ÇAĞDAŞ İSLAMİ HAREKETLERİN ORTAK DÜŞÜNCELERİ -4


 Mustafa ÇATLI    04-02-2017  


1-      İslamcıların kendilerini teknik, medeniyet ve siyasi kurumlar açısından Avrupa’dan geri ve yetersiz; Dini , kültürel, sosyal ve ahlaki bakımdan ise kendine yeter bir durumda kabul ettikleri görülür:

İslam dünyasının geriliğinin nedeni kesinlikle İslam dini değildir. Onu yanlış anlayan ve yanlış değerlendiren Müslümanlardır. Dolayısıyla İslam’ın  sahip olduğu değerleri yeniden ortaya çıkarmak ve halka benimsetmek Müslümanları ilerletecek ve kalkındıracaktır. İlim ve tekniğin zaten vatanı da yoktur. Bu yüzden Avrupa’nın ilim ve tekniğini alıp sosyal hayatta kendi değerlerimizi muhafaza ederek bir birleşim meydana getirebilirsek bu İslam’ın ve Müslümanların yararına olur. Bu düşüncede eklektik bir yaklaşımın benimsendiği açıkça görülmektedir.

2-      Politikacılar, siyasi kurumlar ve ulema sınıfı kendi iktidarlarını sürdürmek için mevcut yapıyı devam ettirmekten yanadırlar. Halbuki ortada İslam’a aykırı bir yönetim tarzı vardır:

Padişahlık, istibdat, şahlık, beylik, tek adam ve tek parti yönetimi gibi otoriter rejimler … gibi.         Yapılması zorunlu olan ıslahat, Siyasi merkezin eliyle yapılacağından önce siyasi kurumların ve   siyaset adamlarının pozisyon ve fonksiyonları İslami ilkelere göre belirlenmelidir. Bu noktada hemen hemen bütün İslami hareketlerin meşruti (anayasal) bir siyasi-idari yapıyı tercih ettikleri görülür. Padişahın-yöneticinin yetkileri sınırlandırılacak , sorumsuzluğu kalkacak, anayasalarla tebaanın hakları teminat altına alınacak, temsile dayalı meclisler olacak, milli hakimiyet ve halkın denetimi kabul edilecek, hürriyet, eşitlik, hak ve adalet sağlanacaktır. Bunların hepsi zaten İslam’ın emridir veya İslam’a uygun gelebilecek çözümlerdir. Böylece hem İslam’a uygun davranılmış olacak hem de batılı siyasi değerler alınabilecektir.

3-      İslam’ın İlkeleri muhtelif kültürlerin etkisi, zaman aşımı ve eğitim tarzı yüzünden aslından uzaklaşmaya yüz tutan bidat ve hurafelerle karışan bir mahiyete bürünmüştür. Kuran ve sünneti esas alarak İslam’ın temel ilkeleri saf şekilleriyle ortaya konulmalı Müslümanların pasif olan ahlak anlayışlarını değiştirmeli, Kuran ve sünnet dışındaki kültür birimlerini ve geçmiş ulemanın sözlerini  değişmez birer doğma olarak değil, bir zenginlik olarak ele almalı, bütün bunları gerçekleştire bilmek için yeni bir eğitim anlayışı geliştirilmelidir.  Taklidi ön plana alan mevcut eğitim sistemi ve skolastik bir yapı arz eden eğitim kurumlarıyla kalkınma ve ilerleme sağlanamaz .

4-Gerek İslam ülkelerini istila ve işgal eden yabancı güçlere gerekse onlarla işbirliğine girenlere karşı mücadele vere bilmek  için cihat ruhunu yeniden canlandırmak gerekir.  Bu anlamda cihadın manevi ve ahlaki yönleri de ihmal edilmemelidir…