bir dinsel inancı tutarak diğerlerine baskı aracı olarak kullanmamalıdır.

  Türkiye’de laiklik ilkesi uygulanmamakla birlikte deniliyor ki ‘’Türkiye laiktir ve laik kalacaktır. Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.’’ İşte burada şunu söylemek gerekiyor: Devlet hiç olmazsa bütün dinlere, mezheplere ve inançlara eşit mesafede hizmet vermelidir.

  Türkiye’yi bölmek, yıpratmak ve demokrasiden uzaklaştırmak hiç kimsenin yararına olmaz. Bundan ancak egemen güçler ve sömürgeciler yararlanır. Dünyada bağımsız, özgür ve demokrat bir düzen yaratmak istiyorsak hepimiz üstümüze düşen görevi yapmalıyız. Darbelere karşı demokrasi ve insanların mutluluğu, huzuru için direnmeliyiz.

   Hükümet, darbecileri temizlemek amacıyla gerçekleştirilen operasyonlarda devletin yapısını bozacak, toplum içinde ayrışmalara meydan verecek hareketlerden kaçınması gerekir. Bu konuda demokratik davranarak hassasiyet göstermelidir.

15 Temmuz Darbe Girişimi vesilesiyle sağ-sol demeden sağduyulu herkes direnmekte ve duyarlılık göstermektedir. Zaman birlik olma, güçlü olma ve barış içinde yaşama zamanıdır. Toplumsal çıkarlar kişisel çıkarların önüne geçmeli, ülkemiz için aydınlık günler için birlik içinde olalım. Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi, ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım.’ Hz. Muhammed Efendimizin yaygınlaştırdığı dinin art niyetlilerce istismar edilmesine izin verilmemelidir.Çünkü,İslam dini barışı, sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü ön planda tutmaktadır. Bu ilkeler doğrultusunda kendimizi ve gençlerimizi yetiştirirsek hem biz hem de ülkemiz mutluluk içerisinde yaşar.

         İyi ve aydınlık günler dileğiyle.