MECUSİLERİN DÖNÜŞÜ


 Mustafa ÇATLI    18-12-2016  


  Osmanlı devletinin yıkılışı ve Hilafetin kaldırılmasından sonra batılı zihniyet tarafından tarihin raflarına kaldırıldığı ve bir daha dönüşünün mümkün olmadığı iddia edilen dini yönetim-devlet anlayışı 1979 yılında bir halk devrimi ile İran’da yeniden ortaya çıktı. 2500 yıllık bir monarşinin sona ermesi , mustazaf diye tabir edilen, ezilen halk kesimlerinin doğrudan temsili, devrim sonrası yönetim kadrosunun takındığı mezhebi anlayışı öncelemeyen evrensel İslami tavır bütün dünya Müslümanlarını gönendirmiş, umutlandırmış, sempati ve desteğini kazandırmıştı.

   Ne doğu ne batı İlla İslam şiarını yükselten İmam Humeyni, yazdığı “şeytan ayetleri” adlı kitabıyla İslam’a hakaret eden Salman Ruşdi hakkında verdiği idam fetvası ve başına koyduğu ödül kararıyla beraber İslami hareketlere olan desteğinden dolayı Müslümanların devrime olan olumlu bakışlarını sürdürmeyi başarabilmişti.

    Ancak Humeyni sonrası gelişmeler ve yönetim anlayışı Müslümanların devrime olan bakışlarında olumsuz değişikliğe neden oldu. İslam devleti ulus devlete, İslam kimliği ise mezhebi (şii) kimliğe dönüşmüştü. Suriye savaşındaki rolü nedeniyle de İran bütün Müslümanların büsbütün nefretini kazandı. Esad ailesinin oluşturduğu bir avuç azınlık Nusayri rejiminin Suriye de gerçekleştirdiği zülüm ve insanlık dışı katliamlara, uygulamalara dur demek yerine sırf mezhebi ve stratejik gerekçelerle bilfiil savaş da yer alarak zalime olan desteğini sürdürmekte, katliamı bizzat kendisi başta olmak üzere Rusya, Lübnan Hizbul Esedi, Afgan şii hazaraları ve Irak Haşdi Şabileri gibi hiçbir kutsalı olmayan katiller sürüsüyle birlikte gerçekleştirmektedir. Bu gün gerçekten Suriye de bir insanlık dramı, ayıbı yaşanmakta, Şiilerce ırza geçmeler, çocuk-kadın sivil ölümleri, toplu infazlar gibi tarifi imkansız savaş  suçları ve insanlık suçları işlenmektedir. Üstelik işledikleri cinayetleri sosyal medyaya servis etmekten çekinmemektedirler. Örneğin Hamaney Haşdi  Şabi katiller sürüsü komutanlarından olan insanları döner bıçağı ile doğrayan ve yakarak işkence ile öldüren Ebu Azrail lakaplı acımasız katile katliamlardan dolayı (sırf sünnileri öldürdüğü için)  başarı madalyası ile ödüllendirebilmektedir…

          Birleşmiş milletler, Nato, İnsan hakları v.b. diğer uluslararası kuruluşlara gelince her zaman olduğu gibi yine güçlüden yana tavır alarak bir kez daha Suriye-Halepsavaşında sınıfta kaldılar. Adi Müslüman olan ülkelere gelince onları anmaya bile gerek yok …!

                                    Rabbenâ fensurnâ ala kavmîz zalimin… ÂMiN