Atsız'ın gözüyle dil ve milli şuurun önemi!


 M. Sadık BEKTAŞ    02-04-2017  


Geçenlerde değerli bir dostum, bana Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu saygın ve önemli siyasilerinden olan Nihal Atsiz'ın bir kitabını okumamı ve sonra da tartışmamızı istedi.

Biliyorum, Türk Milliyetçiliği'nin önde gelen adamı olarak bilinen Atsız, aslında bir çok konuda Türk Irk'ı için yapılması ve izlenmesi gereken bir takım söylemlerde bulunuyor. Katılmadığım bir çok konu olduysa da, hak verdiğim bi o kadarda önemli tespitlerde bulunmuş. Ne yalan söyleyim kendisinin bu tespitleri her ırk için uymakta. Bir harekat ve ırk birliğinin daha çok "ülkü" birliğinden geçtiğini söylemekte ki, bu konuda katıldığım bir gerçektir. Bizler genelde " ülkü" deyince aklımıza, kendi tarihinden habersiz, memlekete bir sey katmamış, başka ırktan olanlara cahilce söylemlerde bulunan geri kafalı tipler gelir. Bu tipler sadece memlekete değil, Nihal Atsız'ın dediği " ülkü"ye de zarar veren kesimlerdir. Çünkü Atsız'a göre "ülkü" demek güzel ahlak, açık fikirlilik ve iyi bir karakterden geçer. Ülkücü ise bu ahlak, erdem ve karaktere sahip olanlara denir Atsiz'in deyimiyle. O yüzdendir ki, ülkücü olmanın sadece bir siyasi emeli olan kişi olarak görmek veya üç beş cahilin sergilediği, veya Hollanda'yı portakal suyu içerek, Hollanda bayrağı yerine Fransa Bayrağı yakarak protesto eden kişiler olarak görmek yanlıştır. Ülkücü, temiz ahlakı, güzel erdemi, açık fikirliliği ve kendisiyle aynı düşünmeyene bile saygı göstermek olarak yorumlamak gerekir. Kişi, ülkücülüğünü, bilimle, ahlakla göstermelidir ki ben bu tespite katılıyor, yazımı Nihal Atsız'dan bir yazıyla bitirmek istiyorum.

Milli şuur, bir milletin kendini duyması ve bilmesidir. Hem duyguya hem de düşünceye dayanan milli şuur, bir milletin manevi kuvvetlerinden en önemlisidir. Milletlerin hayatlarını koruyan dört savunma hattından en geride olanı, yani sonuncusu ve en mühimi milli şuurdur. Bir Millet, ordusunu kaybedebilir,bağımsızlığını da kaybedebilir,fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir. Dilini kaybeden bir millet ölmüş sayılır. Buna rağmen bir millet, dili zorlayıcı sebeplerle kaybettiği halde milli şuuruna sahipse, o millet kendisine zorla kabul ettirilen yabancı dile rağmen, gerçek kişiliğini bilir ve günün birinde bu milli şuur sayesinde, öz dilini yeniden öğrenerek gerçek benliğine döner.