KERBELA AHH KERBELA


 Şuayip BÜTÜN    08-12-2015  


Muharrem ayı dolaysıyla bu ay matem ayıdır. Hemde tarihte eşine az rastlanır bir katliamla peygamberin torunu,  kufelilerin çağrısına kulak vererek gittiği kerbela denen yerde hunharca, önce muhasara altında bırakılmış su kaynaklarına erişmesi engellenmiş. Tabiiki Hüseyn sürekli olarak kendisini kuşatma altında tutan komutana  Hür’e seslenerek anan seni hür olarak doğurdu şimdi sen Yezit’in emriyle bize zulmediyorsun diye.Sonunda Hür adı gibi Hür’leşip ben Hüseyn’in yaranıyım der ve saf değiştirir.Hüseyn ki;

       Hz. Hüseyn’İ anlatabilmek zor iş doğrusu. Hüseyin, tarihin hafızasını yenilemiştir. İlk kan, Habil’le Kabil arasında anlaşmazlık üzerine çıkan ve sonu şehadetle biten hazin bir olaydır. Tarih, insan soyunu yazarken ilk akan kana atıf yapmak zorunda kalıyor. Gerçeğin/doğrunun peşinde olanlar, hep bir şeyle sınav edilirler, o da ölümdür. Oysa bilmezler ki ölüm onlar için hiçbir şey ifade etmez. Zaten yaşarken “Ölmeden önce ölmüşlerdir” onlar. Hz.Hüseyin ise, daha önce tarihte yaşanmayan bir trajedi ile karşı karşıya kalıyor. Firavun’a kafa tuttuğu için cezalandırılan Musa, Nemrut’la ironik bir şekilde dalga geçen İbrahim (a.s.) son itibariyle cezalandırılıyorlar ve ölümle tehdit ediliyorlar. İnsanoğlu başlangıcından bu güne en çok kendi soyunun kanını akıtmıştır. Ölenler genelde hep haklı olanlardır.

 

Hüseyni başkaldırı tarihte hep onur abidesi olarak insan soyu yaşadıkça nesilden nesle aktarılarak devam edecektir. Kerbelâ kıyamı bize bir şeyin pazarlığının yapılamayacağını, fiyatının olmadığını öğretmiştir. O da, doğrunun,haklı olmanın ,erdemli olanın ve doğrunun üstünün örtülmemesi gerektiği, gerçeği yalana karşı hayatımız pahasına da olsa savunmamız gerektiği. Yoksa insan dediğin nedir ki, bir çuval etten ve kemikten başka? Tarihin hafızasına zaman zaman not düşülmüştür. Kerbelâ da olduğu gibi.