SÖMÜRGECİNİN ZİHNİYETİ..


 R. Ferhat VURAL    02-10-2016  


Sevgili dostlar,Dünyanın hangi masum bölgesine bakarsının bakın, sömürgecilerin imzasını göreceksiniz.İŞİD ,EL KAİDE HİZBULLAH,BOKO HARAM,FTÖ  vb. sinek örgütler sadece sonuç, yüzümüzü birazda bunları üreten bataklığa çevirmekte fayda var.

Sömürgecilik ve Avrupa “16.yüzyılda insanlığın karşı karşıya bulunduğu ikilemlerin, mutlak, kuşatıcı ve çıkış yolu bırakmayan niteliklerini kavrayabilmek için bazı olayları anımsamak gerekir. 1492 yılında Hispanyola’da (bugünkü Haiti ve Santo-Domingo) yerlilerin sayısı yaklaşık 100.000 civarındaydı. Yüzyıl sonra ise, çiçek hastalığı ve saldırılardan da çok, Avrupa uygarlığının iğrençliğinden ve nefretten öle öle 200 yerli kalmıştı. Sömürgecilerse buraya heyet üzerine heyet gönderip onları tanımaya çalışıyorlardı. Bunlar gerçek insan mıydılar? Kaybolmuş İsrail kavminin çocukları olabilir miydi? Fil sırtında gelmiş Moğollar mı? Yoksa birkaç yüzyıl önce Prens Modoc’un getirdiği İskoçyalılar mı? Hep Pagan mıydılar, yoksa aziz Thomas tarafından vaftiz edilmiş ve sonra tekrar putperestliğe mi dönmüşlerdi? Onların şeytansı yaratıklar ya da hayvanlar değil, insan olduklarından bile emin değildiler[...] Las Casas’ın zorla çalıştırmayı ortadan kaldırmak için sarfettiği çabalar karşısında sömürgeciler, kızgınlıktan çok şaşkınlık duyuyorlardı: ‘Nasıl yani? Yük taşıyan hayvanları dahi kullanmamız yasaklanıyor mu?” Antropoloji tarihinin en önemli isimlerinden Claude Lévi-Strauss’un Hüzünlü Dönenceler adlı eserinden aldığımız bu bölüm bize, keşifler çağıyla birlikte başlayan sömürgecilik döneminin Avrupa’nın zihniyet tarihinde uzun yıllar sürecek olan bir anlayışın ip uçlarını vermektedir. Bu çağ, hem o güne kadar bilinen dünyanın sınırlarının genişlemesi açısından hem de insanın dünyadaki yerinin sorgulanması açısından merkezi bir önem taşır. Yeni kıtalar, yeni bitki örtülerinin, yeni hayvanların yanı sıra, yeni yaşayış biçimleri, yeni toplum türleri konusunda da soru işaretlerini ve cevaplarını beraberinde getirecektir.

Dostlar,gördüğünüz gibi sömürgecilerin zihniyet yüzyıllardır hiç değişmemiş.Sadece pratikte strateji değiştirmiştir.Bölgemizde kan ve gözyaşının niçin eksik olmadığını anladınız mı?

Şimdi şu soruları sormak lazım.

Sömürgeci,akrep gibi fıtratının gereğini yapıyor.Peki bunlara zemin hazırlayan ülke kaynaklarını halkı yerine sömürgecilerle paylaşan totaliter rejimlerin suçu yok mu?Ya bu sömürgecilerle işbirliği yapan onları davet eden işbirlikçilerin? Eğer bir yerde bataklı varsa sivrisineklerden şikayetçi olmaya hakkınız var mı? Kendi halkıyla kavgalı bir ülkenin başka düşman aramasına gerek var mı? Sömürgeci, kan emicilerden kurtulmanın tek çaresi ülke olarak kendi iç barışını korumaktan geçer,emperyalistlerin kaşıyacağı  taban bulacağı zeminler yaratmamaktan geçer.Kaynaklarına sahip çıkıp onları halkın refahı için eşit dağıtmaktan geçer.Hukukun üstünlüğünden geçer.Bunlar gerçekleşmediği müddetçe her dönem yeni bir iç düşmanla karşı karşıya kalırız.Dün sağ-sol ,bugün FETÖ/PDY -PKK, ya yarın..?   

SON SÖZ:Özgürlüğün bedeli sonsuz uyanıklıktır. Thomas Jefferson