***UYKUSUZ HER GECEEEEEEE...


 Prof.Dr.Nüket GÜZ    19-02-2017  


Bir yazı okudum; diyor ki:

“GECE UYUMAYAN İNSANLARIN

GÜNDÜZE SIĞMAYAN ACILARI VARDIR...”

Benimkine acı denmez; bir tür delilik belki...

Tâ’be-sabah kitap okuyorum; müzik dinliyorum,

deli dana gibi dolaşıyorum katlar arasında.

Demin bir ara, yabancı ünlü TV’leri

bir iki de buraların ünsüz kanallarını seyrettim;

etmez olaydım...

Haberler, programlar, katılanlar sanki tek elden yönetiliyorlar.

Cehâlet, gaddarlık, suçlamalar, küfürler gırla gidiyor.

Deliler çağına girdik resmen.

Batıdan doğuya, kuzeyden güneye; her ülkede...

Uygar muygar hikâye!...

Özellikle batı dediğimiz o müreffeh ülkelerde,

Irkçılık hortladı; yobazlık hortladı; cinnet hortladı...

Avrupa, Amerika resmen delirmiş vaziyette...

Her saniye kadınlar, çocuklar, yoksullar ölüyor, öldürülüyor.

Dünya hızla yokediliyor...

Bunca “acı” hangi gündüze sığar ki?

Hem de,

Bunca acıyı yaratanlar mışıl mışıl uyurken,

o acıları çekenler nasıl rahat uyurlar ki?...

“DELİLİK ÇAĞI” olacak bu çağın adı...

Ben karamsar biri değilim; NETEKİM,

“Kuyu” Köpek için gösterilen insâni çabalar içimde

asla sönmeyen umut ışığını harladı, alevlendirdi.

Bir masalla noktalayalım ve uykusuzluğa varalım...

Hikâye bu ya;

Zengin Amerikalının bazı psikolojik sorunları vardır.

Çok ünlü bir Psikiyatr’ı tavsiye ederler.

Sayıları hızla artan lüks, pahalı özel Asabiye Hastanesi Başhekimidir Dr...

Zengin adam, ailesiyle birlikte gelir Hastaneye.

Beş yıldızlı otelden daha konforludur...

Geniş, tek odalar deniz tarafına; daha dar olanları ormana bakmaktadır...

Zengin iş adamı kendisini karşılayan Doktora sorar:

-“Bir kişinin, normal değil de akıl hastası olduğuna

ve hastanenize kabulüne nasıl karar veriyorsunuz?...”

-“Özel bir test’ten geçiriyoruz Efendim...”

-“Nasıl bir testmiş o?...”

Doktor banyo benzeri geniş bir odanın kapısını açar.

Odanın tam ortasında tepeleme suyla dolu bir küvet vardır.

-“Hasta adayını bu odaya sokuyoruz.

Sonra ona üç şey veriyoruz; bir çay kaşığı, bir fincan ve bir de kova...”

-“Eeee?...”

-“Sonra, bu küvetteki suyu verdiklerimizden birisiyle boşaltmasını istiyoruz...”

-“Çok basitmiş... Tabii çoğu kovayı seçiyordur; hemen...”

-“Pek değil...”

-“Nasıl yâni? Normal biri kaşık ya da fincan yerine kovayı seçer,

böylece çabucak boşaltır küveti...”

-“Hayır Efendim; normal bir insan küvetin tıpasını çeker... “

-“Hı?..”

-“Odanızı hangi taraftan istersiniz; deniz mi orman mı?...”

Böyle diyor Dostlar Sedat Örsel hoca; size iyi geceler.

Yine uykusuz kaldık,

Vesselâm...