İTAAT VE SORUMLULUĞUMUZ


 Mustafa ÇATLI    09-10-2016  


Günümüzde islami camiada esnetilen,anlamındansaptırılan,farklı anlamların yüklendiği kavramlardan biride itaat kavramıdır.itaatşeyhine,üstadın,liderine ve diğerlerine kayıtsız ve şartsız olarak teslim olma,her isteği ilahi bir buyruk gibi kabul edip yerine getirmek midir ?

İtaat etmenin sınırı ne olmalıdır ? kime itaat edilmelidir ? gibi sorulara bir Müslüman olarak temel kaynağımız olan kitabımız Kur’andan ve bize örnek olarak gönderilen peygamberimizin sünnetinden cevabını vermek zorundayız..

              İtaat kelimesi sözlüklerde:

a)Boyun eğme,uyma,dinleme,sözdinleme,alına emre göre hareket etme,saygı gösterme.

b)Allahın ve Elçisinin ortaya koyduğu emir ve yasaklara uyma

c)Dinen,ilmen ve yaş olarak,kendisinin üstün olanlara saygı duyma,onların meşru isteklerine uyma gibi

anlamlara gelir..

                Kur’an-ı Kerim’deki ilgili ayetler ve Peygamberimizin konu ile ilgili hadisleri göz önünde bulundurulduğunda terim anlamı olarak şöyle bir tanımlama yapılabilir ;

İtaat:Yüce Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda,peygamberinin sünnetine uygun ulul-emr(yönetici,anne-baba,öğretmen,liderv.b) kabul edilen kişilerin eşru isteklerine uyma,dinleme veya yerine getirme anlamına gelir.İtaat kelimesi Kur’an’da 28 ayette Etİ’Un(itaat ediniz) şeklinde emir kipi olarak geçer.

                    ’’Ey İman Edenler !  Allah’a kayıtsız şartsız itaat edin, O’nun buyruklarını size getiren ve buna göre Müslümanca nasıl yaşıyacağımızı gösteren bir örnek olarak,Peygamberede kayıtsız şartsız itaat edin;bir de Kur’an ve Sünnete aykırı hüküm vermedikleri sürece,sizin gibi mü’minlerden olan ve bu iki kaynak tarafından yetki sahibi kılınan kimselere yani Müslüman ve adil yöneticilere,islamalimlerine,ailebüyüklerine,birlikte yaşadığınız insanlardan sizden herhangi bir şey isteyenlere v.b’lerine itaat edin.Fakat onlara itaat, Allah’a ve Peygamber’e itaat gibi kayıtsız şartsız olmamalıdır;

Şayet böyle sizden birşeyleriteyen,size yaşantınızla ilgili emirler veren insanlarla herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz,onların sizden istediği hayat tarzı olan din ile sizin önceden bildiğiniz Din çelişiyorsa,eğer Allah’a ve Ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız o anlaşmazlık konusunu Allah’a ve Peygamber’e danışmalısınız.Yaniyöneteni-yönetileniyle,alimi-cahiliyle,kadını-erkeğiyle EY MÜ’MİNLER ! Hayat programınızla ilgili,sizi yöneten idarecilerle,size dininizi ğretenalimlerle,ailenizin bir ferdiyle veya diğer insanlarla herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz çözüm için Allah’ın kitabına ve peygamberinin sünnetine başvurmalısınız.işte bu, sizin için en hayırlı ve sonuç itibariyle en güzel bir davranış şeklidir ve bu konudaki tavrınız kimin Müslüman kimin münafık olduğunu ortaya koyacaktır.’’(NİSA 59)

                        Peygamber Efendimizin(a.s) hadislerinde de ‘’beşere,yaratılmışlara Allah’a isyan ve günah konularında itaat edilmez’’buyrularak itaatin ma’ruf’la (helal-meşru) sınırlı oldğubelirtilmiştir.yine Peygamberimiz insanlardan biat alırken ’’…ve ma’ruf’ta itaat edeceğinize…’’ şeklinde söz almıştır.

                        Bir seferinde peygamberimizin göndermiş olduğu askeri birliğin komutanı askerlerinin itaatini denemek amacıyla bir ateş yakmalarını ve o ateşe kendilerini atmalarını ister.Askerler emri kendi aralarında tartışır ve emre uymazlar.Medine’ye döndüklerinde durumu peygamberimize bildirirler.Peygamberimiz :’’şayet kendilerini ateşe atmış olsalardı kıyamete kadar o ateşten çıkamazlardı’’ buyurarak itaatin ancak ma’ruf’ta yani helal ve meşru konularda geçerli olduğunu belirtmiştir.

                     Sonuç olarak;itaat sorumluluğu şuursuzca yapılan kayıtsız ve şartsız bir teslimiyetle değil ancak Allah ve rasülünün çağrısının iyi bir şekilde anlaşılması ve gerçek manada kavranması ile yerine getirilebilir.