küçüğüm,daha çok küçüğüm..
Nimet MUTLU 18-12-2016
Çocuksuz ev meyvesiz ağaca benzer demiş atalarımız, ne de güzel demişler... ilk adımı, ilk anne diye seslenişinin sevincini yaşarken bir de baktık ki karşımızda bize karşı çıkan, bizi dinlemeyen söz geçiremediğimiz bir genç... ''Bizim zamanımız böyle değildi hocam, ailemizden korkar adım atamazdık '' diyen velilerin olduğu bir zamandayız ve ne yazık ki ergenliğin 8 yaşına düştüğü bir dönem içine girmiş bulunmaktayız. Tam da bu noktada son zamanlarda en sık görülen problemlere değinmek istiyorum biraz Öğrencilerin içinde bulundukları ergenlik döneminden dolayı çoğu zaman bilinçsizce yaptıkları yanlışlar hem öğrencilerimizi hem de velilerimizi psikolojik olarak zor bir durum içerisine sokmakta. Ergenlik dönemi çocukluktan yetişkinliğe geçiş aynı zamanda bir bocalama dönemidir. Öğrenci bir kimlik arayışı içerisindedir ve genel olarak doğru kararlar veremeyeceği bir dönem içerisindedir. Bu nedenle de yanlış arkadaşlıklar ve olumsuz davranışların çoğu bu dönemde tavan yapar. Ergenlik risklerin olduğu bir dönemdir bu bağlamda kene benzetmesini yapmak hiç de yanlış olmayacaktır. Gözle görülmeyecek kadar küçük ancak ısırdığı yerde çok ciddi sağlık problemlerine sebep olabilecek küçük ama etkili bir hayvandır kene. Yanlış arkadaşlıklar da tıpkı kene benzetmesinde olduğu gibidir. Arkadaşı uzatır bi sigara al bi kereden bir şey olmaz der. Hadi dersten kaçalım der ve çocuk hayır diyemediğinden belki çeker gider. Erkek arkadaşı yakınlık gösterir, ailede sevgi görmeyen kız o erkeğe kendini kaptırır ve olumsuz davranışlar içerisinde bulur kendisini... Bu örnekler çoğaltılabilir peki bizler aile olarak çocuklarımızın arkadaşlarını ne kadar tanıyoruz? Genellikle merak, arkadaşları içerisinde dikkat çekme , takdir görme, hayır diyememe, ilgisiz aile çocukları bu tarz olumsuz durumlara maruz kalmakta...
Peki çocuklarımızı bu sorunlardan koruyabilmek adına neler yapabiliriz:
-Öncelikle okul ile irtibatı kesmeyelim mutlaka çocuğumuzun ders durumları ve davranışlarını öğrenelim. Emin olun ki duyarlı velilerin çocuklarına öğretmenler de daha duyarlı yaklaşıyor.
-Koşulsuz sevgimizi esirgemeyelim.
-Ailenin tahttan indirilip arkadaşların ön plana çıktığı bu dönemde çocuklarımız bizden uzaklaşıyor gibi görünebilir önemli olan çocuğumuzla kuracağımız güvenli ve etkileşimli bir iletişimdir.
-Onun çocuğu şöyle de sen neden böylesin tarzında kıyaslamalar çocuğumuzun özgüvenini yok eder.
-İyi bir dinleyici olalım göz teması kurarak.
-Aşağılayıcı, iğneleyici konuşmalar ve en çok yapılan yanlışlardan olan kıyaslamalar çocuğun özgüvenini zedeler ve sorunlarını bize anlatmayıp arkadaşlarına yönelmesine sebep olur.
-İlgileri ve yetenekleri yönünde sportif ve kültürel faaliyetlere yönlendirelim
En önemlisi de çocuğumuzu olduğu gibi kabul edelim. Büyümüş görünümlerine bakmayalım daha çok küçükler onlar ve hayat kötü. Hayat yanlış yaparak öğrenilir. Hepimizin yaparak doğruyu öğrendiği gibi. Unutmayınız ki bizim çocuğumuz tektir, biriciktir, bize özeldir. Nasıl ki bizler herkesten farklıysak çocuklarımızın da farklı olduğunu unutmayalım.Bu haftaki yazımı Bill Ayers'in şu sözüyle sonlandırmak isterim;
'' Çocuklarınız onları oldukları insan olarak sevmenizi istiyor sürekli onlardan başkaları gibi davranmasını istemenizi değil. ''