GAZETECİNİN HABERLE İMTİHANI..


 R. Ferhat VURAL    09-10-2016  


Acaba  Gazetecilik  mesleği kadar ele ayağa düşmüş başka meslek gurubu var mıdır? cidden  merak ediyorum.Merakımın  nedeni,bu işin bir standardının olmamasından.Yani diyelim ki biri çıkıp elinde bir Stetoskop( muayene aleti) ile ben doktorum dese,insanlar “bu doktor herhangi bir tıp fakültesini bitirmemiştir “diye akıllarından geçirmezler.Tıpkı bir hukukçunun Hukuk fakültesini bitirmeden “ben avukatım” demediği gibi.Gelin görün ki aynı şeyler bu meslek için geçerli değildir..

Kendini yetiştiren, hatta diplomalı cahilleri cebinden çıkaran, bu işi basın meslek ilkeleri çerçevesinde yapan arkadaşları tenzih ederim.

Büyüklerimiz anlatırdı, eskiden basın yayın okullarının sayısı fazla değilken,gazeteciler “usta çırak “ yöntemiyle çekirdekten yetişir ve  o basın biriminde üst sıralara gelirlermiş.Hatta işe gazete dağıtarak başlayanların sayısının hiçte az olmadığını söylerlerdi.

Günümüzde bu okulların sayısı fazla olmasına rağmen iş olanakları az olduğundan mezun olan öğrenciler başka alanlarda çalışmayı tercih etmektedir.Bunun önemli sebeplerinden biri; Medya patronlarının şirket bünyesindeki diğer şirketlerin işlerini rahatlıkla görmeleri için medyayı bir aracı/baskı unsuru olarak kullanmaları.Bu sebepten kalifiye eleman yerine kendilerine “tetikçilik”/iş takipçiliği yapacak elemanlar tercih etmektedirler.liyakat, ehliyete, donanıma bakılmamaktadır..Bunu sadece medya patronları değil,iktidarı elinde bulunduranların da isteğidir..Onlarında istediği medya tipi,eleştirmeyen,her yaptıklarını onaylayan tabiri caizse "suya sabuna dokunmayan" bir medya istemektedirler.Tüm iktidarların isteği bu olmuştur..

Merkezden yerele kadar bu böyledir. Ulusal yayıncılık yapan büyük medya kuruluşlarına bakın en büyük iştirakleri başka sektörlerdir.Çünkü günümüzde medya sektörü gelir getiren bir sektör değildir.İnsanlar gazete dergi okumuyor.Reklam gelirleriyle dönmesi de mümkün değildir..

Durum böyle olunca Halkın haber alma hakkı yerine, egemenlerin kitlelere vermek istediği mesaj ön plana çıkar. Haberleri 90 derece ters yüz edip öyle servis ederler.Ve halkın gerçek gündemi hiçbir zaman manşete çıkarmazlar.Buna itiraz eden gazetecilerde diğer gün kendilerini kapı önünde bulur.

Tabi yerelde bu durum daha da  içler acısıdır.Eline bir fotoğraf makinesi alan-ki bugün ona da gerek yok akıllı telefonlarda bu işi görüyor-gazeteciyim diyor.Bağlı olduğu cemiyetten bir de basın kartı aldı mı değme keyfine.Amaç burada mesleği öğrenip haber falan yapmak değil,bu etiketle gözünde büyüttüğü ekabir takımına karşı olan aşağılık kompleksini tatmin etmek..  

Ve bu kompleksli zat-ı muhteremler haber yapar ama ne haber.Ya sahibinin sesi yalakalık kokan bir haber veya beklentisi karşılanmadığı için kin ve nefret kokan belden aşağı iftira şantaj haberi..Meslek etiği yerlerde sürünmüş o kadar da önemli değil..!Bazıları da,halkın o kadar önemli sorunları olmasına rağmen  sanki fizanda yaşıyor,o sorunlarla ilgili tek satır  bile yazmaz/yazamazlar, hem fincancı katırlarını ürkütsen maazallah başına gelecekler ..!!! Ama ekabir takımına methiyeler dizmeyi ihmal etmezler.Hem bilge görünmek hem de tribünlere oynamanın daha tehlikesiz ve kolay  olduğunu bildiklerinden Amerika'ya İsrail'e verip veriştirirler,hele iktidarın hedefinde birileri varsa bu zatlar kraldan fazla  kralcı kesilip,eleştiriden ziyade hakaretvari  yazılar yazmadan duramazlar...

İşte dostlar basınımızın hali pür melali böyledir.Merkezden yerele durum aynı.Bu şartlar altında objektif habercilik yapıp ayakta kalabilmek mümkün değildir.En önemli nedeni de maddi ve manevi anlamda gazetesini destekleyecek duyarlı bir toplumun olmayışı .Olmayınca da ortaya şikayete konu gazete ve gazeteciler çıkıyor.Ve sonuç olarak herşey topluma göre dizayn oluyor.Toplum ne ise medyası da yöneticileri de seçilmiş ve atanmışları da aynıdır.

" Eğer bir ülkede kendi insanlarını kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur."