KUR’ANİYYUN : BİZE KUR’AN YETER DİYENLER


 Mustafa ÇATLI    04-12-2016  


Sömürgeciliğin keşif kolu olan Oryantalizmin(Şarkiyatçılık-Doğubilimcilik) İslam dünyasında gündeme getirdiği akımlardan-sorunlardan biri de Kur’aniyyun (Kurancılık=Bize kuran yeter) diye kendilerini isimlendiren düşünce akımıdır. Bu akıma göre Kur’anı açıklayan ve pratize edilmesini sağlayan peygamberimiz ve sünnetinin  dinde hiçbir önemi olmadığı gibi, İslam’ın temel kaynakları arasında da sünnete yer verilmez. Ayrıca yasama kaynağı olarak da kabul edilmez.

     Çağımızda Batı medeniyetinin büyüsü altında gözleri kamaşan adları Müslüman olan özür dileyici bazı modernistlerin tekrar ede geldikleri “Bize Kur’an yeter”, “Tüm Kur’an başka bir şey değil sadece Kur’an” savını İslam dünyasında sünneti devre dışı bırakarak Kur’an’ı  kendi keyfi muamelelerine göre yorumlamak isteyen ilk modernist akım  olan Kadıyanilik hareketinin temsilcileri olan Sir Ahmet Han ve Seyyid Emir Ali tarafından dile getirilmiştir. Kadiyanilikten etkilenen Mirza Bakır Mısır’da “Sünnetsiz İslam” sözü ile ortaya çıkar. İslam’dan çıkarak bir protestan olan Mirza Bakır İngiltere’ye yerleşerek orada görüşlerini savunur.

      Mirza Bakır’dan sonra yine Mısır’da Dr. M. Tevfik Sıdkı: “İslam Kur’an dan ibarettir.” Teorisini , yazılarını yayınladığı El-Menar dergisinde gündeme getirir. Sıdki ve Taraftarları kendilerini El-Kuraniyyun = Kur’an’cılar olarak tanımlarlar. Bunlara göre Hz. Muhammed (s.a.v)’in Sünnet olarak getirdiği uygulamalar “sadece o devirle sınırlı hazırlık dönemi şeriatıdır = Şeriatun vaktiyyetun temhidiyyetun.” Dolayısıyla o uygulamalar günümüz için hiçbir anlam ifade etmezler. Sıdki’nin daha sonradan Reşit Rıza’nın müdahaleleriyle görüşlerinin büyük bir kısmından vaz geçtiği ifade edilir.

       Ülkemizde de taban bulan bu görüşün izleyicileri olarak 19 Mucizesinin Mucidi olan Reşat Halife’nin tilmizi olan Edip Yüksel, Y. Nuri Öztürk ve Mealciler diye bilinen modernist kesimleri sayabiliriz. Sünnet karşıtlarının görüşlerine örnek olarak  E. Yüksel’in görüşlerini ele alabiliriz : Kur’an dan başka hangi hadise inanıyorsunuz?... Uyduruk hadislere ihtiyacımız yoktur çünkü Kur’an tam detaylıdır…  Tıpkı Yahudililer gibi Müslümanlarda bu uydurma dini kuralları hadis ve sünnet olarak adlandırdılar… Hadis Peygamber’in şahsi sözleridir ve biz onlara dalmamalıyız, onları başkalarına rivayet etmemeliyiz… E. Yüksel hadis kulliyati için : Hurafeler ve yalanlar külliyatı der. Yüksel tüm bu vb. iftiralarına Kur’an ayetlerini hiç ilgisi yokken bağlamından kopararak zorlama te’villerle delil olarak kullanır. Örneğin Lokman Suresinin 6. Ayetinde geçen ve “İslam’a uygun olmayan, Allah’a (c.c.) itaatten uzaklaştıran boş, amaçsız ve faydasız” anlamına gelen LEHVEL HADİS deyimini özel anlamından çıkararak hadise genellemede bulunarak : “Allah’ın yolundan saptırmak için boş hadislere değer verenler için acı bir azap vardır” diye yorumlar.

        Sünnet ve hadis hakkında şüpheler uyandırma girişimi oryantalistlerden Goldziher, Şubr Necer, F. Creymer ve İngiliz İslam ansiklopedisini hazırlayan müsteşriklerden bu güne devam etmekte Ülkemizde de izleyicileri tarafından sürdürülmektedir.

        Kur’an’ı açıklayan, gayelerini tafsil eden ve hükümlerini tamamlayan sünnet hakkında son söz olarak Peygamberimizin şu hadisini hatırlatırım: “Dikkat edin! Bana Kur’an ve onunla beraber bir misli verildi. Dikkat edin! Karnı tok kişinin koltuğuna oturup şöyle demesi yakındır: Size sadece Kur’an yeter. Onda helal bulduğunuzu helal sayın, haram olarak bulduğunuzu da haram kılın…”(Ebu Davud)

“Sizden birinizi koltuğuna yaslanmış olarak, kendisine emrettiğim veya nehyettiğim bir haber geldiğinde bunu bilmiyoruz, biz Kur’an da bulduğumuza tabi oluruz, derken bulmayayım. (E. Davud, Tirmizi, İ.Mace)