Güncel sorulara cevaplar


 Ali BÜYÜKŞAHİN    14-08-2016  


Soru: Altın ve gümüş ziynet (süs malzemesi) niçin kadına helal de erkeğe haramdır?

Cevap: İslam dini insanın, yaratılıştan gelen (tabîî, fıtrî) ihtiyaç ve eğilimlerine uygun bir yönlendirmeyi tercih ediyor, insanların uyumda zorluk çekecekleri teklifleri -buna dinin insana yönelik yüce amaçlarıyla ilgili- zorunluluk bulunmadıkça insanlara yüklemiyor. Bu cümleden olarak kadınların dış görünüşlerine daha çok önem verdiklerini ve süslenmeye eğilimlerinin erkeklerden daha fazla olduğunu göz önüne alarak, süslenmenin vazgeçilmez bir aracı olan ziyneti (altın, gümüş, mücevher veya adi maddelerden yapılmış süs eşyasını) kadınların kullanmalarına izin veriyor. Erkeklere altın ve gümüş ziyneti, her iki cinse altın ve gümüşten yapılmış ev ve mutfak âletlerini (eşyasını) yasaklıyor. Yasaklıyor çünkü hem altın ve gümüşün ekonomik değerleri sebebiyle sandıklarda ve vücutlarda değil -özellikle nakit olarak kullanıldıkları devirlerde- piyasada bulunması gerekiyor, hem de erkeklerin süslenmeye değil,sadeliğe ve gerektiğinde savaş insanları olarak heybete ihtiyaçları bulunuyor.

Soru: Saç ektirmek caiz midir, hükmü nedir?

Cevap: Saçsızlık yüzünden maddi veya psikolojik olarak rahatsız olan bir kimse başına saç ektirebilir; bu bir nevi tedavidir ve caizdir. Ekilen, yapıştırılan saçı yerinden çıkarmak imkansız veya zor ise yıkanırken suyu bunun üzerinden geçirmek yani kendi saçı gibi üzerinden yıkamak yeterli olur.

Soru: Yemin kefareti ile ilgili, bir sorumuz olacaktı size. Bildiğimiz kadarıyla yemin kefareti, 10 fakire bir gün ya da bir fakire 10 gün şeklinde veriliyor. Fakat bir fakire 10 gün şeklinde verilirken muhatabın incindiğini, zoruna gittiğini gözlemliyoruz. Bu konu ile ilgili görüşünüzü bildirirseniz memnun olacağız.

Cevap: Yemin konusunda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyruluyor

"Allah kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiğinizin (kalite bakımından) orta hallisinden on fakire yedirmek yahut onlar giydirmek yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz." (Mâide: 5/89).

Yemin Allah'ın isim ve sıfatları üzerine olur, bunun dışında bir şey üzerine yapılan yemin, dini bakımdan yükümlülük getiren yemin olmaz. Mesela "çocuğumun üzerine yemin ederim ki..." yahut "babamın başı için..." dense bunlar yemin sayılmaz. Allah'ın ve sıfatlarının üzerine yapılan yemin ise "Allah'ı şahit tutmak, O'na veya O'nun adına söz vermek, inanç ileri sürerek insanlara güven vermek" gibi manalar içermektedir. Bunun kötüye kullanılması, istismar edilmesi, insanlara zarar vermesi ihtimali bulunduğu için maddi ve manevi yaptırımlar ön görülmüştür; yalan yere yeminin dünyada itibar kaybettirmesi, ahrette cezalık olması ile bozulan yeminin kefareti işte bu yaptırımların en önemlilerini teşkil etmektedir.

Mümin olur olmaz yerde yemin etmemelidir. İstemeden, dalgınlık veya alışkanlık sonucu ağızdan çıkan yemin sonuç doğurmaz.

Bilerek, düşünerek, belli bir söz, istek ve kararı pekiştirmek için yapılan yemin geçerlidir ve sorumluluk getirir. Yalan yere veya meşru olmayan bir konu için yemin etmek caiz değildir. Yalan yere yemin eden kimse günah işlemi olur ve tövbe etmesi gerekir. Yapılmaması gereken (yapılması haram veya mekruh olan) bir şeyi yapacağım (mesela vallahi seni döveceğim, çalacağım, zarar vereceğim) diye yemin eden kimsenin yeminini bozması, caiz olmayan şeyi "yemin ettim diye" yapmaya kalkışmaması, yeminini bozduğu için de kefaret vermesi gerekir. Yapılması gereken bir şeyi yapmamak üzere yemin eden kimsenin de yeminini bozup kefareti vermesi gerekir. Mesela bir kimse, ana babamı ziyaret etmeyeceğim, namaz kılmayacağım, çocuklarımın nafakasını vermeyeceğim diye yemin etse, "yemin ettim" diyerek bunları terk edemez, yeminini bozar, yapılması gerekeni yapar, kefaretini de öder.

Ayette açıkça söylendiği üzere yeminin kefareti gücü müsait olanların şu üç şeyden birini (hangisini isterse onu) yapmasıdır: Ya on fakiri bir gün doyurmak, ya on fakiri giydirmek yahut bir köleyi hürriyetine kavuşturmak. Bunlardan birine gücü yetmiyorsa üç gün oruç tutmak. DEVAMI HAFTAYA