SOSYAL MEDYA..


 R. Ferhat VURAL    18-12-2016  


Her ne kadar adına sosyal medya  deniliyorsa da aslında asosyal medya denilse daha gerçekçi olur.Çünkü akıllı telefonlarla birlikte her birimizin bu sanal dünya da “nur topu “ gibi sanal arkadaşlarımız oldu.

  Adı üzerinde sanal, gerçekte yeri olmayan, gerçekte var olmayan, ancak zihinde tasarlanan.yani hayal,yani gerçekçi olmayan bir arkadaşlık dünyası. Bu sahte arkadaş dünyası bizi en başından okumaktan alıkoyuyor,konuşma ve muhabbetten alıkoyuyor,fiili ve fiziki dostluktan alıkoyuyor.sadece bununla da sınırlı kalmıyor,sahte dostlar edindiğimiz gibi sahte düşmanlar da kazanıyoruz.Karşımızda sahte kahramanlar mı istersiniz,erkek olduğu halde bayan sahte ismiyle hesap açanlarımı istersin,veya tam tersi.Ne ararsan var.Kedi cesaretine sahip olamayan bu sanal alemde aslan kesilir..Hayatında iyilik adına hiçbir şey yapmayan bu sahte alemde “evliya” suretinde vaazı nasihatte bulunur.. Hayatında kıblenin ne tarafta olduğunu bilmeyen sabah namazının faziletinden dem vurur..nasıl olsa dilin kemiği yok,klavyenin yazmam diye derdi olmadığı gibi..Kopyala yapıştır filozof desinler. Bununla birlikte paylaştığımız bir iletinin beğeni sayısınca üzülüyor veya seviniyoruz..

Sadece bu kadar da değil.Memleket adına hiç bir şey üretmemiş, toplumsal barışa kardeşliğe hiç bir katkı sunmamış bedel ödememiş,fikir fukarası bazı zavallıların da nasıl "millet memleket sevdalısı" olduğunu görürsünüz.Bu tembel,cahil,okumaktan aciz menfaatperest insanlar işi gücü sosyal medya denilen bu sahte alemde bağırıp çağırmak,en iyi bildikleri şey küfür ve hakaret etmek..Dağarcıklarında başka bişey yoktur..Bilmeyen de her yıl bu memlekette NOBEL ödülü kazandırıyorlar sanırsınız..  

Aslında bu çağa sahtelikler çağı denilmesi daha uygun olur diye düşünüyorum.

Neden  sahtelikler çağı derseniz,yediğimiz sahte,içtiğimiz sahte sevgi ve nefretimiz sahte..tüm sahtelikler üstü üstte bindiğinde sağlam bişey çıkmaz herhalde..Sahte çünkü,vicdanımızda mahkum ettiğimiz birisini sevmediğimiz halde,onunla olan menfaat ilişkilerine binaen seviyormuş gibi davranıyoruz,saygı da sevgi de kusur etmiyoruz. Bu sahtelik her yerde.Ticaretten siyasette,komşuluktan bireysel arkadaşlığa kadar sirayet etmediği alan kalmamıştır..

Mesela,Cuma günleri camiler daha bir kalabalık olur.İnsanların yüzlerine şöyle bir bakın,hiç birisinin yanındakine –ki müminler kardeştir-sevgiyle baktığını göremezsiniz.Namazdan sonra selam verilirken içtenlikle yanındakine “Allahın selamı senin üzerine olsun” dediğinden şüpheliyim.

Kendi kendime sormadan edemiyorum,acaba zamanı çağlara ayıran bazı toplumbilimciler mezarlarında kalksa bu çağa ne ad verirlerdi.?Mesela Auguste Comte'nin  “teolojik,metafizik,pozitif çağ veya diğer filozofların modern,post modern çağ ya da aşırılıklar çağı dedikleri şimdi ki yaşadığımız çağa ne isim verirlerdi ?

Kısacası bu post modern çağın yansımaları sadece bizde mi böyle yoksa dünyanın her tarafında mı doğrusu merak ediyorum.Ancak,şundan eminim ki bu çağ samimiyeti bitirmiştir..İşin enteresan tarafı herkes bu sahtelikten şikayetçi olduğu halde bu şikayetlerin hala devam ettiğidir.Hep …mış gibi yapıyoruz..seviyormuş,üzülüyormuş,yapıyormuş,gibi davranıyoruz.Bakalım bu sanal ve sahte dünya da maskelerimizle nereye kadar gideceğiz hep birlikte yaşayıp göreceğiz..