CEMALEDDİN EFGANİ 2


 Mustafa ÇATLI    07-05-2017  


Osmanlılarda son dönemlerde ortaya çıkan, zayıflama sebeplerinden biri de, ileri gelenlerde ve yöneticilerde beliren materyalistlerin vesveseleridir. Ayrıca o ittihat ve terakki komutanlarının 1878- Osmanlı – Rus Balkan savaşı nedeniyle hıyanet suçu işledikleri görüşündedir. Hilafet merkezindeki padişahı, Mısır hıdivini ve İran şahını halka anayasa yapma hakkını tanımadıkları için eleştirmiştir. Urvetül Vuska dergisinde yazdığı makalelerde, İslam dininin üstünlüğünü dinin toplum için gerekli olduğunu, İslam dünyasının yaşadığı, kültürel ve siyasi sorunları gündeme getirir.

                Müslümanların etkin bir güç ve kendi kendilerine egemen bir güç olmaları için hepsine hakim olan tek kaynağın Kur’an, birliklerine yön veren şeklinde din olmasını dilerim der. İslam ile ilgili anlatılan bilgilerde iki türlü kaynak vardır: a) kesin olan kaynak: Kur’an ve onun makamında olan mütevatir sünnet b) kesin olmayan kaynak: Müslümanların Kur’an ile ilgili görüşleri ve İslam hakkındaki yorumları. Bu ikincisinden yararlanılabilir. Ancak buna Kur’an ve sahih sünnet gibi sarılmamak gerekir.

                Onun çağrısındaki düşünsel temel: hiç kimseyi veya hiçbir şeyi Kur’an’ın önüne geçirmemek.

                Emperyalist tavra karşı top yekûn bir direniş için: Kur’an’a sarılmak, mezhep taassubunu ortadan kaldırmak,   fırka ve gurup taklidini bir tarafa bırakmak, Kur’an’ı anlamada yaşanılan şartları göz önünde bulundurarak içtihada başvurmak, İslam’ın özünü bozan bidat ve hurafeleri terk etmek gerekir. O günkü Müslümanların zayıflığını şöyle tanımlar: mezheplerin çokluğu, mezhep mensuplarının birbiriyle çelişkileri , körü körüne taklit ve katılıktan doğan düşmanlık, evliyanın kerametleri ve şefaate aracılığa yetkili oldukları, türden bidat ve hurafelere inanıp, gerçek İslam dan uzaklaşmaları ve tasavvuf adı altında sunulan kimi sapık anlayışlar ile Cebriyeciliğin adeta kabul görmesi.

                Yaklaşık 30 yıl süren batı emperyalizmine karşı çetin mücadelesi 1897 yılında İstanbul’da noktalandı. Kendisinden sonra İslam’ın temel niteliklerini kavrayan tecrübeli bir kadro oluştura bilmiştir. İçin de bulunduğu şartlar onu karşı bir eyleme sürüklemiş, bu yüzden hareketi tepkici ve siyasal bir görünüm arz etmiştir.

                ETKİLERİ:

1.       Köklü etkisi Mısır’da Muhammed Abduh ve ıslahat ekolünde

2.       Cezayir de: Abdulhamit bin badisin kurduğu Cezayir alimleri cemiyetinde

3.       Endonezya da El menar tecdidi hareketinde

4.       Hindistan da Ehlül hadis cemaatinde ve Muhammed Şibli en-Numani’nin kurduğu Nedvetül ulema da ve Diyobend ‘deki darul ulüm medreselerinde görülür.

 

Efgani’nin ön ayak olduğu  İslam birliği projesinin geniş çaplı kabul görmesinin etkisiyle Arap aleminde, M.Abduh ve Reşit Rıza, Ferid Vecdi, Abdulaziz Caviş, Mustafa El Meraği, Cemalettin El Kasimi, Tahir el Cezairi, Mahmut Şeltut, Hasan El Benna , Seyit Kutup, Moderin şii dünya da: Muhammed Hüseyin Tabatebai, Muhammed Sadıkı, M.Taki müderrisi, Nasır Mekarim Şirazi, M.Cevat Mağniyye, haşimi Rafzancani, Mahmut Talekani, son dönem Osmanlı Türki’yesin de ise Mehmet Akif, Bereket Zade İsmail Hakkı, Manastırlı İsmail Hakkı, gibi isimlerce benimsenen selefi – içtimai tefsir anlayışını da etkilemiştir.  Bu okuma biçimini Mustafa Öztürk: Kur’anın siyasi ve ideolojik bir metin olarak, okunması şeklinde tanımlayarak eleştirir. (3) İngilizlerin Hindistan’ı işgali üzerine; Ey Müslümanlar! Siz insan değil de sinek olsaydınız vızıltınız İngilizlerin kulaklarını sağır ederdi ! Ey Hintliler ! Sizler su kaplumbağaları olsaydınız İngiltere adasını yerinden söker denize batırırdınız.! Şeklinde tepkisini belirtir.