ÜMMET ŞUURUNDAN UZAKLAŞMANIN BİR SONUCU OLARAK BÖLÜCÜLÜK


 Mustafa ÇATLI    19-02-2017  


     İslam dünyasının günümüzdeki en önemli sorunlarından biride siyasi ve dini bölücülüktür. Müslümanlar arasındaki her türlü meşrep, mezhep, İtikadi ve siyasi ayrışmaların ana nedenlerinden bir diğeri de  ortak bir ümmet bilinci ve hedef birliği oluşturamamaktır. 

    “Siz, insanlığın kurtuluş ve mutluluğu için yeryüzü sahnesine çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; Hayata doğrudan müdahale eden toplumsal bir güç olarak insanlara adaleti, doğruluğu, iyiliği emreder ve yaygınlaştırırken; Zulme, haksızlığa, isyankarlığa, günaha, kötülüklere engel olursunuz. Çünkü siz, Allaha ve onun gönderdiği  bütün kitaplara ve peygamberlere gerektiği gibi inanırsınız. Eğer Kitap Ehli olarak bilinen Yahudi ve Hristiyanlar da sizin inandığınız gibi inanmış olsalardı, elbette bu, kendileri için hayırlı olacaktır. Gerçi içlerinde inanlarda yok değil, fakat pek çokları Allaha baş kaldırarak doğru yoldan çıkmış olan fâsıklardır.” (ÂL-İ İMRÂN- 110)

    Ayette Yüce Allah Müslümanları en hayırlı ümmet olarak nitelendirmekte ve hayırlı ümmet olmanın özelliklerini açıklamaktadır. Ümmet kavramına sözlüklerde  şu anlamlar verilmektedir: 1- Topluluk, cemaat, millet ve nesil. “Sizden insanları hayırlı şeyler yapmaya çağıran, iyiliği emreden, kötülükleri engelleyen bir ümmet olsun.” (Kuran 3/104) 2- Din ve inanç birliği temelinde bir araya gelen ve aynı Peygambere bağlanan insanlar topluluğu, bir din üzerinde birleşen millet. “ Şüphesiz bu insanlar bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Bende sizin rabbinizim…” (Kuran 23/52) 3- İnsanlığa önder olan Peygamber. “ İbrahim, Allah’ı birleyerek ona boyun eğip ona ibadet eden bir ümmet idi…” (Kuran 16/120) 4- Zaman, süre. “ Ant olsun ki onların (inkar edenlerin) azabını belirli bir ümmete kadar ertelesek, o azabın gelmesini engelleyen nedir? Derler. Bilin ki onlara azap geldiği gün artık geri çevrilmez, alaya aldıkları şey onları mahvedecektir.” (Kuran 11/8) (MEB, DİNİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ)

    Ümmet kavramının kendisinden türetildiği Ümm kelimesi anne anlamına gelmektedir. Bu anlamda aynı inanç birliğine sahip olan Müslümanlar Kuranda kardeşler olarak tanımlanmaktadır: Şüphesiz Müminler ancak kardeştirler. Tek bir din tek bir ümmet iken müminler dinleri konusunda ihtilafa düşmüş, Peygamberlere muhalefet etmiş ve Allaha ortak koşarak tevhit ilkesinden uzaklaşmışlardır. “Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar (dinlerinde bölünmeler yaptılar) hepsi bize döneceklerdir.” (Enbiya, 93)

“Ama gel gör ki bu Peygamberlerin izinden gittiğini iddia edenler, zamanla tevhidin özünden ayrıldılar ve korkunç bir taassubun pençesine düşerek, aralarındaki bu birliği parçalayıp, Yahudilik, Hristiyanlık gibi ayrı isimler altında birbirlerine düşman guruplara ayrıldılar! Öyle ki, her grup kendi kültürü, örf ve adetleri, hurafeleri ve doğmalarıyla yoğurup şekillendirdiği öğretinin mutlak hakikat olduğunu iddia ederek kendi elindeki dini ile övünür hale geldi.” (MÛMİNÛN 53)

“Ki onlar Kuranı parça parça kıldılar” (Bir kısmını kabul bir kısmını da reddederek).  (HİCR 91)

      Dini bölücülüğe atıfta bulunan söz konusu ettiğimiz ayetler ilginçtir ümmet kavramından sonra bölücülüğe  vurgu yapmaktadır. Ümmet ilkesine rağmen zaman zaman insanlar arasındaki bu inanç birliği bozulmuş; değişik dinler, inançlar, kitaplar türetilmiş, her gurup kendi benimsediği inancı en doğru inanç, tuttuğu yolu en doğru yol kabul edip kendisinin Fırka-i Naciye yani kazanan, kurtulan gurup olduğunu, diğerlerinin ise  kaybettiğini, delalette olduğunu düşünmüştür.

Dinlerini bölüp parçalayanlar kimlerdir?

A-Yahudi ve Hristiyanlardır: Kendilerine gönderilen peygamberlerin çağrılarını terk etmiş inanç birliğini bozarak bir çok mezhep ve gruba ayrılmışlardır.

B-Kureyş Putperestleridir: (Bazı müfessirlere göre) Zira onlarda  Ataları olan Hz. İbrahim’in tevhit inancını terk etmişlerdir.

C- Müslümanlardır: Kendilerinden önceki ümmetlerin yaşamış olduğu bölücülük tehlikesine karşı bir uyarıdır. İşine geleni kabul, işine gelmeyeni terk etme tavrına karşı bir tehdittir.

       Şüphesiz söz konusu ettiğimiz bölücülük siyasi ve dini olanıdır. Fıkhi alandaki mezhep ayrılıkları değildir.  Fıkhi alandaki görüş ayrılıkları bir zenginlik ve alternatif çözümler oluşturduğundan rahmet iken siyasi ve dini alandaki ayrılıklar ümmeti parçalayan birer bölücülük olup zahmettir.