sevgi..


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    18-12-2016  


Sevgili Dostlar,Bu hafta sizlere Hayatı Soydan'a ait tutuğum bir anekdotu paylaşmak istiyorum...

-Ne de güzel olurdu, biz istesek de “yüreğimize” akın eden kötülükleri, söküp atabilseydi “kalbimiz” kendiliğinden… İnsan Evladı, Gönül Evladı olsaydı…

Kalbin Füsunu

Ya da

Yüreğin Büyüsü

“Çok yaşamak için zorlama kendini, annen ile babanın, sana denk gelen o malum aşkı yaşadıkları geceden itibaren kaç defa atacağı zaten belirlendi senin o güzel kalbinin” der, işi bilen hekimler.

Mühim bir organ, müthiş bir organizasyon, dakikada kaç defa atar, ne iş yapar, bütün bunları bırakalım ilgili bilim insanları düşünsün…

En nihayetinde bir “nesne” olan kalbin bir “sıfat” haline gelmesidir bizi ilgilendiren… Azıcık kurcalayınca mide de bir o kadar önemlidir esasen. O olmayınca da yerimiz yok bu alemde, lakin bir nesne olarak kalacak ilelebet… Cümle alemin mütemadiyen peşinde koştuğu...

Marx’ın yerden göğe hakkı vardı: “Toplumsal varoluş, insan bilincini belirler”.

Bu nedenle sanat girmiş devreye ki en zalim olanı bile “kalbi” var sansın… Yakıştıramıyor kimse kendine mahlukat olmayı mavi göğün altında, bir şekilde Eşref-i Mahlukat olma derdinde…

Bir araya gelseydi bütün hekimler, kırk yıl düşünselerdi, Nâzım Usta’nın

“sen şimdi saçımın akında

enfarktında yüreğimin

alnımın çizgilerindesin” dizelerini akıl edebilirler miydi Allah aşkına! Memleket’imiz için söylediği, uzak diyarlardan…

Sevgiyle kalın..