Daha yaşanılır bir çevre için el ele!


 Zehra ÇOLAK Doktora Öğr.    08-12-2015  


Kamusal alan” denildiğinde sevgili öğrencilerimizin ilk aklına gelen Habermas’tır. Kamusal alan dendiğinde akıllara artık başka şeyler, kavramlar, değerler de geliyor. Örneğin Arjantin” Çevre ve Kamusal Alan Bakanlığı” diye bir bakanlık oluşturmuş. Çevreyle kamusal alanın bağıntısı nedir diye sorgularken, ilk hamle tanımlara bakmak olacaktır. Genel ve kaba tanımıyla çevre; “insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam ve içinde yaşadığımız doğal ortam..” olarak tanımlanmaktadır. Bizim etkinliğimiz ilgilendiren en önemli sözcük belki de insanların ve canlıların yaşamları boyunca karşılıklı etkileşimidir. Bu etkileşim aslında bir ortak alandan söz açmaktadır. Solunan hava, içilen su, üzerinde yaşanan toprak… Bilinmektedir ki bu alanlar ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Brezilya’daki asit yağmurları ormanları yok ediyor. Atmosferin yüreğine bir hançer gibi saplanan ve her geçen gün açtığı yaradan güneşin ışınlarını tüm yakıcılığıyla insanların üzerine salınımı da bir başka gerçeğimizdir. Bu yakıcılıkla birlikte anımsanması gereken bir başka önemli değer de karbon gazı tüketimidir. En son yaşanan felaket ise, daha çok tazedir…. Meksika Körfezi…

 

Bu kısa betimleme eğer kendine yer bulabilirse, gündemde yer almakta ve değerlendirilmektedir. Bir başka deyişle, çevre;  medya gündemi olursa, kamunun da gündemi haline gelmektedir. Oysa bu sorunun pratik yansıması çok yalın bir biçimde Arjantin’deki hükümet yapılanmasında ortaya çıkmıştır. Çevre ve Kamusal Alan… Arjantin’in de bu anlamda defterinin çok kabarık olduğunu söylemek gerekir.

 

Bugün bu sorunların ulaştığı boyutlar, tüm insanlığı tehdit eder bir hal almıştır. Dolayısıyla sorun küreselleştikçe, soruna çözüm arayışları da küresel bir boyut kazanmıştır. İşte sorunun bu hızlı gelişimi yeni bir kavramı ortaya çıkarmıştır.  “Küresel kamusal mal” diye tanımlanan bu kavram her şeyden önce çevreninin kamusal boyutunu ortaya koymaktadır. Kamu maliyesinin yeni bir kavramı olarak ortaya çıkan bu kavram, “küresel çevre politikaları” için yadsınamaz bir öneme sahiptir. Faydası ülkeler, insanlar ve nesiller açısından büyük ölçüde evrensel olan mallar, küresel kamusal mallardır. Bu tanım aynı zamanda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından hazırlanan raporda dile getirilmiştir. Başlangıçta okyanuslar, atmosfer ve ozon tabakası gibi konular küresel kamusal mal kavramı içinde yer alırken, bugün buna çevre, sağlık, finansal istikrar, barış ve güvenlik gibi konular da eklenmektedir. Aslında ortaya çıkan tablo çok daha yalın bir gerçeğin altını çizmektedir. Hiçbir toplumsal sorun, dinamik diğer bileşenlerinden ayrılarak, soyutlanarak tahlil edilemez. Çevre de bu bağlamda diğer bileşenleriyle ve etkileşim ortamlarıyla değerlendirilmesi gereken bir unsurdur. Bu bağlamda etkileri ve sonuçları açısından küresel ve kamusal niteliğe sahip çevre herkesi, hepimizi bağlar. Kimsenin “bana ne” deme hakkı yoktur! 

 Son olarak değerli ozanımızın dizeleriyle sizlere seslenmek istiyorum. Aşık Veysel’in değerli yapıtı “Uzun ince bir yoldayım” “doğa için çal” etkinliğinde değerlendirilen yapıtlardan biridir. Der ki aşık; “İki kapılı bir handa gidiyorum, gündüz gece / Bilmiyorum ne haldeyim gidiyorum gündüz gece…”. Yeryüzünün ve gökyüzünün geldiği son noktayı biliyoruz. Menzil eğer daha yaşanılır bir dünya ise, hep birlikte, el ele verelim…

 

Prof.Dr. Suat GEZGİN

İstanbul Üniversitesi

 

İletişim Fakültesi öğr.üyesi