Bilgi ve imkanlar..


 R. Ferhat VURAL    04-12-2016  


Rahmetli Anne ve Babamın okuma yazması olmadığı gibi,Türkçe de bilmiyorlardı.Babam,askerlik anılarını anlatırken okuma yazma bilmediğinden dolayı yaşadığı sıkıntıları dile getirir aynısını yaşamamamız için mutlaka okumamızı söylerdi..

İnsanın hayatında iz bırakan olaylar ve anılar vardır.Bu olaylar USB'ye (uzun süreli bellek) kaydedildiğinde kolay kolay unutulmuyor.ilkokul,peşinden ortaokul ve liseye gitmek için her gün 10 km yürüyerek ne sıkıntılarla okuduğumuzu nasıl unutalım.!

Unutulmaz çünkü,Köyde yaşıyorduk ve çiftçilikle uğraşıyorduk.Elektrik yoktu gaz lambası vardı.8 kişi aynı odada yatıyorduk.İlkokulu bir önlük,koca bir yılı tek kalem ve bir defterle bitirdiğimi bugün gibi hatırlıyorum.Hele siyah önlüğün eskiyip nasıl beyazlaştığını unutmam mümkün değil..!

İlkokulu bitirdik diploma alacağız ama nüfusa kayıtlı değildik.Öğretmenimiz “Gidin nüfus cüzdanınızı getirin öyle diplomanızı vereyim” demişti.Rahmetli Babam beni ve arkadaşlarımı da alarak şehre götürmüştü.Önce arzuhalciden bir  dilekçe yazıp öyle nüfus müdürlüğüne gittik.Ve arzuhalcinin Babama dönüp “hacı emmi çocukları kaç yaşında yazalım” sorusuna Babam “kafana göre yaz,sakalı çıkmadan askere gitsinler sakal tıraşı askerde başlı başına bir sorun” dediğini de bugün gibi hatırlıyorum.12 yaşındaydık ve hala resmi kaydımız yoktu..!

Neyse,kimliklerimizi götürüp diplomamızı aldık.Rahmetli ağabeyim velim olarak beni Kahta lisesinde ortaokula yazdırdı.Benimle birlikte iki arkadaş daha yazıldı.Ahmet saray ve Ömer aslan..

 Birlikte köyden(Mülk köyü)Kahta’ya her gün sabah gidip akşam dönüyoruz.Şimdi ki gibi fazla vasıta da yoktu,tesadüfen bir traktör denk gelse ne ala yoksa tabana kuvvet.Yayan gidip gelmek sorun değildi asıl sorun parasızlık ve fakirlikti.Sıcacık fırında satılan bir pideyi alıp duyasıya yemeğe hasrettik..Bazen köyden bişeyler getirip şehirde satıp harçlık yaptıysak o gün bizim için bayramdı.Bir ekmek arasına halka tatlı koyduk mu gel keyfim  gel ..Dersler deseniz çoğu boş geçiyordu doğru dürüst öğretmen yoktu.Bazen sadece sınav yapmak için birkaç haftalığına ilkokul öğretmenleri gelir derse girer sınav yapardı o kadar.Tüm bu olumsuzluklara rağmen okuma hevesimizi hiçbir şey kıramıyordu.

Bunları niçin mi yazıyorum.Bugün kendi çocuklarımıza,yeni yetişen gençlere baktığımda imreniyorum.Yaşadığımız döneme göre her türlü imkan var, kitap kırtasiye malzemesi istemediğin kadar yeter ki okusunlar önlerine seriyoruz,bilgiye erişim çok kolay,okul burnumuzun dibinde olmasına rağmen servisle gidilip geliniyor.Bu kadar imkan olmasına rağmen okumuyorlar..En önemlisi okuma hevesleri yok.Yaptıkları en iyi şey bol bol test çözmek.-ki okullarda da tavsiye bu yönden ya- Neredeyse tüm çocukların elinde akıllı telefonlar ve o telefonlarda sosyal medya hesapları,sabahtan akşama telefon ellerinden düşmüyor..

Peki bilgi çağını yaşadığımız bu zaman da, okumayan bir nesille nereye gidebiliriz?Kitaptan bilgiden ilim ve irfandan uzaklaşan toplumların başına neler geldiğini her gün medya da izliyoruz.Bilgiyi ellerinde bulunduran devletlerinde dünyaya nasıl hükmettiklerini de.!

Başta aileler olmak üzere okul,STK ve toplumun tüm kesimleri hep birlikte kültürel bir seferberlik başlatılmalı.Evimize,arabamıza kısacası maddiyata yaptığımız yatırım kadar bilgiye, kültüre, kitaba yatırım yapmalıyız.Test çözen bir gençlik değil okuyan, araştıran,özgüvenini kazanmış,ayakları üzerinde duran,dogmalardan uzak bir gençlik..Bunlar olmasa ne olur diye merak edenlere,komşularımıza bakın yeterlidir..!

Genç  arkadaşlara; " Çalış genç arkadaşım çalış,namerde  muhtaç olmak ölmekten beterdir." Ord.Prof.Dr.Ali Fuat BAŞGİL