KAYALARIN MARİNA’SI / KAYALARIN MARİNA'SI
Prof.Dr.Nüket GÜZ 18-06-2017
Fırtınanın tadı var dudaklarında – ama, nerelerde dolaşırdın
Bütün gün sert düşünde taşın ve denizin
Soydu tepeleri bir kartal yeri
Soydu isteğini kemiğe kadar
Çizerek belleği köpükle
Göz bebeklerin Himera’nın bayrağını aldı!
Bakarak aşağılara doğru, öteki kızların derin sıralarına
Kız arkadaşlarının kucak kucak biberiye bıraktıkları köşelere bakarak
Üstünde oynadığın kızıl topraktaki
Küçük Eylül’ün o bildik yokuşu nerede
-Ama, nerelerde dolaşırdın
Bütün gece taşın ve denizin sert düşünde
Sana çıplak suyunda aydınlık günlerini saymanı söylerdim
Sırt üstü, nesnelerin doğuşunun tadına varmanı
Ya da sarı yaylaları dolaşmanı
Göğsünde bir yonca ışıklı, iambiğin* dişi kahramanı sen.
Fırtınanın tadı var dudaklarında
Ve kan gibi kırmızı bir giysin
Yazın altını içinde derin
Ve sümbüllerin kokusu – Ama, nerelerde dolaşırdın
İnerken kıyılara, çakıl taşlı koylara doğru
Orada soğuk tuzlu bir deniz otu vardı
Ve daha derinde kaynayan bir insancıl duyu
Ve sen şaşarak kollarını açardın onun adını anarak
Çıkarak tüy hafifliğiyle derinliklerin us açıklığına
Senin kendi deniz yıldızının parladığı yere.
Dinle, söz yaşlılığın sıkıntısıdır
Ve zaman insanların yontucusu, öfkeli
Ve güneş onun üstünde bir umut canavarı
Ve sen ona yakın bir sevgiyi sıkıyorsun
Dudaklarında fırtınanın acı tadı.
Kemiğe dek maviye bürünmüş bir başka yaz düşünemezsin
Irmaklar yön değiştirip
Analarına gerisin geriye seni götürmezler
Kiraz ağaçlarını yeniden öpemezsin
Ya da karayele binip gezemezsin.
Kayalara dikilmiş dünden ve bugünden yoksun
Kayaların tehlikeleri içinde, fırtınanın taradığı saçlarınla
Ayrılacaksın esenleşerek bilmeceden.
(*) İambik: Eski Yunan şiir kalıbı
(Türkçesi: Herkül MİLLAS)