VAHİY VE AKIL DENGESİ AÇISINDAN SÜNNET


 Mustafa ÇATLI    26-02-2017  


  Dinimizin temel kaynaklarından olan sünnet hakkında yapılan değerli çalışmalardan biride M. Erdoğan’ın  M.Ü.İ.F. Vakfı yayınlarından çıkan vahiy ve akıl dengesi açısından sünnet adlı çalışmasıdır. Sünnetin doğru olarak anlaşıla bilmesi için aşağıdaki dengelere dikkat edilmesi gerekmektedir:

a)      Vahiy- Akıl Dengesi  (İlahilik-Beşerilik)

b)      Küllilik-Cüzilik (Bütün-Parça) Dengesi

c)       Amaç ve Araç Dengesi

d)      Lafız ve Ruh Dengesi (Şekil-Mana)

e)      Evrensellik ve Yerellik Dengesi

f)       İdeal ve Gerçek Dengesi

g)      Toplum ve Birey Dengesi

h)      Dünya ve Ahiret Dengesi

  Resulullah (s.a.v.) esaslarını Kurandan alan İslam şeriatında Yukarıda geçen dengeleri kurmuş ve bütün bunların sonucunda da dengeli bir toplum “Vasat bir Ümmet” oluşturmayı başarmıştır. Peygamberimizin (s.a.v.) tuttuğu yoldan, açtığı çığırdan devam eden ve onun izinden sapmayan izleyicileri olan halefleri kısa zamanda köklü bir medeniyet oluşturmayı başarabilmişler, zaman ve mekanlarına uygun düşecek dini yorumlarla İslam Medeniyetinin kalıcılığını ve başarısını pekiştirmişlerdir. Böylece Müslümanlar kendi öz kurumlarını tamamlayarak tarih sahnesine özne olarak yerleşmeyi başarabilmişlerdir. Ne zamanki bu sünnet anlayışından vazgeçilmişse o zaman durağan süreç başlamış ve İslam’dan sapmalar ortaya çıkmıştır. Bu sapmanın nedenlerini şu maddelerin altında özetleyebiliriz:

1-      Yukarda geçen dengelerin kurulamaması

2-      Zaman ve mekanla sınırla olan uygulamaların idealleştirilmesi

3-      İslami yorumlarda evrenselliğin yerini ulusalcılığa bırakması

4-      Ulaşılan medeniyet seviyesinin beşer seviyesinin en son kemal mertebesi olarak kabul edilmesi

5-      Zamanla içtihadın kurumsallaştırılamaması ve ferdi olarak devam etmesi

6-      Taassuba saplanılması ve mezheplerin bir yorum olduğu gerçeğinden uzaklaşılması ve onların zamanla İslam’la özdeş hale getirilmesi

7-      Aklın hakim kılınması düşüncesine tepki olarak tamamen aklın dışlanması

8-      İslam’ın  sosyal bir olgu olarak  bulduğu ve kabullendiği kurumlara, İslam’ın kendi kurumları gibi bakılması

9-      Fiili durumun ve kurulu siyasi-sosyal düzenin meşrulaştırılması temayülü

10-   Cihad ruhunun zayıflaması

11-   Dış dünyaya gözlerin kapanması ve günümüz Müslümanlarının çoğu kez  tarihte yaşıyor gibi davranması.

  Bu gün muhtaç olunan şey kitap ve sünnetin ışığını günümüze taşıyacak, ufkumuzu açacak, yolumuzu aydınlatacak, İslam’ı insanımızın zorlanmadan anlayabileceği, görebileceği, duyup hissedebileceği ve yaşayabileceği bir şekil ve söylem içinde sunabilecek dava erleridir. Sünnet anlayışımıza katkı sunacak değerli bir çalışmayı ana hatlarıyla siz okuyucularım için böylece özetlemiş oldum.