HIZIR VE HIZIR ORUCU-1


 Ali BÜYÜKŞAHİN    04-02-2017  


      Hızır, Arapça’ da ‘’Hadra,’’ ‘’Hazr,’’ ‘’Hıdr’’ olarak geçer. Hızır sözcüğü yeşillik anlamındadır. Türkçe’ de Hızır ve Hıdır şeklinde kullanılır. Söylenceye göre Hızır, Hz. İbrahim’in dedesinin amcası oğlu ve Zülkarneyn’in teyzesi oğludur. Hızır’ın asıl adı Belya  İbn-i Melkan’dır. Melkan, Nemrut’un meliklerindendir ve annesi Elha’dır.

        Hızır’ın künyesi Ebul Abbas’tır. Evlenip Abbas adında bir oğlunun olduğu söylenmektedir. Hızır’ın dünyaya ne zaman geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Kaynaklara göre  O’nun birçok peygamberle arkadaşlık ettiği ve saygın insanlarla konuştuğu, görüştüğü bilinmektedir. Hızır, Kur-an’da isim olarak geçmez.Fakat zamir olarak geçer ve Kur-an’daki ismi ‘’kullardan bir kul’’dur. Hızır, Tevrat ve İncil’de de kul olarak geçer. İncil’deki ismi ‘’İlya’’ dır. Hızır’ın Kur-an’da, Kehf süresinin 60-82 ayetlerinde Hz. Musa ile arkadaşlığı anlatılır. Hz. Musa’ya ilmi öğretmiştir. O bakımdan yol göstericidir ve mürşittir. Tasavvufta; Hz. Hızır, mürşit olarak Hakikati temsil eder, Hz Musa ise Şeriatı temsil eder.

        Hz. Musa,Hızır’ı aramaya gider ve görüşmek ister. İşte Kur-an’ın, Kehf süresi, 65. Ayeti bundan ötürü şöyle der: ‘’Derken kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona tarafımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan (gaybe ilişkin) bir ilim öğretmiştik.’’ Burada konu edilen ilim, İlm-i Ledün’dur.

Hz. Hızır’ın üç vasfı vardır:

1)      Kulluk sıfatı

2)      Allah’tan gelen bir rahmet

3)      İlm-i Ledün (Allah vergisi)

Hızır, her dili bilen, dara ve sıkıntıya düşen bütün insanlara yardımcı olan ve ölümsüzlük suyu (Abı Hayat) içerek dünyanın sonuna kadar yaşamasına inanılan büyük bir erendir, evliyadır ve nebidir. Hz. Hızır ve Hz. İlyas’ın bir araya geldiği tarih 6 Mayıs günüdür. Bu günün adı Hıdırellez günü olarak kabul edilmiştir. Yeşilliğin ve suyun bollaştığı,toprağın ısınarak verime hazır olduğu bir zamandır. Hıdırellez hoşgörünün, sevginin, saygının, bereketin, barışın ve yardımlaşmanın sembolüdür.

         Hıdırellez günü, Mezopotamya’daki toplumlarca bayram günü olarak algılanır. Hatta Alev-i Bektaşiler de bu günü lokma yaparak kutlarlar. Ayrıca Cem ibadeti yapılarak semah dönerler. İnanca göre Hz. Hızır karada, Hz. İlyas denizde dara düşen insanlara yardımcı olurlar. ‘’Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez.’’ derler. Bundan ötürü kim dara düşerse ‘’yetiş ya Boza atlı Hızır!’’ der. Anadolu’da, Mezopotamya’da Hızır’ın bir adı da ‘’Boz Atlı Hızır’’dır. Eskiden Türkler, ‘’Gök Sakallı koca’’ derlermiş.

         İnanca göre Hızır, Allah tarafından insanlara yardımcı olması için görevlendirilmiştir:

En önemli görevleri şunlardır:

1)      Haksızlığa karşı savaşmak

2)      Nemrut’a karşı savaşmak

3)      Dinsize karşı savaşmak

4)      Zulme karşı savaşmak

5)      Cehalete karşı savaşmak

6)      Dara ve sıkıntıya düşenlere yardımcı olmak

7)      İnsanlara aydınlık yolu göstermek

8)      İnsanların sabırlı ve hoşgörülü olmasını sağlamak

9)      İnsanların birbirine yardım eli uzatmasını sağlamak

10)   İnsanların barış ve sevgi içinde yaşamasını sağlamak

Hz. Hızır’ın Hz. Musa ve Hz. Yuşa ile arkadaşlığı:

       Bu kutsal arkadaşlık Kur-an’ın Kehf suresinin 60-82 Ayetlerinde anlatılmaktadır. Hz. Musa ve arkadaşı Hz. Yuşa, Mecma-ül Bahreyn de( iki denizin birleştiği yer) de Hz. Hızır’la buluşurlar. Hz. Hızır’ın söylediklerine uymak koşuluyla arkadaşlık yapılır. Kur-an’da anlatıldığı gibi; Gemi, Çocuk ve Duvar olaylarında Hz. Hızır’ın öğütleri ve söyledikleri kabul edilir. Arkadaşlık ve yolculuk sırasında Hz. Hızır, ilim öğretir ve mürşit olarak görevini yapar.  Hz. Muhammed, bu konuda şöyle demiştir: ‘’Allah Musa’ya rahmet etsin. Keşke Hızır ile beraberliğe (biraz daha) sabretseydi de (Allah tarafından) maceraları bize hikaye olunsaydı, bunu ne kadar isterdim. Ayrıca,  Hz. Muhammed ‘’Hz. Musa kuru bir yerde otursa bile yeşillik olur’’ demiştir.

Alevi-Bektaşilerde Hızır İnancı:

        Alevi-Bektaşilikte Hızır inancı çok önemli bir yer tutmaktadır. İnanca göre Hızır, insanlara dara düşmesinde, sıkıntı çekmesinde, hasta olmasında, barışa ve sevgiye gereksinim duyulduğunda yardımcı olur.

        Hızır, Aleviler tarafından çok sevgi-saygı duyularak  kutsanır. O’nun insana yakın olduğu ve her zaman yardımcı olacağına inanılır. O Hz. Ali ile özdeşleştirilir. Pir sultan Abdal’ın dediği gibi:

        ‘’Bin bir adı var bir adı Hızır

          Nerede çağırsan orada hazır

          Ali Padişahtır Muhammed vezir

          Bu fermanı yazan Ali değil mi?’’

Alevi inancına göre Hz. Ali, tarihte değişik isimlerle görünmüştür ve hatta Hıristiyanlara seslenerek ‘’Ben İncil’de adına ‘’İlya’’ denilen kişiyim’’ demiştir. Burada anlatılmak istenen İncil’deki İlya’nın (Eli) Hızır olduğu ve bu bağlamda Hz. Ali  de Hızır’la aynı kişi olduğunu söylemek istemiştir.

         Hızır, Bektaşilikte on iki posttan (on iki makam) birisi olan mihmandar postu (misafir postu) temsil eder. DEVAMI GELECEK HAFTA