CEMAATTEN ÖRGÜTE : PDY’NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


 Mustafa ÇATLI    25-08-2016  


     Yıl 1980 . 12 Eylül Askeri darbesi yapılmış, siyasi partiler kapatılmış, parti liderleri gözaltına alınmış, demokrasi rafa kaldırılmıştı. Askeri Yönetim tarafından sakıncalı bulunanların  arananlar listesi hazırlanmış şehrin meydanlarına asılmıştı. Bu arananlardan biride vaaz verdiği Camii’nin duvarına yapıştırılan listede Fotoğrafı ve adı bulunan Fethullah Gülendi. Sakıncalılar arasında olmasına rağmen rahat bir şekilde , gözyaşları ve sümüğünün bir birine karıştığı ateşli vaazlarını verebiliyordu. Anlaşılan yeni konsepte uygun dini anlayış ve dini lider parlatılıyordu….

     Soğuk savaşın sona ermesi ve 1989 yılında Sovyetlerin dağılmasıyla liderliğini ABD’nin yaptığı NATO, konsept değişikliğine giderek yeniden düşman tanımlaması yapıyordu: Yeni Düşman İslam’dı (Onlara göre Siyasal İslam/Radikal İslam). Bu arada düşman renk olarak da Tatbikatlarda Kırmızı rengin yerini yeşil alıyordu. Başta Afganistan’daki Müslümanların şanlı Direnişi, İslam devrini ve Ortadoğu da ki İslami uyanış hareketleri ABD ve Batı bloğunun uykusunu kaçırıyor, Emperyal planlarına çomak sokuyordu. Bunun için de bu gelişmelere önlem ve karşı atak olarak Yeşil kuşak-ılımlı İslam  projesi devreye sokuluyordu. Bu proje için Türkiye’den F. Gülen tam bulunmaz bir elemandı. O vakitten sonrada F. Gülen ve İslam makyajlı örgütü rolünü oynamaya başladı.

     Kırk beş yıl kadar bir sürede Müslümanların her türlü maddi ve manevi emeklerini semirerek, sömürerek büyüyen cemaatin siyası tavrı hiçbir zaman İslam’dan ve ümmetten yana olmadı. Aksine yeni bir sulandırılmış: Her türlü illegalite ve tevessülün yer edindiği, örf ve adetlerin egemen olduğu geleneksel bir dini anlayış geliştirdi. Lideri kainat İmamı ve Mehdi  olarak la yuseldi (Eleştirilemez). Kararlarına her şartla mutlak itaat gerekirdi. Mensupları aynen Alamut Kalesi önderi Hasan Sabah’ın izleyicileri gibi akıllarını Pensilvanya sakinin cebine koymuşlardı. Tam teslimiyetçi bu itaat kültürünün insana yaptıramayacağı bir şey yoktur.

1987 yılında Müslümanların gayet haklı olarak hem bir dini vecibe hem de insani ve demokratik bir talep olan başörtüsü hakkını “Başörtüsü altında, çarşaflar altında pos bıyıklı erkekler var- Müslümanlar sokağa dökülemez vb.” diyerek sabote eden F. Gülen efendilerine “Hizmete” devam ediyordu.

     Yine F. Gülen’in Günah galerisi deki 28 Şubat sürecindeki rolünü hatırlamamak mümkünmü? İslamcı! Refah yol hükümetine karşı darbecilerin safına yer almış, Cebrail emretse dahi İslamcı bir partiye oy vermem veya kurmam diyebilmişti ama darbe girişiminde de bulunmam dememişti…!

      Türkiye de  ve bütün dünya ülkelerinde açtığı okullarla da örgütlenen Fetö’nün bu okullarında CİA ve MOSSAD ajanları cirit atıyordu. Nitekim Rusya be gerekçeyle cemaat okullarını bir ara kapatmış fakat Türkiye’nin aracılığıyla tekrar açılmıştı

      Kuruluş amacına uygun “Hizmete” devam eden F. Gülen hareketi 15 Temmuz darbe girişimiyle efendilerine olan “hizmetini” tamamlamak istedi. Ama planları boşa çıkaran Cenabı Hakkın planını hesap edemediler…

      Allah zalimlere fırsat vermesin….